XLI

1.5K 133 125
                                    

Karanlık Lord, öğle vaktinin gelmiş olmasına rağmen henüz yataktan çıkmamıştı. Bunun elbette özel bir nedeni vardı.

Draco hamileliğinin yedinci ayındaydı. Karnı iyice büyümüş, göğüsleri bile hafifçe şişmişti. Yataktan hiç çıkmamasına rağmen sürekli ağrısı, bulantısı oluyordu. Tom ona bir şey olacağını düşünerek yanından neredeyse hiç ayrılmıyordu.

O gün de Draco sabaha karşı ağrıdan ağlayarak uyanmıştı. Saatlerce de uykuya geri dalamamıştı. Tom o uyuyakalana kadar karnını ovalamıştı ve bebeklerinin ilk tekmesini avuç içinde hissetmişti.

Şimdiyse sarışın olan soluna dönük, geniş karnının üzerine devrilmiş halde derin bir uykudaydı. Kolları, nereye koyacağını bilememiş gibi başının üstünde, dudakları hafif aralıktı. Havalar ısınmaya başladığı için askılı bir tişört giymişti ve o da karnının üstüne kadar açılmıştı. Tom çocuğun bu halini yüzündeki huzurlu gülümsemeyle izliyordu. Karanlık Lord olup herkesin korktuğu insan olduktan sonra sevgiyi hiçbir zaman hissedemeyeceğini düşünmüştü ama Draco onu yanıltmıştı. Küçük sarışını ve onun kendisine olan sevgisini kömürleşmiş kalbinin en derinlerinde hissediyordu.

"Lütfen..."

Tom, çocuğun güzelliğine o kadar dalmıştı ki kaşlarını çatıp kıpırdanmaya başladığını sesini duyana kadar fark edememişti. "Lütfen, teyze... Bana acımıyorsan Lordumun bebeğine acı... Ona bir şey olursa ne kadar üzülür, ne kadar öfkelenir..."

"Draco..." Tom, çocuğun saçlarını severken bir yandan uyanması için kulağına fısıldıyordu. Orda ne yaşanmıştı bilmiyordu ama öğrenmek de istemiyordu. Eğer Draco'nun o anları tekrar hatırlamasına sebep olacaksa değil.

"Sana yalvarıyorum... Salazar Slytherin'in varisini taşıyorum... Masum bir bebeği taşıyorum, lütfen gitmeme izin ver..."

"Draco."

Draco, bilinç altına kadar ulaşan sesle gözlerini araladı. Kendisine endişeyle bakan Lordunu görünce kaşları çatıldı. "İyi misiniz efendim? Sizi rahatsız edecek bir şey mi yaptım?" Tom, çocuğun sorduğu soruyla birkaç saniye ne cevap vereceğini bilemedi. "Hayır, sen nasıl hissediyorsun? Canının acıdığını düşündüm." Draco birkaç saniye yeşil gözlere dalmış bir halde düşündü. Tom aynı anda ecel terleri döküyordu.

"Hayır, sanırım bir rüya görüyordum ama hatırlamıyorum. Sizi uyandırdım mı?" Tom rahat bir nefes verip çocuğun şakaklarına birer öpücük kondurdu. "Hayır, çoktan uyanmıştım. Acıktın mı? Ne yemek istersin?"

"Avokado tost." dedi birden. Yemek konusu artık onun için utanılacak bir durum değildi. Aşermekten canı çıkmıştı. Her gün farklı bir şey yemek istiyor, Lordu da onun için bütün imkanları seferber ediyordu. "Yanında da ananas suyu." Birkaç saniye durduktan sonra aklına gelen şeyle gözleri parladı. "Peynir."

"Nasıl peynir?"

"Küflü." Karanlık Lord başını iki yana salladı. "Küflü peynir yiyemezsin, üzgünüm. Senin için zararlı. Tadı çok benzer bir şey getirmelerini söylerim ama merak etme."

"Ya da ya da ya da çikolatalı philadelphia peyniri olmaz mı?"

Draco'nun yarım saat sonunda yiyeceği peynirde karar kılmasıyla ev cinleri her şeyi yatağa getirdi. Sarışın olan, önüne konan her şeyi iştahla yedikten sonra da Karanlık Lord bulantısı olacak mı diye bekledi.

"Lordum, ben iyiyim. İşleriniz olduğunu biliyorum. Beni yalnız bırakabilirsiniz."

Tom bir süre sessizlik içinde gri gözlerde dolandı. "Haklısın, bırakabilirim ama o zaman da aklım sende kalır. Bekle biraz..." Yataktan kalkıp odadan çıkan efendisinin ardından merakla bakarken çok da beklememişti. Lordu odaya tekrar girdiğinde ise yalnız değildi. Pansy ve Hermione'yle birlikte gelmişti.

All Mine || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin