Derun: Gönül, yürek, ruh. İç, içeri, öz.
Bölüm Şarkısı: Kıraç- Kalbin Tek Arkadaşı (Sözleri, tınısı ve diğer her şeyiyle bu bölüm #İlBor'u. Dinleyince ve okuyunca siz de hak vereceksiniz.)
Selam arkadaşlar, nasılsınız? Umarım asla nefes almamıza izin vermeyen bu yoğun ülke gündemi arasında siz yine de iyi olmayı başarabilmişsinizdir. Bu bölüm öncesi konuşmalar olsun bölüm sonrası konuşmalar olsun ne yazacağımız mevzusu bizi hep gerer ikimiz de sen yaz ben beceremiyorum yaa diyerek hep birbirimizin üzerine atarız bu görevi ama bu sefer birazcık yapmak şart oldu gibi. Arkadaşlar sizin vaktinizi ayırarak okuduğunuz, bizimle birlikte bir yolculuğa çıktığınız, bize eşlik ettiğiniz bu satırlar büyük bir emeğin ardından ortaya çıkıyor.
Gerek sosyal hayatımızdan, gerek akademik hayatımızdan yeri geliyor feragat ediyoruz, asla yanlış bir anlaşılma olmasın yazmak, kurgulamak bizim en büyük tutkumuz bundan bir şikayetimizin olması da mümkün değil fakat sizler tarafından bir karşılığını alamıyor olduğumuz düşüncesi ister istemez motivemizi kırıyor. O yüzden ne olursunuz vereceğiniz votelerden, yapacağınız satır arası yorumlarınızdan bizi mahrum etmeyin. Çünkü sizin yaptığınız en ufak bir yorum, bölüm ne zaman gelecek sorusu bile bizi yazmak için motive ediyor ekranın başına kilitliyor. Her neyse fazla gevezelik ettim bu sefer ama ne olur bir noktada bizi de anlamaya çalışın. Verdiğimiz emeğin sizler tarafından karşılığını almak istiyoruz. Okurken neler hissediyorsunuz, neler geçiyor aklınızdan öyle çok merak ediyoruz ki.
Uzun lafın kısası sizler nasıl İlke ve Bora'nın hikayesini hissedebiliyorsanız bizde sizleri hissedebilmek istiyoruz artık. O yüzden bizi sosyal medya hesaplarımızdan da takip etmeyi unutmayın, bölümlerle alakalı gelişmeler, alıntılar, yaptığımız editler bundan sonra sadece sosyal medya hesaplarımız üzerinden paylaşılacaktır.
Twitter: ar_dem5
Instagram: ar_dem5
Tiktok: ar_dem5
28 Aralık 2016
17.09
Bora'nın hayatına girdiğimden beri ölümle yaşam arasındaki ipte yürüyen cambaz gibiydim. Ama bu defa yürüyen kişi ben değildim. Kendim yerine ipin üzerine bir başkasını atmıştım ve düşmemesi için içimden Allah'a yalvarıyordum.
Gözlerimi kanlar içinde yere yığılan adamdan tek bir an olsun bile ayıramıyordum. Sanki tüm algılarım kapanmıştı. Etrafımda duyduğum tüm sesler birbirine karışırken yutkundum. Sakin olmalıydım. Şu an panik yapacak zaman değildi.
Algılarımı tekrar kazandığımı hissederken gözlerimi yerde baygın yatan adamdan alıp etrafta dolaştırmaya başladım. Rıza, hararetli bir telefon konuşması yapıyordu. Az önce yaşanılanları birine bildiriyor olmalıydı. Mısra bir köşede şoka girmiş bir halde derin derin nefesler almaya çalışırken Giray az önce yaşadıklarının gerçek olup olmadığını idrak etmeye çalışıyordu. Yüzünün bembeyaz olmasından ne kadar korktuğu belliydi. Çocuk bu yaşına kadar böyle bir şey yaşamadığı için bu kadar korkması da normaldi.
Mısra'nın korumalarından olduğunu tahmin ettiğim bir adam önce Mısra'ya sonra Giray ve bana su şişesini uzatırken elimle ittim. Şu an su içecek halim yoktu.
"İstemiyorum su falan," deyip ani bir hareketle yere eğilerek kanlar içinde yatan adamın nabzını alabilmek için şah damarına dokunmaya çalıştım. Fakat bu hamlem Rıza'nın beni geri çekmesi dolayısıyla yarıda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Aktuelle LiteraturAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...