Karanlık Lord'un muggle politikası, Draco'nun fenalaştığı gün, gelmesi gereken noktaya ulaşmıştı. İkinci aşamaya geçememişlerdi ama önemli değildi çünkü Draco Narcissa'dan kurtulduktan sonra ikisi birlikte kaldıkları yerden devam etmişlerdi. Büyücülerin boyunduruğu altına girmeyi kabul edenler güvenli bölgelere alınmış, dünyanın geri kalanından soyutlanmıştı. Kalanlar... Eh, onların çekecekleri kısa sürede son bulmayacaktı.
Depremler, yangınlar, yanardağ patlamaları, virüsler ve toplama kampları dünyayı aynı anda sarsmaya başlamıştı. Sırasız gelen toplu ölümlerle muggle nüfusu şimdiden yarıya inmişti.
Bir yandan da açığı kapatmak için Karanlık Lord'un emriyle cadılar ve büyücüler evlenmeye ve çocuk yapmaya teşvik edilmişti. Aynı yıl o kadar çok cadı hamile kalmıştı ki etrafta karnı burnunda bir cadı görmemek neredeyse imkansız hale gelmişti. Buna Hermione ve Pansy de dahildi. Hermione, uzun zamandır hoşlandığı, kendisi gibi muggle doğumlu bir Ölüm Yiyen olan Dean Thomas'la evlenmişti. Pansy ise... Durum biraz şaşırtıcıydı. Harry'le bir Polaris'in vaftiz ailesi olmaları anlaşılan onları kendi ailelerini kurmaya itmişti. Blaise Luna Lovegood'la, Theo Daphne Greengrass'la, Ron ise Padma Patil'le evlenmişti. Hepsi de aynı anda çocuk bekliyordu. Çocukların kofti çıkmaması için parmaklarını çaprazlamış durumdalardı.
Draco'nun kafası rahattı, o hamileliğini atlatalı çok olmuştu. Polaris artık büyümüştü, sorun çıkartacak yaşı geçmişti. Ayrıca tek hamilelikle iki çocuğa birden bakıyordu.
Kardeşi de neredeyse bir yaşını dolduracaktı. İkisi de oldukça iyi anlaşıyordu, Polaris Scorpius'u kardeşi olarak görüyordu. Ne kadar aslında amcası olsa da bunun farkında olacak kadar büyük değildi.
Polaris... Onu bazen korkutuyordu. Özellikle Karanlık Lord'un çocuğu, büyüdüğünde kendisini hortkuluk yapsın diye istediğini öğrendiğinden beri her davranışı gözüne batmaya başlamıştı. Zaten dolaylı yoldan bile olsa Narcissa'yı o öldürmüştü. Odaya girip kızının ufak hayvanlara işkence yaptığını her görüşünde Draco'nun gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oluyordu. Küçük, masum bebeğinin birine zarar verdiğini görmek istemiyordu. Onu ölümsüz yapmak için cinayet işlemek zorunda kalmasını istemiyordu. Ne var ki efendisinin isteği buydu, bu yüzden elinden bir şey gelmezdi. Zaten ne bekliyordu ki? Polaris Karanlık Lord'un varisiydi. Daha on altı yaşındayken babasını ve ailesini öldüren adamın kızıydı.
Şimdi ise Quidditch kupasını izlemek için büyük sahanın Bakanlık kabininde kucağında kızı, yanında Pansy ve Luna'yla oturuyordu. Harry Potter ne kadar Ölüm Yiyen olsa da, Draco'nun sağ kolu olsa da Quidditch sevdasından vazgeçmemişti. Karnı burnunda olan Pansy, kocasının küçük bir topu kovalamasını Draco'nun elini sıkı sıkı tutarak izliyordu. Yanında da Blaise'i izleyen Luna vardı. Karanlık Lord elbette ki bu saçma oyunu izlemeye gelmemişti. Draco'nun burda olmasının tek sebebi kızının bu sporla tanışmasını sağlamaktı. Genlerinde Quidditch sevdası yoktu ama yine de neyi seveceğini bilemezlerdi. Polaris'in, kendilerinin aksine, her şeyi deneyimlemesini istiyorlardı.
"Zabini sayı yapıyor ve İrlanda on puan kazanıyor!" Luna sakinlikle alkışlarken Pansy ayağa fırlayıp arkadaşına tezahürat yapmaya başlamıştı. Draco yalnızca gülmekle yetindi. Bulgaristan da sayı yapmaya çalışmış, Oliver Wood engeline takılmıştı.
"Sonuç sizce ne olacak, Lord Malfoy?" Draco, Büyü Bakanı olan kuzeninin sorusuna omuz silkerek cevap verdi. "Potter arayıcıyken Bulgarların biraz bile şansı yok. Elbette İrlanda kazanacak. Krum bile o kadar iyi değil." Regulus başıyla onayladı. "Çocuk gerçekten iyi. Sahiden de yüz yılın en iyi arayıcısı. Bir Gryffindor olduğu düşünülünce... Şaşırtıcı." Draco yarım ağız sırıttı. Yıllar önce mezun olmuş olsa bile bir Slytherin her zaman bir Slytherin'di. Bir Gryffindor'u aşağılama fırsatını kaçırmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Mine || Tomaco Fan Fiction
Fanfic[Tamamlandı] Draco Malfoy, kendisine miras kalan bir odada kara kaplı bir defter bulur. Kendisini kötü hissettiği her an deftere yazmaya başlar. Tuhaf olan, karşılık alıyor olmasıdır. "Benim için küçük bir iyilik yapmaya ne dersin, Draco?" •Tom Mar...