XIX

1.6K 168 56
                                    

Yağmur damlaları odadaki geniş cama düzensiz bir biçimde çarparken sarışın büyücü huzursuz bir uykudan uyandı. Gün doğmuştu ama hava aydınlanmamıştı. Draco, on bir yaşından bu yana ilk defa bir kış sabahına Slytherin yatakhanesi haricinde bir yerde uyanmıştı. Kara Göl'ün dibinde olan odasından dolayı da ilk defa yağmurun sesine uyanıyordu. İçini hafif bir ürperti kaplarken yaşadıkları, sanki uykusunda onu rahat bırakmışlar gibi, tekrar aklına çökmüştü.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordu ama asasını kullanmaya da hiç niyeti yoktu. Bakanlık tarafından takip edilebilirdi. Özellikle dün gece Ginny'nin ölümü üzerine böyle bir risk almaya cesaret edemiyordu.

Ginny'nin ölümü.

Draco, bunun ilk defa aklına gelmiş olmasına inanamıyordu. Cadı onun sevgilisiydi, zamanında onunla pek çok şey paylaşmıştı ve o, kız gözlerinin önünde ölürken hiçbir şey yapmamıştı. Hatta bunu düşünmemişti bile.

Umurunda bile olmamıştı.

Göğüsünün üstüne çöken sıkıntıyı unutmak için derin bir nefes aldı. Kendisini içine gömmek istediği yataktan hızla kalkıp kıyafetlerini almak için makyaj masasına yöneldi. Ne var ki, hızlı kalkmaması gerektiğini unuttuğu için bir anlığına kararan gözleriyle sert denemeyecek bir şekilde yere düştü. Hemen oturur pozisyona gelip birkaç saniye bekledi. Hazır olduğunu hissettiğinde kalkıp kıyafetlerini giymeye başladı. Yatağını toplayıp asasını cebine koyduktan sonra odadan çıktı.

Banyoda yüzünü yıkayıp hemen aşağı indi. Karanlık Lord, salondaki tekli koltuklardan birinde oturmuş Gelecek Postası'nı okuyordu. Draco'nun aşağı indiğini görünce ona göz ucuyla bakıp gazeteyi kapattı. "Gel, Draco, bak..." Sarışın hızlı adımlarla kendisine denileni yaptı ve Gelecek Postası'nın devasa başlığını okudu.

SAFKANLAR DA ARTIK GÜVENDE DEĞİL

Haberin devamında, muggle doğumlulara saldırılarıyla ünlenen sırlar odasındaki yaratığın iki safkanı kaçırdığı yazıyordu. Ginevra Weasley ve Draco Malfoy.

"Sırlar odasını bulamamışlar..." diye fısıldadı yavaşça. Karanlık Lord güldü. "Eh, iskeleti sonsuza dek odada kalacak derken yalan söylemiyordum." Draco'nun aklına duvardaki yazı gelirken başıyla onaylayarak genç adamdan uzaklaştı. "Bu iyi, Draco, kimse senden şüphelenmeyecek."

"Haklısınız, Lordum." Karanlık Lord, tek düze cevaplar veren çocuğa bakıp gazeteyi kahve masasının üstüne bıraktı. "Otur."

Tom, kendi oturduğu koltuğun yanındaki koltuğu işaret ederek konuşunca Draco hemen oturdu. Yeşil gözlü genç adam ellerini birleştirmiş, diken üstünde oturuyormuş gibi görünen sarışını izliyordu.

"Gözlerime bak, Draco, benimle konuşurken gözlerime bakmanı istiyorum. Saygılı, terbiyeli bir genç adamsın. Bir Malfoy'dan, bir Black'ten başka türlüsünü de beklemezdim. Bu huyunu ne kadar takdir etsem de biraz sıkılmaya başladım. Beni sıkmak istemezsin."

Ay saçlı çocuk hemen gümüş gözlerini yeşillerle birleştirdi. "Asla istemem, Lordum. Bir daha yapmam." Tom başıyla onayladı. "Güzel. Yerinde başka biri oturuyor olsaydı onunla böyle konuşmazdım." Bakışları değişirken öne doğru eğildi.

"Ne var ki, yanımda başka biri oturuyor da olamazdı. Diğerleri gibi olmadığını biliyorsun. Neden onlar gibi davranıyorsun?"

"Nasıl davranmam gerektiğini bilmiyorum."

"Öğreneceksin. Bugün yapmamız gereken birkaç iş var. Mutfağa gidip karnını doyur." Draco, göz temasını kesmeden başıyla onayladı ve ayağa kalkıp mutfağa ilerledi. Az önceki konuşmayı yapmış olmaları ona çok iyi gelmişti. Söyledikleri doğruydu, Lord'un yanında nasıl davranması gerektiğini gerçekten bilmiyordu. Şimdiyse her şey biraz daha netleşmişti. Alışması, öğrenmesi gerektiği kesindi ama en azından artık yerini biliyordu ve ona göre davranacaktı.

Mutfakta bir şeyler olması Draco'yu şaşırtmıştı. Lord yeni dirilmişti ve dirildiğinden beri de Draco'nun yanındaydı. Evde yiyecek olmasının tek açıklaması, sabah gidip bir şeyler almış olmasıydı.

Bu düşünceyle sarışının dudaklarına ufak bir tebessüm oturdu. Tabii ki Lord sadece onun için alışveriş yapmış değildi, kendisinin de yemesi gerekiyordu. Yine de hayalini kurmak bile kalbinin birkaç atış aksatmasına sebep olmuştu.

Bir dilim ekmeğin üstüne biraz fıstık ezmesi sürüp ayakta hızlıca yedi. Normalde böyle bir şeyi asla yapmazdı, ev cinlerinin hazırladığı sofrada oturup yerdi. Koşullar normal olsaydı bu duruma takılabilirdi ama şu an bu aklına gelecek son şey bile değildi.

Karnını doyurduktan sonra bir bardak su içti ve salona geri döndü. Onu görünce Tom hiçbir şey söylemeden ayağa kalktı ve elini kaldırıp asasız bir büyüyle Draco'nun üstüne görünüş tılsımı uyguladı. Ardından da elini dün gece olduğu gibi çocuğun omuzuna koyup cisimlendi. Tanıdık bir yere geldiklerini görünce Draco şaşırmıştı.

Tom kapıyı çaldığında sarışının kaşları olanları anlamaya çalışıyormuş gibi çatıldı. Bir süre sonra kapının gözleme deliği açıldı ve siyah gözler doğruca ikiliyi süzdü. "Siz de kimsiniz?"

Draco, ne yapması gerektiğinden emin olmak istermiş gibi yanında duran genç adama baktı. Onun da görünüşünün farklı olduğunu o an fark etti. Tom çocuğu başıyla onayladığında Draco hemen kapıya döndü.

"Teyze benim, Draco, üstümde görünüş tılsımı var." Bellatrix'in gözleri büyürken gözlem deliğine biraz daha yaklaştı. "Draco, cidden sen olamazsın."

"Benim. Bizi içeri al, tılsımı burda kaldıramam. Herkes beni kayıp sanıyor." Siyah karmaşık saçlı cadı bir saniye bile beklemeden gözlem deliğini kapatıp büyük demir kapıyı açtı. İkili içeri girdiğinde Tom Draco'nun üstündeki tılsımı kaldırdı.

Bellatrix hızla yeğenine sarılırken hala başka bir görünüşe sahip olan Karanlık Lord etrafı inceledi. "Evde başka kimse var mı?"

"Yok, sen kimsin? Draco neler oldu?"

Sarışın cevap vermeyip bakışlarını yanında dikilen adama çevirdiğinde cadının odağı da oraya kaymıştı. Karanlık Lord ifadesiz bir suratla fısıldadı. "Ne olduğunu bilirsin sen."

Duyduğu cümleyle cadının gözleri sonuna kadar açıldı. Hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp koridora saptı ve bir kapının kapanma sesini duydular. Birkaç saniye içinde de cadı elinde kemik rengi bir asayla geri gelmişti.

"Kim Olduğunu Bilirsin Sen'e, ona bağlılığımın hiçbir zaman kopmadığını söyleyin." Tom hafifçe sırıttı.

"Sen de herkese, Lord Voldemort'un geri döndüğünü söyle."

All Mine || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin