35⁰ | RECAT

1.1K 72 322
                                    

Bölüm şarkısı - Athena/Kafama Göre-son kısımda okumanız tavsiye edilir. Keyifli okumalar. Haftaya cumartesi saat 19.53'te yeniden bu satırlarda sizlerle buluşabilmek dileğiyle. Seviliyorsunuz.

Recat: Kaçma

7 Aralık 2016

17.23

Yol ardımız sıra akıp giderken başımı yasladığım camdan kaldırarak gözlerimi gökyüzüne doğru yönelttim. Kış mevsimine girmiş olmamıza rağmen gökyüzü sabahın aksine sisli değil parlak maviydi. Güneş yeryüzünü ısıtmasa da tüm parlaklığıyla gökyüzünde kendisini sergiliyordu.

Dışarı çıkıp keyif yapmak için fena bir gün sayılmazdı fakat bugün bunu yapacak gücü kendimde bulamıyordum. Gün benim için Bora'nın yanında uyandıktan sonra fena başlamamıştı aslında fakat Sinan'ın bahsettiği yarınki yarış ve ellerimin arasında tuttuğum kutu anlamsız bir şekilde efkârlanmama sebep olmuştu. Belki de öğreneceğim sırların ağırlığı ve geleceğin bilinmezliği çökmüştü omuzlarıma.

Kısacası yüzümden düşen bin parçaydı. Her an Yıldız ablanın damardan enjekte ettiği şarkıları söylemeye başlayabilir ve saçma bir şekilde ağlama krizine girebilirdim. Üzerine Bulut ve Koray'ın durumu da canımı sıkmıştı. Resmen her şey üst üste gelmişti. Dertlerin beni kucaklamadığı tek bir anım bile yoktu.

Hayır İlke, abartma. Alt tarafı yarın nasıl gideceğini bilmediğin basit bir yarış, kardeşlerinin istikbali ve tüm bunların üzerine de yıllar önce kocanın annesi tarafından senin teslim alman için hazırlanmış bir kutu falan var. 

Aslında sorun da tam olarak burada başlıyordu zaten. Nilüfer Hanım, bu kutuyu Bora'nın gerçekten aşık olarak evlendiği kadına verilmesi için yıllar önce hazırlamıştı. Şimdiki durum ise bambaşkaydı. Birincisi biz Bora'yla gerçekten evli değildik, ikincisi Bora bana aşık değildi. Benim Bora'ya olan aşkım bu iki maddeyi ortadan kaldırır mıydı ondan da emin değildim işte? Bu durum yanlış bir şey yapıyormuş gibi hissetmeme yol açıyordu. Sanki birini kandırıyormuşum gibi...

Belki de asıl kandırdığım kişi de kendimdim.

Yok, bu böyle olmayacaktı. Biraz daha iç alemimle yalnız kalırsam kafama huni geçirip kendimi bir deli hastanesinin bahçesine atıverecektim. En azından dertlerimden kurtulmasam da bir süre uzaklaşmış olurdum. Bu yüzden çantamdan telefonumu çıkararak gelen bildirimlere bakmaya karar verdim. Belki bu sayede kafam dağılırdı da beni parçalayacak kadar şiddetli olan düşüncelerimin fırtınasından az da olsa uzaklaşabilirdim. Diğer türlü bu günü akıl ve ruh sağlığımın benimle birlikte kalarak geçirmesini  sağlamam hiç kolay olmayacaktı.

İlk olarak WhatsApp'a girerek sınıf grubunda birikmiş olan konuşmalara göz attım. Derslerle ilgili hiçbir şey konuşulmayıp boş muhabbet çevirdiklerini görünce oyalanmadan çıktım. Ardından Sinan'ın yarınki yarışın detaylarıyla ilgili attığı mesajları sindire sindire okudum. Her yıl yarışların yapıldığı yerler değişirdi. Dikkat çekmemek için yaptıkları bir şey olduğunu biliyordum. Bu yüzden bu yıl da geçen yıldan daha farklı bir yerde yapılacaktı.

Ama yarışın nerede olduğundan daha büyük sorunlarım vardı. Mesela Bora ve onun aşılmaz duvarlarının arasından nasıl sıyrılacağım gibi ufacık dertler.

Peşimde bir araba dolusu adına koruma denen fakat benim gözümde tasmalı köpeklerden farkı olmayan adamlar varken Sinan'ın bahsettiği yarışa Bora'nın haberi olmadan gitmem pek kolay olmayacaktı. 

İlkyaz FırtınasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin