Batın: Gizli görünmeyen.
Bölüm şarkısı: Yeniden de Sevebiliriz / Ayna
23 Aralık 2016
01.17
"Yetmiş dokuzuncu kuzu, sekseninci kuzu, seksen birinci kuzu, seksen bilmem kaçıncı kuzu..." Acaba kuzular yerine cam tavandan bana göz kırpan yıldızları falan mı saysaydım? Belki de hayali kuzuları saymak uykumu dağıtıyordu.
Gözlerimi sinirle aralayarak ofladım. Bir şeyleri sayarak da uyuyacağım yoktu benim. Sorun kuzularda değildi ki, tamamen bendeydi. Haramdı bu gece uyku bana, haram. Gözlerim ve tüm bedenimin uyumamaya yemin etmiş bu halleri karşısında kriz geçirmemek elde değildi. Aydın'dan geleli beş koca gün olmuştu ve artık Bora'yla birlikte onun odasında uyumaya başlamıştık tamamen.
Buraya kadar bir sıkıntı yoktu. Hatta iyi bile olmuştu. Bora'yla uyumaya başlamamız ikimizin ilişkisi açısından çok güzel bir adım ve başlangıç sayılırdı. Fakat işler tam olarak bu noktada karışmaya başlıyordu. Ben Bora'yla uyurken deli gibi heyecanlanıyor ve bir türlü uykuya dalamıyordum. Daha önceleri de beraber uyuduğumuz olmuştu, evet fakat onlar o anın getirisi olan ve planlı durumlar olmadığı için bir sıkıntı çıkarmamıştı benim açımdan.
Şimdiyse birlikte uyumanın verdiği bilinçle birlikte içimi basan yangınlara engel olamıyordum. Kalbim kuş misali çırpınıyordu göğüs kafesimin içinde. Hem anlamıyorum ki? Bu filmlerdeki kitaplardaki kızlar nasıl hemen uykuya dalabiliyordu ilk defa beraber uyudukları adamların yanında? Acaba sorun bendeydi de normal olan mı buydu?
Dün ne güzel Bora duştayken uyuduğum için bir sıkıntı yaşamamıştım. Ondan önceki gün de zaten epey erken bir saatte yatağa girdiğim için bir sıkıntı yaşamadan uyumayı yine başarabilmiştim. Dört günü bir şekilde atlatabilmiştim. Ta ki bu güne kadar. Bugün de normalde on birden önce asla yatağa girdiğine şahit olmadığım adamın benden önce saat on bile olmadan yatağa girmesi şokunu hala üstümden atamamıştım.
Bakışlarımı yan tarafıma çevirerek yanı başımda horul horul uyuyan adamı izledim. Ne de güzel uyumuştu öyle beyefendi, ne bir heyecan vardı ne de başka bir şey. Benim aksime gayet rahattı. Tabii beyimiz alışkındı birileriyle beraber uyumaya. Dert miydi sanki ona? Peki ben neden bir türlü uyuyamıyordum ki? Cevap çok basitti aslında, çünkü birileriyle -bu kişi Bora bile olsa- uyumaya alışkın değildim.
Aklıma dolan düşüncelerin iplerini bir düğümün etrafında bağlayarak gerisin geri yollamaya çalıştım ve yan dönerek Bora'yı seyretmeye başladım. Çünkü o düşünceler zihnime yeniden ve yeniden dolarsa olan uykumu da tamamen kaçıracaktım.
"Kirpikleri de amma uzun, ben o kadar serum sürüyorum ama tık yok. Allah vergisi işte. Keşke genetik bu kadar etkili olmasaydı da benim kirpiklerim de bu kadar uzun olsaydı. Gerçi sarışın olmak bu konuda bir tık dezavantaj galiba. En azından doğru maskarayı buldum da istediğim uzunluğa zor da olsa erişebiliyorum." Bora'yı izlerken bilinçsiz şekilde mırıldandığım cümlelerin karşısında sinirle dudağımı dişledim. Az önce bu saçma düşünceleri cidden dışımdan söylemiştim değil mi ben? İşte uykusuzluk bende kafa yapıyordu kafa. Yapardı tabii. Koca günün yorgunluğunu atmak için uykuya ihtiyacım vardı ama o da bende yoktu.
Doğrularak yastığın soğuk tarafını kendimden tarafa çevirdim. En iyisi yarın giyeceğim kıyafetlerin kombini yapmaktı. Hem sabah düşünmeden hazırlanıp çıkardım. Kendimi bir yükten kurtarmış olurum hem.
"Acaba siyah eteğimi mi giysem yoksa kırmızı çiçekli elbisemi mi? Ama siyah eteğimin üstüne beyaz balıkçı kazağın çok güzel oluyor. Altına da kısa siyah botlarımı da giyersem kombini sporlaştırmış olurum hem." Gözlerimi sıkıca yumarak ikisini de giymiş İlke'yi hayal ettim kısa bir süre ve kırmızı çiçekli elbisemi giymeye karar verdim. Hem hava yarın yağmurlu değildi o yüzden altına beyaz spor ayakkabılarımı da giyebilirdim, boşu boşuna bot giyip kendime eziyet etmeme gerek yoktu. Hem diğer kombini de yağmurlu bir günde giyerek değerlendirebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficción GeneralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...