Efsunkar: Büyülü, karşı konulamayacak kadar etkili.
Bölüm şarkısı: Sezen Aksu- Aşktan Ne Haber?
14 Aralık 2016
15.07
Gün hiç de tuhaf başlamamıştı. Sabah oldukça güneşli olan hava yazdan kalma bir gün gibiydi. Ben henüz kahvaltıya otururken işe giden Bora da günün olağan akışında olduğunun kanıtıydı zaten. Kısacası bu zamanlarda yaşadıklarımızdan sonra bugün her şey normaldi. Ta ki okul çıkışında beni almaya gelen Bora'nın genelde kullanmayı tercih ettiği 34 NB 321 plakalı arabasını göresiye kadar.
Çünkü bilirsiniz, Bora pek beni almaya gelmezdi ve eğer buraya kadar geldiyse de mutlaka bir şey olmuş olmalıydı. Kısa bir an son zamanlarda bir vukuatım oldu mu diye kendimi sorguladım fakat yok bu seferki sıkıntı benlik değildi.
Bora araba kullandığı için öndeki yolcu koltuğunun kapısını araladım. Arabadaki yerime oturur oturmaz hafif bir sitem eşliğinde "Sizi buralarda görür müydük Bora Bey?" dedim. Okul çıkışı beni almaya geldiği için şaşırmıştım doğal olarak.
"Görüyormuşsun demek ki," diyerek göz kırptı Bora. Arkama yaslanıp emniyet kemerini bağladım. Okul sınırlarından uzaklaşmaya başlarken bende Bora'yı süzmeye başlamıştım.
"Sabah takım elbiseyle işe gitmemiş miydin sen?" Diye sordum kaşlarımı kaldırarak. Ben kahvaltımın henüz başındayken acelesi olduğunu söyleyip evden çıkmıştı.
"Gittim ama eve erken geçip üzerimi değiştirdim." Siyah boğazlı kazağı ve onu tamamlamak istercesine giydiği keten spor pantolonuyla birlikte kusursuz görünüyordu.
"Bu kadar rahat giyindiğine göre golfe falan gidiyor olmalıyız. Yanılıyor muyum?" dedim bileğimdeki bilekliği düzeltmeye çalışırken. Üzerindeki minik yıldızın sürekli ters dönmesini sinirlerimi bozmaya başlamıştı artık.
"Yanılıyorsun." Konuşurken bakışlarını benden tarafa çeviren Bora, cümlesi biter bitmez bakışlarını yeniden yola çevirmişti. Hayret en ufak bir iğneleme, kızma yoktu ses tonunda.
"Hem sen benim golf oynadığımı da nereden çıkardın?" Sorduğu soruyla birlikte Bora da gülümsemeye başlamıştı. Bu gülümsemeyle birlikte yanlış sularda yüzmediğimi anlamış ve bunun rahatlığıyla birlikte devam etmiştim konuşmaya. Demek ki bugün keyifli günündeydi.
"Zengin sporu ya kesin yapıyorsundur sen," dedim. Bora'yı golf oynarken hayal etmek saçma bir şekilde gülme hissi uyandırmıştı bende. Bilemiyordum belki de birkaç günün sinir boşalmasını da yaşıyor olabilirdim şu an.
"Hayır güzelim hayatımda hiç golf oynamadım," dedi Bora sakin bir şekilde yüzündeki gülümseyişi bozmadan. İçimden güzelin miyim gerçekten diye bağırmak isteyen saftirik İlke'yi susturmak için derin bir nefes aldım. Bu safitirik tarafımla daha çok işim vardı benim... Her lafa böyle erimeye devam ederse en yakın zamanda pılını pırtını toplamasını isteyip 22 yıllık yol arkadaşlığımızı sonlandırmak zorunda kalacaktım onunla.
"İyi bari. Sıkıcı bir şeye benziyor golf dedikleri o şey. İleride başımıza dert açmayacağına sevindim," dedim konuyu kestirip atmak için. Topu oradan oraya vurup deliğe girmesini beklemek fazla heyecansızdı. Spor benim için en azından nabzımı hızlandıracak ögeler içeren unsurları da barındırmalıydı içinde.
"Siz golf gibi sıkıcı olmayan hangi sporları tercih edersiniz İlke Hanım?" Diye alayla sorduğunda Bora omzumu silktim.
"Yüzme," dedim tekdüze bir sesle. Sonra aklıma gelen şeyle birlikte heyecanla oturduğum yerden doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficción GeneralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...