Tevâfuk: Denk düşme, uygun gelme, kaçınılmaz tesadüf.
1 Ekim 2016
18.14
Kahve makinesinin önünde dikilmiş kahverengi sıvının iki seramik kupayı doldurmasını izliyordum dalmış bir şekilde. Etrafımı saran kahvenin kokusuyla hafifçe gülümsedim. Çıkmama yaklaşık bir saat kala Işık ablanın isteğiyle bize kahve yapıyordum. Makineden gelen sesi işitmemle birlikte iki kupanın da sapını kavrayarak arkamı döndüm.
Uzun sayılabilecek geniş koridoru geçtikten sonra gördüğüm masayla adımlarımı daha da hızlandırdım. Masaya ulaştığımda sol elimdeki kahveyi yavaşça bıraktım. Önündeki bilgisayar ekranına gözlüklerinin arkasından bakan Işık abla geldiğimi anlayınca kafasını çevirip sıcak bir gülümsemeyle yüzünü aydınlattı. Kendisini daha rahat hissedeceğini söyleyerek abla diyerek seslenebileceğimi söylemişti bana.
"Teşekkür ederim İlke. Senin kahven gerçekten çok farklı oluyor. Sütü daha çok mu köpürtüyorsun yaparken?" diyerek gülümsedi Işık abla.
"Bu bir sır," diyerek göz kırptığımda verdiğim cevap Işık ablanın gülümsemesinin küçük bir kahkahaya dönmesine sebep olmuştu.
Yaklaşık olarak bir ay önce Alkın Bey'in bana sunduğu teklifi kabul ederek Işık ablanın yanında çalışmaya başlamıştım. Işık abla, Bora Bey'in asistanı olduğu için pozisyonum Arslan Bey'i de memnun etmişti üstelik.
"Kaç yıldır Bora Bey'le çalışıyorsunuz?" dedim sesimin ilgisiz çıkmasına ilgi göstermeye çalışarak. Bora'nın hayatı hakkında yavaş yavaş bir şeyler öğrenmem gerekiyordu artık.
Işık abla duyduğu soruyla birlikte gözlerini bilgisayar ekranından ayırarak bana doğru yöneltti.
"Bora Bey bu şirketi kurduğunda beri birlikte çalışıyoruz," dedi ve arkasından soracağım soruları tahmin etmişcesine devam etti.
"Aslında babası Arslan Bey'in yanında çalışıyordum. Bora Bey yurt dışından döndüğü sene Arslan Bey beni Bora Bey'in yanına işleri öğretmem için asistanı olarak verdi. Sonra buradayım işte." dedi. Ardından bende gülümsemeye çalışarak aklıma takılan soruları sormaya devam ettim.
"Peki Bora Bey babasından ayrılıp ne zaman kurdu burayı?"
"Çok değil birkaç ay sonra kendi işini kurmak istediğini ve dilersem birlikte devam edebileceğimizi söyledi bana. Bende memnuniyetle kabul ettim. Bakma Bora Bey'in dışarıdan çok kaba durduğuna çalışanlarının hakkını fazlasıyla verir," diyerek kahvesinden bir yudum aldı Işık abla.
"Benzerler mi peki babasıyla?" Çok fazla soru sorduğumun farkındaydım ama kendime engel olamıyordum o an. Bir an önce Bora İnanoğlu hakkında internet sitelerinden yazanlardan daha fazla şey öğrenmek istiyordum. Niyetimi de belli etmemek adına bu bir ay içinde Işık ablaya asla bir soru sormamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficção GeralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...