17⁰ | ZEVAHİR

1.4K 83 385
                                    

Zevahir: Bir şeyin dışarıdan görünüşü, dış görünüş, dışyüz, görünüş.

30 Ekim 2016

20.15

Henüz 6 yaşlarımda küçük bir kız çocuğuyken yatmadan evvel okuduğum masalların etkisiyle kötü kalpli bir cadı tarafından kuleye hapsedildiğimi hayal ederdim. Kurduğum hayallerde yaşadığım olaylar her seferinde değişirken düşlediğim son asla değişmezdi. Babam kurduğum düşün sonunda beni o kötü kalpli cadının elinden kurtarmak için gelir ve kurtarırdı.

Yıllar sonra kendi kendime kurduğum bu masum oyunun gerçekten başıma geleceğini asla tahmin edemezdim. Ortada kötü kalpli cadı olmak için bir sürü adayım vardı. Fakat masalın sonunda beni kurtaracak babam artık yoktu. Babamın olmadığını hatırladığım her an kalbimi yoklayan o ince sızı kendini yeniden hissettirdiğinde bakışlarımı Bora İnanoğlu'na çevirdim.

Bora'nın bu masaldaki rolü neydi? Beni kuleye hapseden kötü kalpli cadı mıydı yoksa beni o kuleden kurtarmak için gelen şövalye mi? Belki de kurtulmak için kimseye ihtiyacım yoktu. Ben kendim, kendime yetebilirdim. Zaten girdiğim bu oyunda hayatta kalabilmek için tek başımaydım.

Derin bir nefes alarak zihnime dolan saçma şeyleri arka odalara doğru ittirdim. Şimdi bunları düşünmenin ne yeri ne de sırasıydı.

Gelmiştik. Parlak ışıkların süslediği ihtişamlı bina arabanın içinden bana göz kırparken rahatlamak adına gözlerimi sıkıca yumdum.

"İlk ben ineceğim. İçeride ve bahçede magazin muhabirleri olmadığı için rahat olabilirsin." Kol düğmelerini düzeltirken bana bakmıyordu. Bütün dikkati kendi üzerindeydi.

"O zaman birlikte gelmemizin ne anlamı var ki? Sonuçta bu gece birlikteliğimizi duyurmak için geldiğimizi sanıyordum," dedim meraklı bir şekilde. Eğer birlikte olduğumuzu basına duyurmayacaksa bunca hazırlığım boşa gitmiş olacaktı ve bu benim için pek hoş bir durum olmazdı.

"Davetin bitmesine yakın fotoğraf çekimi için içeriye alınacaklar. Üstelik gizlice çekilen fotoğraflarımız da olacaktır," dedi önemsiz bir detaydan bahseder gibi. Kol düğmelerini düzelttikten sonra kafasını kaldırarak gözlerimin içine baktı. Belli ki benden bir onay bekliyordu ama ben onu onaylamaktan çok uzaktım. Daha çok aklımı kurcalayan soruları sormak için can atıyordum.

"Bu çekilen fotoğraflar sadece sosyetenin takip ettiği dergilerde ve internet sitelerinde falan olacak değil mi?"

Bora beni onaylarcasına başını aşağı yukarı salladı. Ardından daha fazla bir şey demeden arabadan aşağı indi. Ailemden herhangi birinin bu ilişki hakkında en ufak bir fikri bile yoktu ve bunu bir gazete haberinden öğrenmeleri akıl ve ruh sağlığım açısından hiç hoş olmazdı.

Bora'nın kapıyı açıp rahatça inebilmem için uzattığı elini tuttum. Ben eteğimi düzeltirken arabayı uygun bir yere park etmek için görevli biri gelmişti yanımıza.

"Hoş geldiniz Bora Bey." Bora adama kısa bir baş selamı vererek gözlerini bana çevirdi.

"Hazır mısın?" Fısıltısı tüm hücrelerimin baştan aşağı titremesine neden oldu. Az öncekinin aksine heyecanım had safhaya ulaşmış durumdaydı. Daha fazla bekletmeden kurumuş dudaklarımı zorlukla araladım.

"Hazırım ama kalbim ağzımda atıyor sanki." Bora, söylediklerimin üzerine centilmence gülümseyerek girmem için kolunu bana doğru uzattı. Kendimden emin durmaya çalışarak uzattığı koluna girdim. Toz pembe tülleri olan elbisem hafif esen rüzgarda ahenkle savrulurken bakışlarımı önümüzde uzanan kırmızı halı serilmiş merdivene çevirdim.

İlkyaz FırtınasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin