Hogwarts'ın yaz tatiline girmesine ve Lord'un verdiği sürenin bitmesine bir hafta kala, en yetkili Ölüm Yiyen olarak Draco eski okulunu teftişe gelmişti. Bunun sıradan bir teftişten fazlası olduğunu bilense çok az kişi vardı.
Kahvaltı esnasında Büyük Salon'a girmesiyle bütün salonu derin bir sessizlik kapladı. Yeni okul müdürü Severus Snape, vaftiz oğlunu görünce büyük masanın ortasındaki koltuğundan kalkıp çocuğun yanına vardı. "Bay Malfoy, hoş geldiniz, sizi okulumuzda ağırlamak büyük şeref." Draco, adamın gözlerine baktıktan sonra onu ne kadar özlediğini fark etmemiş olmayı diledi. "Hoş buldum, Müdür Bey. Bakan Black size haber vermiş olmalı."
"Elbette, buyurun, kahvaltıda bize katılın." Arkasını dönüp eliyle kendi oturduğu koltuğu gösterdiğinde Draco başıyla onayladı. "Kendi masamda yemeyi tercih ederim."
Draco, Slytherin masasına ilerleyince masadaki bütün öğrenciler ayağa kalktı. Draco, arkadaşlarının yanına oturup eliyle oturabileceklerini söyleyen bir işaret yaptı. Harry, Gryffindor masasından kalkıp sarışının yanına oturdu. Bu sırada Draco gözlerini Ravenclaw masasında oturan Cho Chang'e çevirdi.
Cadının bakışları çoktan Draco'nun üstündeydi. Gri gözlerle kesişince yanakları utançla kızardı. Draco, başıyla kıza küçük bir selam verdi. Bu Cho'nun daha da utanmasına sebep olmuştu. Hemen başını eğdi. Ne var ki, Draco bu durumun onun da hoşuna gittiğini fark edebiliyordu. O da bakışlarını cadıdan ayırıp yemeğine döndü. Pansy ve Blaise'le sohbet ederken zaman akıp gitmişti.
Draco, Blaise'in daha iyi olabilmek için çabaladığını görüyordu. Kaldı ki, başarısız olsa bile Blaise onun arkadaşıydı. Bu hiçbir zaman değişmeyecekti.
Kahvaltı bittikten sonra sırayla müdürü, müdür yardımcısını ve yeni atanan Profesör'leri denetledi. Belgelerde eksik olup olmadığına baktı. Ardından birinci sınıflardan itibaren sırayla derslere girmeye başladı. Yedinci sınıfları bilerek sona bırakmıştı.
Son derste girdiği yedinci sınıf Ravenclaw Hufflepuff ortak İksir dersinde Profesör Slughorn'un masasında oturup not tuttu. Bakışlarıysa sürekli çekik gözlü cadıdaydı.
Ders bitiminde herkes çıkana kadar bekleyip eşyalarını topluyormuş gibi yaptı. Attığı yemi yutan cadı anında masanın önünde bitmişti. "Merhaba Bay Malfoy, kolay gelsin." Kolay gelsin mi? Gerçekten mi?
"Merhaba, Cho, Draco de lütfen." dedi gülümseyerek. Cadı hafifçe kızardığında o da gülümsemesini genişletti. Ne var ki bu cadının sandığının aksine, planının işlediğini bilmenin verdiği tatmin duygusundan kaynaklanan bir gülümsemeydi.
"Pekala, Draco..." Hafifçe boğazını temizledi. "Kaybolduğunda çok endişelenmiştim. Seni tekrar görmek çok güzel. Şartlar ne kadar elverişsiz olsa da..."
"Teşekkür ederim, ben de seninle konuşmak istiyordum. Gittiğin yere kadar sana eşlik edebilir miyim?" Draco'nun sorduğu soruyla cadının gözleri parladı. "Elbette, yemeğe gidiyordum."
"İstersen ikimiz mutfakta yiyebiliriz. Onca bakış üstümüzde olmadan..."
"Olur! Yani, olur tabii..."
İkili yan yana mutfağa doğru yürürken Draco Cho'ya çantasını taşımayı teklif etti. Cho kabul edince Draco, asasız yaptığı bir büyüle çantanın yanlarında süzülmesini sağladı. Cadı bundan etkilendiğini saklayamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Mine || Tomaco Fan Fiction
Fanfic[Tamamlandı] Draco Malfoy, kendisine miras kalan bir odada kara kaplı bir defter bulur. Kendisini kötü hissettiği her an deftere yazmaya başlar. Tuhaf olan, karşılık alıyor olmasıdır. "Benim için küçük bir iyilik yapmaya ne dersin, Draco?" •Tom Mar...