"Kendine dikkat etmelisin. Gece ateşlenmişsin. Ama halsizlik devam ediyor. En iyisi okuldan sonra hastaneye gitte ilaç versinler. 3 güne bir şeyin kalmaz. Üşütmüşsün sadece."
"Korkuttun beni Jungwon..." ~Cheonsa
"Korkma korkma. Abin güçlü. Bak, gece ateşlenmişim ama ruhum bile duymamış." ~Jungwon
"Jungwon ateş uyku yapar zaten, tabii ki ruhun bile duymaz." ~Cheonsa
"Kardeşin haklı. Yarın okula gelme, hastaneye gidince rapor yazdır."
Jungwon oflayıp, oturduğu revir yatağından kalktı ve bana bakıp bıkkınca gülümsedi.
"Emin olmak için ben de onunla gideceğim." ~Cheonsa
"Mümkünse iki günlük yazdır o zaman. "
"Peki. İyi günler." ~Cheonsa
"İyi dersler çocuklar."
Jungwon'un sınıfa girdiğine emin olduktam sonra ben de sınıfıma girdim. Herkes bana bakıyordu.
"Neredeydin?" ~Felsefe öğretmeni
"Revirde..." ~Cheonsa
"Ne oldu?" ~Felsefe öğretmenş
"Abim hastalanmıştı da..." ~Cheonsa
"Tamam, geç." ~Felsefe öğretmeni
Dersin geri kalanını dinledikten sonra tek başıma yemekhanede yemeğimi yemeye başladım. Sessizdi... Haftalar sonra.
15 kişilik masada tek başıma oturuyordum. Uzun zamandır tek başıma yememiştim. Açıkçası, mutlu hissettiriyor.
Rahatça yemeğimi yerken, birisi yanıma oturdu. Ona döndüm. Tek yaptığı şey bana bakıp sırıtmaktı.
"BTS maknaeliğinden kovulduğunu söyleme bana." ~Cheonsa
"Hyunglarım değerimi iyi biliyor. Sen niye tek oturuyorsun?" ~Jungkook
"Canım öyle istiyor. " ~Cheonsa
"Senin grup bugün okula gelmemiş ama Enhypen ile oturursun sanıyordum. Bir sorun mu var?" ~Jungkook
"Onlar çok... Enerjik. Bu yüzden biraz onlardan uzak kalmaya ihtiyacım var." ~Cheonsa
"Yani dinleniyorsun. Anladım. Bir şey olursa ara beni Soya sosu. Görüşürüz." ~Jungkook
"Görüşürüz JK." ~Cheonsa
Tam tekrar yanlızlığıma seviniyordum ki, Jerome elinde tepsisi ile başıma gelmişti.
"Oturabilir miyim?" ~Jerome
(Bu kim lna?)
Masanın tapusu bende mi? Niye bana soruyor?
"Şey..." ~Cheonsa
Bi an etrafa bakındım. Gözüm ENHYPEN'ı aradı. Ama göremeyince Jerome'a döndüm.
"Tabii..." ~Cheonsa
"Biraz daha iyi gibisin." ~Jerome
"Hı hım." ~Cheonsa
"Abin iyi miydi? Çok korkunç gözüküyordu." ~Jerome
"Üşütmüş. Merak ettiğin için sağol." ~Cheonsa
"Ne demek, insan insanı merak edecek sonuçta." ~Jerome
Konuşması iyi gibi görünebilirdi ama mimikleri ile ağzından çıkan kelimeler uyuşmuyordu. Yani resmen ukalaydı ve laf çarpıtıyordu.
Kulaklığımı sınıfta bıraktığım için kendime kızıp, mümkün olduğunca hızlı bir şekilde yemeğimi yemeye devam ettim.
Birinin masaya ellerini koyması ile korkup, ellerin sahibine baktım. Görüş açıma 7 kişi birden girmişti.
"Ne ayaksın?" ~Heeseung
"Kıskanma Heeseung. Sevgilini çalmıyorum. Pardon... Bence artık sevgili sayılmazsınız. Çünkü onu aldattın." ~Jerome
Önümde ki açık suyu Jerome'nin yüzüne attım. Baştan aşağı sırılsıklam olmuştu.
