"Unutmayın, bu ne kadar doğru olsada, yapılması yanlış olan bir şey. Şimdi çıkabilirsiniz."
Vay be... Bu adımın konuşması cidden çok iyi. Bütün gün ders verse dinleyebilirim. Okulumuza yeni gelen, aynı zamanda 2 üniversite bitiren mükemmel bir öğretmen olan Kim Namjoon. Okulumuzda yeni öğrenci hakları müdürü. Adam o kadar haklı konuşuyor ki, zaten karizma desen baştan aşağı bir şey. Adam bildiğin doğal afet.
İşte orada... Gitsem mi? Gitmesem mi? Gideyim... Hayır ya... Gitmeliyim... Yok öyle bir zorunluluğum... Gitmezsem, ölürüm. Gidersem ölürüm. Acaba ölsem mi, ölsem mi? Bilemedim şimdi.
Yavaş adımlarla ona doğru ilerledim. Onunla ilk kez konuşacaktım. Bunun heyacanı içimi kemirirken, acaba benim davrandığım gibi o da bana nazik davranır mıydı?
Belki de onunla konuşmamam, hatta onu tanımamam gerekiyordu ama... Kurallar çiğnenmek için vardır.
"Yeonjun-shi..?"
"Oh... Evet? Tanışıyor muyuz?"
"Şey... Hayır."
Ne yazıkki bu yaşımıza kadar tanışamadık.
"Bir şey mi diyeceksin?"
"Aynı spor derslerine girdiğin Jake'i tanıyor musun?"
Nereden çıktı o?! Daha onu tanımıyorum bile! Sadece bir kere aynı derse girdik ve ismi aklımda kalmış. Simasını bile hatırlamıyorum. Ne halt etmeye çalışıyorum ben?!
"Tanıyorum. Neden?"
"Ee... Onunla aynı kimya dersine girmiştik ve sanırım bir tek aklıma o geldi. Derste ki bir notu kaçırmışım..."
"Peki. Söylerim. Öğle tenefüsünde kütüphanede olacak. Oraya gelirsin. Adın neydi?"
Adımı sordu...
"Cheonsa. Park Cheonsa"
"Memnun oldum, öğle tenefüsü görüşürüz."
"Görüşürüz..."
Yanımdan gidince, derin derin nefes alıp vermeye başladım. Vay be... Onun gibi birinin böyle bir oğlu olması... Babası ile yaşamasına bakmamak lazım. Kendisi iyi biri.
Zil çalmadan biraz daha gezinebilirim sanırım. Tek başıma... Her zamanki gibi.
Kütüphanenin yakınlarında ki boş ve ışıkları bozuk olan uzun koridorda yürümek... Kendimi çok seviyorum. Ben bana yeterim.
Yürürken, sesler duyduğumda hızlanmaya başlamıştım. İleriden geliyordu. Birileri kavga mı ediyordu?
Tam koridorun başından dönecekken, hemen orada olduklarını fark etmem ile duvarın arkasına saklandım.
Kafamı uzatıp kimin kime ne yaptığına baktım. 2 kişi, 1 kişiyi mi sıkıştırıyordu? Dur... Sıkıştırılan kişi... Niki?!
Sıkıştıran kişiler Niki'ye vuracakken araya girdim.
"Jooheon..."
"İşte şimdi bittin Joohoney..."
"Sus I.M. Bu seni ilgilendirmez."
Böyle konuşması Jooheon'u daha da sinirlendirirdi. Jooheon ile ilk okuldan beri tanışıyorduk. Yani... Sanki özel korumam gibiydi daha çok. Aramızda fazla diyolog geçtiği bile söylenemez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor)
Fanfiction❗𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑠𝑎𝑦ı𝑠ı 𝑠𝑖𝑧𝑖 𝑘𝑜𝑟𝑘𝑢𝑡𝑚𝑎𝑠ı𝑛, 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑟 𝑘ı𝑠𝑎. Hadi sizinle bir oyun oynayalım, yerinde acılı, yerinde duygusal, yerinde kötü, yerinde eğlenceli. Ama her oyun gibi, bu oyunun da kuralları var. Kurallar şunlar; a...