Algur: Sakin, durağan.
ar_dem5
Instagram: ar_dem5
Tiktok: ar_dem557. BÖLÜM ALINTI.
"Her ne kadar kabul etmesen de oyun gerçek oldu ve sen kurbanına aşık oldun."
5 Ocak 2017
22.23
Adının geçtiği her ortamda bütün dengeleri alt üst eden biriydi Arslan İnanoğlu. Onu tanıdığım bu kısa sürede hakkında vardığım en büyük kanı buydu. Ortalığı birbirine katmaktan, tüm düzeni bozmaktan asla çekinmiyordu. O restorandaki konuşmamızdan bu yana ne zaman karşıma çıksa dünyamdaki dengeleri değiştirmeyi bir şekilde başarıyordu.
Bora'yla olan fiziksel benzerliklerinin yanı sıra aralarındaki en büyük farklardan biri de hiç şüphesiz bu özelliğiydi. Bora dengeleri değiştirmez, her şey belli bir rutinde ilerlesin isterdi. Eğer hoşuna gitmeyen ihtimaller mevzu bahis olursa da o ihtimalleri ortadan kaldırmaktan bir an olsun çekinmezdi.
Perdeyi ağır ağır aralayarak Bora ve Arslan Bey'in duymamamın mümkün olmadığı konuşmalarını izlemeye başladım. Bora'nın arkası tamamen bana doğru dönük olduğu için görüş açımda sadece geniş sırtı vardı. Arslan Bey'in ise hiçbir ifadeyi barındırmayan yüzü bana dönüktü. Beni buradan görmesi her ne kadar ihtimaller dahilinde olmasa da o yaşlı kurt mevzu bahis olduğu için dikkatli davranmamda fayda vardı. Bu yüzden de hafifçe araladığım perdenin arkasından izlemeye devam ettim onları.
Tam Bora'ya neden birkaç gündür benden kaçtığı meselesini konuşacağımız esnada Arslan Bey'in burnumuzun dibinde bitmesi kaderin kaçıncı cilvesiydi acaba bana karşı? Konuşmamızın tam ortasında bomba gibi düşmüştü. Zaten ne zaman aramızdaki problemleri çözmeye niyetlensek bir şeyler çıkıyordu ve biz daha da geriye gitmek zorunda kalıyorduk.
Bora, sağ elini yumruk yaptığı an aklımdaki tüm düşünceler bir toz bulutu misali dağıldı ve tüm odağım aşağıdaki ikiliye kaydı. Şu an kendi düşünce denizimde kaybolmanın sırası değildi. Hiç beklemediğim bir anda Arslan Bey, gözleriyle beni Bora'ya işaret etti.
Konuşmamızın başından beri burada olduğumu, onları izlediğimi biliyordu.
Bora ağır ağır başını bana doğru çevirdiğinde kuzgun karası gözleriyle buluşan elalarım ne olduğunu anlamaya çalışırcasına dikkat kesilmişti. Bora hiçbir şey demeden bakışlarını yeniden babasına doğru yöneltti. Gözlerindeki öfke ateşini aramızdaki mesafeden bile net bir şekilde hissedebilmiştim.
Daha fazla beklemeden zaten ikisini izlediğimi gördükleri için dakikalardır beklediğim odayı koşar adımlarla terk ederek merdivenlerden aşağı indim. Daha fazla yukarıdan Arslan Bey'in olmayan mimiklerinden ne konuştuklarını anlamaya çalışmanın bir alemi yoktu. Salonun boydan boya açık olan penceresinden yavaş adımlarla dışarı çıktığımda baba oğul hala hararetli bir şekilde tartışmaya devam ediyorlardı.
"Sözüme geldiğin zaman da yanında sadece ben olacağım Bora, her zaman olduğu gibi." Arslan Bey'in cümlesi bakışlarının beni bulmasıyla birlikte eş zamanlı olarak sonlanmıştı. Yüzündeki donukluktan hiçbir şey kaybetmemişti.
Bora da babasının bakışlarını takip ederek yavaşça arkasına döndü. Gözlerindeki sana gelme demedim mi ikazlarını es geçmeyi tercih ettim. Zaten bu konuyu babasının yanında tartışma haline getirmezdi. Muhtemelen gittikten sonra ikimiz bu konuda da diğer her konuda olduğu gibi kozlarımızı birebir paylaşacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficción GeneralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...