Hain: Hıyanet eden (kimse).
Müslüm Gürses-Nilüfer (Bölümün ilerleyen bir sahnesinde açmanız şiddetle tavsiye edilir, keyifli okumalar.)
13 Aralık 2016
11.02
Endişe insanı içten tüketen hastalıklı bir duyguydu. Tüm ihtimalleri, tamamen tükeneceğiniz ana dek önünüze serer ve sizi tamamen bitirmek için her daim ensenizde hazır ol halinde beklerdi
Şu an ben de tam olarak endişe denilen o güçlü duygunun pençesinde kapana kısılmıştım ve kendimi ne kadar telkin edersem edeyim içimde onu sönümlendirmeyi başaramıyordum.
Gözlerim tahtada Aylin hocanın yazdığı sayılara kayarken endişe içinde alt dudağımı ısırmaya devam ettim. Sağ elimde göstermelik olarak tuttuğum kalemin aksine zihnimin odağı sol elimle kavradığım telefonumdaydı.
Dün gece yaşanılanlardan sonra Bora'nın öfkesi ve odağı yön değiştirmişti adeta. Tüm dikkatini arabayı ve devamını gönderen Görkem Karabulut'tan çekerek kendine ihanet eden o kişiye yoğunlaştırmıştı. Evi, kale surları gibi korunurken herhangi bir yabancının evin içine kadar girip o arabayı ve devamını bırakması imkansızdı. Bunu ancak içeriye soktuğu ajanı sayesinde yapabilirdi.
Ne kadar kendimi dizginlemeye çalışsam da merakıma daha fazla engel olamayarak telefonumu açtım ve 'Kontrol Manyağı' yazısının üzerine tıkladım.
"Kim olduğunu buldunuz mu" (11.03)
Endişeyle yazdığım cevabını beklerken parmaklarımla masanın üzerinde ritim tutmaya başladım. Dakikalar geçerken benim de endişem katlanıyordu.
"Hayır." (11.17)
"Bulacağız kim olduğunu merak etme" (11.17)
"Sana bu işe karışmamanı söylemiştim İlke." (11.39)
Yazdığı mesaja karşılık gözlerimi devirmeme engel olamadım. Karışma demek kolaydı tabii onun için. Bu adam, önüme yasak koyarak engellemeye çalıştığı şeylerin benim ilgimi daha çok çektiğini ne zaman fark edecekti acaba? Sinirle dudaklarımı dişledim ve parmaklarımı klavyenin üzerinde gezdirerek cevabımı yazmaya başladım.
"O evde yaşıyorsam beni de ilgilendirir o yüzden karışmama gibi bir ihtimalimin yeryüzünde bile olmadığını sana yeniden ve yeniden hatırlatmayı kendime borç bilirim Bora." (11.39)
"Karışmayacaksın. Dersini dinle." (11.49)
"Sen karışmayacağımı düşünerek kendini kandırmaya devam et. Hepinizden önce TEK başıma bulacağım o haini." (11.50)
"Hatta o kadar hızlı olacak ki hiçbiriniz anlamayacaksınız." (11.50)
"Sende o paralı askerlerin de kukumav kuşu gibi düşünmeye devam edin." (11.51)
Bora'dan cevap gelmemesi üzerine daha çok hırslanarak yazmaya devam ettim. Bu adamla nasıl olacaktı gerçekten bilmiyordum. Daha ağız tadıyla mesajlaşmayı bile beceremiyorduk.
"Aloooooo ne oldu foton gittiiii..." (11.55)
"Ay bak son yazdığım bir sosyal medya geyiği ama senin bu taraklarda hiç bezin olmadığı için ciddiye almaya falan kalkarsın şasdfghjkl." (11.56)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficción GeneralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...