"Ben buradayım tamam mı(!)? Konuşacaksan düzgün konuş(!). Hepinizden nefret ediyorum. Hepiniz iğrençsiniz." ~Cheonsa
Doğruca bahçeye yöneldim. İnsan olmaktan utandırıyorlar. Sanki ben orada değilmişim gibi konuşması... Şimdi onu orada dövseler karışmam.
"Cheonsa! Bekler misin?!" ~Heeseung
"Gelme peşimden!" ~Cheonsa
Bir de cevap veriyorum... Ne kadar akıllıyım ben öyle!
"Beklesene!" ~Heeseung
Sonunda kolumdan tutup durdurmuştu. Kolumu parmaklarının arasından kurtarmaya çalışıp, çeksem de fayda etmiyordu.
"Bırak beni!" ~Cheonsa
"Sen de dinle beni!" ~Heeseung
"İstemiyorum! Kimseyi dinlemek, kimseyle konuşmak istemiyorum! Yanlız kalmak istiyorum tamam mı?!" ~Cheonsa
"O pisliğe inanıyor musun, inanmıyor musun?!" ~Heeseung
"Bilmiyorum!" ~Cheonsa
Kolumda ki eli gevşemişti. Tokat yemiş gibi bir hali vardı.
"Cidden... Yapabileceğimi düşündün yani... Öyle mi?" ~Heeseung
"Bazı şeyler gördüm ve işin aslını bilmiyorum!" ~Cheonsa
"Sence sürekli karşına çıkması normal mi? Seni takip ediyor! Senin gördüklerini o da gördü ve aklına girmeye çalışıyor!" ~Heeseung
"Önce ki tenefüs... O kızla..." ~Cheonsa
"Kimseye söylemeyeceğime söz verdim ama... Ailesinden şiddet görüyor. Benden yardım istedi. Ağlıyordu. Ben.... Ne yapacağımı bilemedim. Genelde kızlarla asla, erkeklerle de nadiren konuşuyorum. Sadece belli kişilerle işte." ~Heeseung
"Şimdi, beni yanlız bırak..." ~Cheonsa
"O ağacın altına giremezsin. Sürekli orada ağlayıp duruyorsun." ~Heeseung
"Heeseung, unutma. Ara verdik. Üstelik kimsenin yanımda olmasını istemiyorum." ~Cheonsa
"Tamam... Sen nasıl istersen. İstediğin olsun. Ama tenefüsün sonunda burada olursan, beni yanından kimse alamaz. Ve yanında bir daha o yapışık heriflerden birini görmeyeceğim." ~Heeseung
~20 Dakika sonra~
"Yürü git! Ağzının ortasına bir tane çıkıcam yapışacaksın yere!" ~Heeseung
(Bağırma lan Riki'me geyik!)
"Ya ama hyung-" ~Niki
"Niki... sanane benim sevgilimden?!" ~Heeseung
"İyi de bağırmasn?" ~Cheonsa
"Ne oldu? Anca sustun bakıyorum. Bütün tenefüs ağlarken iyiydi ama değil mi?" ~Heeseung
"İyiydi iyi. Hadi sınıflarınıza. Bir daha Niki'ye bağırma, Niki sen de kaşınma." ~Cheonsa
"Noona-nim, benim bir suçum yok. Hepsi Heeseung hyungun suçu(!)."~Niki
"Kız iyi ki kaşınma dedi Niki. Yürü, benden dayak yiyeceksin yoksa." ~Jay
"Sen de yürü sınıfına." ~Heeseung
Sinirle bana bakıyordu. Hayır diyecek cesaret ben de yoktu tabii. Mecburen Niki'yi takip ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Escape Game ⚜ENHYPEN⚜ ✔ (Düzenleniyor)
Fanfiction❗𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑠𝑎𝑦ı𝑠ı 𝑠𝑖𝑧𝑖 𝑘𝑜𝑟𝑘𝑢𝑡𝑚𝑎𝑠ı𝑛, 𝑏𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑟 𝑘ı𝑠𝑎. Hadi sizinle bir oyun oynayalım, yerinde acılı, yerinde duygusal, yerinde kötü, yerinde eğlenceli. Ama her oyun gibi, bu oyunun da kuralları var. Kurallar şunlar; a...