Tapın: Beklenti, ümit, tapun.
17 Kasım 2016
00.49
Newton'un üçüncü hareket yasasına göre her kuvvete karşılık, her zaman eşit ve ters bir tepki kuvveti vardır: veya iki cismin birbirine uyguladığı kuvvetler her zaman eşit ve zıt yönelimlidirler.
Son yaptığım hamlenin karşılığı tamamen bir fizik yasasında saklıydı aslında. 'Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır.'
Ben de Bora'nın bana karşı uyguladığı etki kuvvetine daha fazla dayanamayarak onun çekim alanına girmiştim. Şimdi parlayan yıldızlı göğün altında hissettiğim sıcaklık onun dudaklarına aitti.
Sonunu ve başını asla düşünmeden yaptığım hareket onu da şaşırtmış olacaktı ki kalakalmıştı. Ciğerlerime dolan lotus kokusuyla birlikte sımsıkı kapadığım gözlerimi aralamadan onun üst dudağını kavradım. Nabzım olması gerektiği yerinde değil de yanaklarında bulunan parmaklarımın ucunda atarken Bora da üzerinden şaşkınlığını atmış olacaktı ki karşılık vermeye başlamıştı.
Parmakları arasında dans eden saçlarımdaki dokunuşlarına devam ederken kendini bana doğru yaklaştırdı.
Dudaklarımda usul usul kurduğu hükme karşılık elimden geldiğince karşılık vermeye çalıştım. Herhangi bir baskıdan uzak dudakları, ondan hiç beklemediğim bir naiflikte dudaklarımı keşfe çıkarken acemi görünmemek adına okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri getirdim aklıma.
Benim başlattığım öpücükteki üstünlük onun lehine doğru geçerken bu kısacık anın içinde saklı kalmak istediğimi fark ettim. Öylesine yumuşak davranıyordu ki sanki kırılmamdan korkuyordu.
Bora son bir kez daha nefesini nefesime hapsettikten sonra dudaklarımdan ayrıldı. Maraton koşmuş gibi nefes nefese kalmıştım. Onun nefesini hala dudaklarımın üstünde hissedebiliyordum.
Hala kapalı olan gözlerimle karşısında bir şapşaldan farksız durduğuna kalıbımı bile basabilirdim.
Yavaşça gözlerimi aralayarak elalarımın kuzgunlarıyla buluşmasına izin verdim. Şimdi gökyüzündeki bütün yıldızlar kuzgun karası gözlerine yerleşmiş gibiydi.
Gözleriyle yüzümü tararken bir tepki beklediğinin farkındaydım.
"Hiçbir şey söyleme olur mu?" Heyecandan hızla inip kalkan göğsüme inat kekelemeden bu cümleyi kurabilmem bir mucizeydi. Bora başını onaylar bir şekilde salladığında derince yutkundum. Gözlerimi yeniden kapatarak göğsüne doğru yaslayarak kalp ritmini dinlemek istedim sadece. Fakat kendi kalbimin dört nala koşar sesinden olsa gerek bu pek mümkün değildi.
"Beklemiyordum," dedi afallamış bir sesle.
"Hiçbir şey söyleme demiştim," diyerek göğsüne doğru iyice sindim. Az önceki cesaretim neredeydi çok merak ediyorum? Sanki adam beni zorla öpmüş gibi davranmaktan bir an önce vazgeçmem gerekiyordu.
Çünkü kitaplarda bunu yapan kadın karakterlerin her birine ayrı uyuz olurdum.
Bora'nın saçlarımdaki elleri ufak ufak dokunuşlarına devam ederken bilincim kapanmadan önce son hissettiğim şey saçlarımın üzerindeki dudaklarının sıcak temasıydı.
🔱
Gün ışıkları kaldığım odayı tamamen aydınlatırken saat henüz çok erkendi. Dün geceye dair en son hatırladığım şeyler bir şekilde hala nefesimi kesmeye yetiyordu.
Sarhoş olmadığım takdirde kolay kolay uykuya dalabilen biri sayılmazdım. Hatta bu evde yaşamaya başladığımdan beri tamamen sağlıklı bir uyku çekebildiğim söylenemezdi. Ama Bora'nın kokusunun kaynağı o kadar yakınımdayken direnmek çok zordu. Tıpkı sarhoş olduğum zamandaki gibi bütün zihnimi uyuşturuyordu ve bedenim benden izinsiz hareket ediyordu sanki. O kokuyla sarhoş olmanın tek farkı vardı o da geceye ait olan tüm anıları tüm çıplaklığıyla hatırlamamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficción GeneralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...