"Bir tuhaflık vardı, sen de fark ettin mi?" Marvolo sanki sarışının bunu sormasını bekliyormuş gibi hiç beklemeden cevap verdi. "Evet, bariz bir sorun vardı. Keşke onlara bu yaştan zihinbend öğretmeseydik."
Draco sıkıntıyla iç çekti. "Kötü hissediyorum ama benden kaynaklı olmadığını biliyorum. Polaris'in ruhu sıkılıyor. Scorpius'un ifadesi de bir garipti." Marvolo, oturduğu yerde arkasına yaslanıp elini Draco'ya doğru uzattı. Sarışın kendisini gülümsemeye zorlayarak ayağa kalktı ve eşinin elini tuttu. Karanlık Lord, elinden çekerek Draco'nun kucağına oturmasını sağladı. Bir eliyle belini nazikçe okşarken tuttuğu eli dudaklarına götürdü.
"Bunları kafaya takmamızın anlamı yok." diye fısıldadı yeşillerini grilere sabitlerken. "Nasıl olsa çözerler, ikisi de çok güçlü. Birbirlerine sahipler. İyi olacaklardır."
"Umarım..." Oturduğu yerde kıpırdanarak Karanlık Lord'un göğüsüne sığındı. Kumral saçlı büyücü sarışını içine sokmak ister gibi sardı. Draco aşık olduğu kokuyu ciğerlerine doldururken o da dudaklarını ipeksi sarı saçlarda gezdirdi.
Polaris aniden gözlerini açtı.
Okul başlayalı neredeyse bir ay olmuştu. Elbette bütün dersler ona çocuk oyuncağı gibi geliyordu. Bu yüzden zamanının çoğunu kütüphanede ve Karanlık Orman'da geçiriyordu. Tabii vaftiz babası Harry Potter'ın ofisinde olmadığı zamanlarda. Sanırım Polaris'i mutlu eden tek şey vaftiz babasıyla daha fazla zaman geçirebiliyor oluşuydu.
Scorpius onu hala affetmemişti, o da bunun için çaba harcamamıştı ama yine de çocuğun kırgınlığının şimdiye kadar geçmesini ummuştu. Onu daha da sinir eden şey Scorpius'un diğer çocuklarla çok iyi anlaşıyor olmasıydı. Kabullenmişti, kendisi tam anlamıyla bir sosyal özürlüydü. Slytherin'in tek varisi olması ve herkesin ondan korkması da durumu daha iyiye götürmüyordu.
Saate baktığında sabaha karşı ikiyi gösterdiğini gördü. Herkes uyumuş olmalıydı. Gerçi uyumasa da onu durdurabilecek biri yoktu. Bu yüzden hızlıca giyindi. Cübbesini boynunda bağlayıp asasını beline sıkıştırdı. Odadan ve zindanlarda çıktı. Meşhur kızlar tuvaletine doğru ilerledi. Sırlar odasının enerjisi o kadar hissedilebilirdi ki Polaris musluğun önüne ilerlerken tereddüt bile etmedi. Hafifçe eğilip fısıldadı.
"Varisin emriyle açıl."
Giriş gürültüyle açılırken Polaris gülümsedi. Tünele bakıp hiç düşünmeden atladı. Kaydırak benzeri yapı son bulduğunda yere düşmek üzereyken büyüsüyle havada kaldı. Ayaklarını hayvan iskeletlerinin üstüne sakince basana kadar boşlukta süzüldü.
Ufak bir ışık huzmesi oluşturup üfleyerek önden gitmesi için büyüledi. Küçük ışık topunu takip ede ede yılan işlemeli kapının önüne geldi. "Varisin emriyle açıl."
İçerisi göz alıcıydı. Polaris hiçbir zaman kolay etkilenen biri olmamıştı ama bu oda gerçekten büyüleyiciydi. Büyük dedesi Salazar Slytherin'in estetik anlayışı takdire şayandı.
Dedesinin heykelinin önünde durdu. Gözleri merakla kısılırken elini kaldırdı. Parmakları elektrik akımına benzer bir hisle titrerken hemen ardından tırnaklarının ucundan fırlayan buz mavisi ışınlar Salazar'ın donuk gözlerine çarptı.
Heykelin ardından derin bir gürültü koptu. Polaris yaratığın kendisini öldürmeyeceğini biliyordu, ki denese bile o ölümsüz olalı çok olmuştu, yine de işini şansa bırakmak istemiyordu. Bu yüzden bakışlarını yere dikti. Devasa yılanın görüş alanına girdiğini gördü ama ona bakmamakta ısrarcıydı.
"Neden gözlerini kaçırıyorsun?" diye tısladı basilisk. "Kokunu alabiliyorum... Çok ilginç. Varisin ve hizmetkarının kanını taşıyorsun."
"Bu ne cüret?" diye kükredi küçük cadı. Sinirle kafasını kaldırıp yılanın tam gözlerinin içine baktığında basilisk gözlerini kaçırmaya çalıştı. Polaris'in bu bakışla ölmesi gerekirdi. Bunun yerine yakut rengi gözleri parladı. "Babam hizmetkar değil! Ama sen, sonsuza kadar benim ve dolaylı yoldan onun soyunun hizmetkarı olacaksın!" Basilisk boynunu eğip başını kızın hemen önüne koydu. "Varis Slytherin... Bir hizmetkar, her zaman bir hizmetkardır..."
"Hayır!"
"Evet..." Uzun çatal dili Polaris'e kadar uzandı. Kızın tadına bakar gibi tenine değip geri çekti. "Genç Malfoy'un, varisin hizmetkarı olacağı yüzyıllar öncesinden biliniyordu. Sadece kimse bunu başkalarına aktaracak kadar uzun yaşayamadı. Benim dışımda..." Polaris'in kaşları çatıldı. "Ne demek istiyorsun?"
"Salazar biliyordu..." diye tısladı. "Helena biliyordu, Rowena biliyordu... O aptal Godric de biliyordu... Kehaneti Rowena gördü. Yüzyıllar sonra Salazar'ın torununun Malfoy çocuğuyla birlik olup büyü imparatorluğunu kurduğunu gördü... İşte Salazar bu yüzden okulu terk etti, bu yüzden bu odayı inşa etti..."
"Godric tabii ki bunu kabul edemezdi..." diye tamamladı Polaris düşünceli bir halde.
"O bir muggle düşkünüydü. Asası varken, büyü gücü kendisine bahşedilmişken kılıç kullanmayı seçecek kadar aptaldı."
"Salazar da onun tam tersiydi..." dedi basilisk. Hatırladığı şeyler onu sinirlendirmiş gibiydi. "O büyü gücü olmayan insanlardan nefret ederdi. Büyüden korkan o aptallar, Salazar'ın kız kardeşini katlettiler. Cadı avcıları döneminde, kazığa bağlayıp canlı canlı yaktılar..." Cadının tüyleri anında diken diken olmuştu ve atası Salazar Slytherin'in intikamını aldıkları için babalarıyla gurur duymadan edemiyordu.
"Yine konuşacağız..." dedi Polaris düşünceli bir şekilde. "Şimdi gitmem gerekiyor. İstediğin gibi ormana çıkmaktan çekinme. Öğrencileri öldürme yeter. Herkes Slytherin'in tek varisi olduğumu biliyor."
"Endişe etme, varis Slytherin... Başının belaya gireceğini sanmam..."
"Birinin kanı ellerime bulaşacaksa en azından o ıslaklığı hissedebilmek isterim..." diye fısıldadı dudaklarına şeytani bir sırıtış otururken. "Başkasının işlediği bir suçu neden üstüme alayım ki?"
Basilisk saygıyla kafasını eğdi. Ardından sürünerek tünellerden birine girdi. Polaris daha öğrendiklerini bile sindirememişti. Kafasında her şey oturmuştu, yılanların efendisi olan basiliskin yalan söylemeyeceğinden de emindi. Her şeyi kabullenmişti ama yine de babasına hizmetkar demesi sinirlerini bozmuştu.
Çıkışa geldiğinde gözlerini kapattı ve büyü yardımıyla havalandı. Kollarıyla kendisini yönlendirerek uzun tüneli hızla çıktı.
Ne var ki, kızlar tuvaletinin zeminine ayak bastığı anda kendisine öfkeyle bakan vaftiz babasıyla karşılaşmayı beklemiyordu.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Mine || Tomaco Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, kendisine miras kalan bir odada kara kaplı bir defter bulur. Kendisini kötü hissettiği her an deftere yazmaya başlar. Tuhaf olan, karşılık alıyor olmasıdır. "Benim için küçük bir iyilik yapmaya ne dersin, Draco?" •Tom Mar...