XII

1.5K 164 105
                                    

"Bu gerçekten sen misin?"

Draco, karşısında gördüğü genç adamdan gözlerini ayıramıyordu. Koyu kumral saçları, bembeyaz teni ve yaprak yeşili gözleriyle kitaplardan fırlamış gibiydi. Kalın kaşları ve çıkık elmacık kemikleri yüzüne olağanüstü bir ifade katıyordu. Draco'dan en az bir karış uzundu. Bakışları kendisiyle ilgili hiçbir şey anlatmıyordu ama dudakları kendini beğenmiş bir sırıtmayla kaplıydı.

Draco ne zaman gülümsemeye başladığını bilmiyordu ama heyecanı zaman geçtikçe nasıl solduysa gülüşü de öyle solmuştu. Korkuyordu, hem de deli gibi.

"Ben sana ne yaptım Draco?" diye sordu kaşlarını havaya kaldırarak. Yüzü bu şekilde oldukça masum duruyordu ama gizemli bakışların altındaki bu masumiyet, her şeyi olduğundan çok daha da karmaşık bir hale getiriyordu. "Şimdiye kadar sana zarar verecek ne yaptım? Ne yaptım da benden bu kadar koruyorsun?"

"Hiçbir şey..." diye fısıldadı hemen. Bunu düşünmesine gerek bile yoktu.

"Öyleyse neden?" Tom üstüne geldikçe sarışın olanın ciğerlerine çektiği nefes bile titriyordu. Neden korktuğunu bilmiyordu. Tom ona kötü bir şey yapmamıştı. Tam aksine, o hayatına girdiğinden beri Draco kendisinin çok daha iyi bir haline evrilmişti.

Bütün bunları biliyordu bilmesine ama korkusunu yine de bastıramıyordu. Belki de karşısındaki adamın enerjisindendi ama korkmak zorundaymış gibi hissediyordu.

"Beni tanıyorsun." dedi küçük olan sessizliğin sonunda. "Beni tanıyorsun. Ne düşündüğümü, o an aklımdan ne geçirdiğimi... Her şeyi biliyorsun. Senden neden korktuğumu da biliyor olmalısın."

Draco'nun bu söyledikleri Tom'un sırıtmasına yol açtı. "Haklısın." Birkaç adımla Draco'nun karşısına dikildi. Eğilerek yüzünü nefesini tutmuş olan çocuğun yüzüne yaklaştırdı.

"Belki de senden duymak istiyorumdur?"

Draco, kalbinin daha önce hiç bu kadar hızlı çarptığını hissetmemişti ve bu korkunçtu. Şu an rüyada olduğunu biliyordu, kalbini bu denli hissediyor olmamalıydı.

İki gencin burunları arasında bir santim ya vardı ya yoktu. Sarışın olan, gri gözlerini uzun süre Tom'un yeşillerinden ayıramadı. En azından kalbindeki keskin ağrıyı hissedene kadar.

"Ah..." Ağrı, Draco'nun öne doğru devrilmesine sebep oldu. Tam geçti zannederken tekrar o dayanılmaz acıyı hissetti. Bacakları kendisini taşımayı tamamen bırakınca inleyerek yere çöktü. Tom, göğüsüne çarpıp yere düşen çocuğu son anda tuttu.

Bu nasıl bir histi böyle? Neden kalbi ağrıyordu? Şu an rüyada değil miydi?

Neden canı yanıyordu?

"Draco? Ne oluyor?" diye sordu genç adam. Şaşkın görünüyordu. Draco bunu iyiye yormak istedi ama başaramadı.

"Bi..bilm..."

Draco acıyla kıvranırken konuşamayacağını fark etti. Tom'un yardımıyla sırt üstü uzandığında kalbini tuttu. Tom, çocuğun yanı başında ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Anladığı anda gözleri büyüdü.

"Uyan! Çabuk uyan!"

"Ne olu..."

"Uyan dedim! UYAN!"

Draco gözlerini açıp derin bir nefes aldığı anda Madam Pomfrey kalp masajını bıraktı. "Çok şükür! Merlin, şükürler olsun!"

All Mine || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin