XXXI

1.5K 147 94
                                    

Mayıs ayının son günü, okul yılının bitmesinin şerefine, Büyük Salon'da akşam yemeği saatlerinde şölen yapılıyordu ama Slytherin renkleriyle süslü salonda Slytherin öğrencileri de dahil hiç kimse mutlu değildi. Karanlık Lord'un kendilerine verdiği sürenin sonuna gelmişlerdi. Artık kararlarını açıklamanın zamanı gelmişti.

Sessizlik içinde yenilen yemeğin sonlarına doğru büyük kapı açıldı ve Draco Malfoy, arkasında ondan fazla Ölüm Yiyen'le birlikte salona girdi. Korkudan titreyen küçük çocukların yanından geçerken Draco'nun aklından tek bir şey geçiyordu, keşke böyle olmak zorunda olmasaydı.

Ama şartlar bunu gerektiriyordu. Herkesin anında boyun eğmesini beklememişlerdi zaten. Sorgusuz sualsiz teslim olmalarını beklememişlerdi. Böyle olmak zorundaydı.

Ölüm Yiyen'lerden bazıları salonun etrafına dağılırken iki tanesi Draco'yla birlikte öğretmenler masasının önüne kadar yürüdü. Draco'nun arkasında dikilen Sirius ve Andromeda Black bile tek başlarına öğrencileri dehşete düşürmeye yetmişti. Ellerini arkasında bağlayıp herkesin üzerinde tek tek gözünü gezdirdi. Elbette sözde flörtleştiği Cho Chang'de herkesten fazla oyalanmıştı. Kız ona güven veren bir gülümsemeyle bakıyordu.

"İlk olarak, okulda hiçbir soruna sebep olmadığınız için hepinize teşekkür etmek istiyorum. Güncel durumdan rahatsız olanlarınızın olduğunu biliyorum. Buna rağmen yeni düzeni kaosla kirletmediniz, gerçekten minnettarım."

Öğrencilerin tepkilerine ve korku dolu bakışlarına bir kez daha baktıktan sonra devam etti. "Bina kupasını kazanan Slytherin öğrencilerini tebrik ederim. Bu yıl okuldan mezun olan yedinci sınıfları da kutluyor, iş hayatlarında başarılar diliyorum. Bizim yanımızda yer alacak olan herkesin istediği pozisyondaki işinin garantide olduğunu da belirtmeden edemeyeceğim. Yanımızda olacak olan herkes, hak ettiği şekilde ödüllendirilecektir. Aynı şekilde, karşımızda durmayı seçecek olanlar da eşit şartlarda cezalandırılacaktır. Bunu şimdiye kadar dile getirme gereği duymamıştım zira eski okul müdürünüzün başına gelenlerin gayet açık bir uyarı olacağını düşünmüştüm." Birkaç fısıltı salonda dolanırken Draco derin bir nefes aldı. "Karanlık Lord, birazdan bu salona teşrif ederek hepinizi huzuruna çıkma onuruyla şereflendirecek. Saygıda herhangi bir kusur eden olursa başına gelebilecek hiçbir şeyi ne ben önleyebilirim, ne de başka biri."

Sesini aniden yükselterek birkaç kişinin oturduğu yerde sıçramasına sebep oldu. "Size dokunmadan ve hatta size bakmadan, siz daha aklınıza bile getiremeden, ne yapacağınızı anlayacağını ve layığıyla cezalandıracağını bilin. Salazar Slytherin'in tek varisi Karanlık Lord Voldemort'un büyü gücüyle boy ölçüşebilecek bir cadı ya da bir büyücü henüz doğmadı ve doğmayacak da. Aklınızdan aptalca bir şey yapmak geçerse, Profesör'lerinizden birine güvenme gafletine düşerseniz olacakları söylüyorum size. Bundan birkaç ay önce ben de sizin gibi bu masalarda oturuyor, sizin gibi bu yemekleri yiyordum. Benim de böyle bir büyü gücünün varlığından haberim yoktu, akıl bile edemezdim. Hiçbiriniz de edemezsiniz."

Kolundaki işaretin hafifçe sızlamasıyla yüzüne tatmin dolu bir ifade oturdu. "Karanlık Lord şatoya teşrif etti, hepiniz ayağa kalkın."

Slytherin'ler ve Ravenclaw'lar hemen ayağa kalkarken Gryffindor ve Hufflepuff öğrencilerinin bir kısmı ayakta, bir kısmı korkudan oturdukları yere mıhlanmış bir haldeydi. Draco'nun kaşları çatıldı ve hayatı boyunca hiç kullanmadığı kadar yüksek bir sesle adeta kükredi.

"SİZE AYAĞA KALKIN DEDİM!"

Hepsi anında ayağa fırlarken Draco arkasında bulunan öğretmenler masasından da birkaç sandalyenin geriye doğru sürünme sesini duydu. O anda büyük kapı açıldı ve Draco da dahil olmak üzere bütün Ölüm Yiyen'lerle birlikte Slytherin öğrencileri de saygıyla eğildi. Draco göz ucuyla Gryffindor masasına baktığında Harry, Ron ve Hermione'nin de yarıya kadar eğildiğini gördü. Karanlık Lord'un Büyük Salon'a adımını atmasıyla bir geniş salona dolan karanlık sihir enerjisi herkesin nefesini keserken çoğu gördükleriyle dikildikleri yerde titrediler.

Yetmişli yaşlarında, çirkin, yılanı andıran bir adam görmeyi bekliyorlardı zira onlara anlatılan buydu. Siyah takım elbisesinin içinde, oldukça karizmatik görünümlü genç adamı görmeyi hiçbiri beklemiyordu. İnsanların onun büyüsüne nasıl kapıldığını ise şimdi çok daha iyi anlıyorlardı.

Karanlık Lord'un sözsüz ve asasız yaptığı imperius lanetinin etkisindeki bütün Profesör'ler arkasında durdukları masadan öğrencilerinin yanına doğru adımladılar. Üzerlerindeki lanet kalktığındaysa bir anlığına şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. O sırada Draco ve Black ikilisi yana çekilmiş, durdukları yere Karanlık Lord geçmişti. Adamın eliyle yaptığı işaret sonucu eğilen herkes başını kaldırdı.

"Tekrardan bu salonda bulunmak ne kadar güzel." dedi Karanlık Lord yüzündeki neşeden oldukça uzak gülümsemeyle. "Bana bakan bu şaşkın bakışlar hariç her şey aynı sanırım."

Yeşil gözlerini karşısında dikilen öğrencilerin ve Profesör'lerin yüzlerinde dolaştırdı. Göz göze geldiği herkes korkuyla titriyor, zihin koruması yapmaya çalışma gafletine düşüyordu. Bu konuda usta olan Severus Snape bile Karanlık Lord'un zihnefendi karşısında çaresizken bu yaptıkları acınası bir çabadan ibaretti. O odada ondan zihnini gizlemeyi başarabilecek olan tek kişi zaten yanında duruyordu ve Lord onun sadakatinden bir an bile şüphe etmiyordu.

"Draco size gereken açıklamayı çoktan yaptı. Şimdi size bizzat soruyorum. Önümüzdeki günlerde yanımda mı bulunacaksınız, yoksa yerin yedi kat dibinde mi?"

Karanlık Lord'un sorusunun ardından Slytherin masası da, Hufflepuff masası da anında korkuyla eğildi. McGonagall hariç bütün Profesör'ler de eğilmişti. Cho Chang, Ravenclaw masasından Draco'ya bakarak gülümsedi ve hemen eğildi.

Diğerleri de ona uyarak eğildiğinde Altın Üçlü ve onlara uyan birkaç kişi dışında bir tek Gryffindor öğrencileri ayakta kalmıştı. Karanlık Lord başını hafifçe eğerek doğrudan Profesör McGonagall'ın gözlerine baktığında cadı arkasını dönüp ayakta dikilen çocuklarına baktı. Önüne döndüğünde gözlerinden yaşlar akıyordu. Titrek bir nefes aldı ve Karanlık Lord'un huzurunda eğildi.

Profesör'lerinin ardından, Gryffindor masasında oturan küçük bir grup hariç herkes eğilmişti. Karanlık Lord ifadesiz bakışlarını haddini bilmez çocuklara çevirdi.

Üstlerine uygulanan işkence lanetiyle çığlık atarak yere düşen yedi öğrenci herkesin kanını dondurmaya yeterken Karanlık Lord çok uzatmadan laneti çekti ve tekrar ayağa dikilmelerine sebep oldu. Çocuklardan ikisi anında eğilirken beşi dikilmeye devam etti. İkinciye yedikleri lanetle tekrar düştüler. Bu sefer Lord da laneti hemen çekmedi.

Çektiğinde ise aynı şekilde çocukları ayağa dikti. Üçü birden ağlayarak eğilince ayakta sadece Creevey kardeşler kaldı.

"Asla..." diye inledi Colin gözlerindeki yaşlara rağmen Lord'a nefretle bakarken. "Asla senin önünde eğilmeyeceğim. Asla!"

Büyük bir çatırtıyla kemiklerin kırılma sesi Büyük Salon'da yankılandı. Colin ve Dennis Creevey'nin boyunları kırılmış, bedenleri yere yığılmıştı. Korkudan ağlayan çocukları ifadesiz suratıyla izleyen Karanlık Lord yavaşça sordu.

"Kararını değiştirmek isteyen var mı?"

All Mine || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin