Hepinize merhaba, lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Bölüm sizlere emanet ✨
🔱
Twitter: ar_dem5
Instagram: ar_dem5
Tiktok: ar_dem5🔱
İrat: Söyleme, anlatma.
Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu: Acıtmışım Canını Sevdikçe
22 Ocak 2017
01.05
İnsanın güvenli limanı hiç düşünmeden geldiği yerdir derler. Bilimsel anlamda buna kas hafızası denilirken işin bir de bilimin açıklayamadığı bir tarafı da mevcuttu. İnsan kendisini en çok nerede güvende hissederse oraya doğru savrulurdu. Bu, uçurumun kenarında çıplak ayakla yürümek gibiydi. Bir tarafın uçsuz bucaksız enginlikti. Korkutucuydu. Ama yolun sonunda güvenli limanın vardı. Eğer oraya ulaşırsan kurtulacağını bilirdin. Kendi uçurumunda ölmeyeceğine emin olurdun.
Yeniden buradaydım. Çünkü içimde kanat çırpmayı kollayan ve o hiçbir yere ait olmayan küçük kız bunu istemişti.
Her bir detayını, oyuntusunu ezbere bildiğim o kapıya son bir kez daha göz attım ve hiç düşünmeden parmağımı zile doğru götürdüm. Bilindik melodi etrafa yayılırken dizlerimde daha fazla derman kalmadığını hissedebiliyordum. Yine de hissettiğim bu duygu yoğunluğuna rağmen bu sesi duymak bile kendimi güvende hissetmemi sağlamıştı. Bir zil sesi nasıl olur da huzur verirdi ki insana?
Evden nasıl çıktığımı, karşıma dikilen korumaları nasıl haşladığımı hayal meyal hatırlıyordum. Rıza'dan o araba anahtarını nasıl aldığım konusunda ise hiçbir fikrim yoktu. En son hatırladığım eğer beni takip ederlerse arabayı uçuruma sürerim diye onları tehdit etmekti.
Açılan kapıyla birlikte daldığım düşünce aleminden ayrıldım.
"İlke." Sinan'ın dehşete uğradığını belli eden sesini işitmemle birlikte dermanı kalmayan dizlerim ve titreyen bedenime daha fazla karşı koyamayarak Sinan'a doğru sarıldım.
Saatler önce mutlulukla ayrıldığım dedemlere gidip ne diyebilirdim ki? Sizden gizli evlendiğim kocamla kavga ettiğim için evi terk ettim ve kuyruğumu kıstırarak eve geri dönmek zorunda kaldım. Düşüncesi bile kulağa korkunç geliyordu. Yaşadığım tüm olaylardan bir haber olan aileme ne yazık ki hiçbir açıklama yapamazdım. Yapıp da onları da kendi dertlerimle boğmama hiç gerek yoktu.
"Ne oldu sana böyle biriciğim." Sinan'dan kırk yılda bir duyduğum bu sevgi sözcüğüyle birlikte saatlerdir bastırmak zorunda bırakıldığım çığlıklarımı gözyaşlarım eşliğinde saldım.
Boğuk hıçkırıklarım Sinan'ın beni kolları arasına almasıyla daha şiddetlenmişti.
"Şşt, buradayım ben." Parmakları saçlarımı bulup usul usul gezindi. Bunu, hıçkırıklarım iç çekmelere dönesiye kadar devam ettirdi.
Sinan bana iyi gelirdi. Her zaman ki gibi.
02.27
"Sevdiğin gibi laktozsuz ve toz değil benmari usulü eritilmiş çikolatalı süt." Sinan'ın uzattığı onun evine geldiğimde kullanmak için aldığım yeşil porselen kupayı aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlkyaz Fırtınası
Ficción GeneralAhmet Bora İnanoğlu. Hayatını altmış dört karelik satranç tahtasına sığdırmış bir adam. O, şah değildi. Öylece durup korunmayı beklemezdi. O, tüm hakimiyetin elinde olmasını isterdi. Olaylara istediği gibi yön verir ve kazanana dek savaşırdı. O, bu...