Draco, aynada kendisini son kez kontrol ettikten sonra aşık olduğu adama döndü. "Ordan bakıldığında çocuk doğurmuş gibi duruyor muyum, Lordum?"
Tom, başını kaldırıp gözlerini sarışının üzerinde gezdirdi. Siyah takım elbisesinin içine gömlek yerine siyah, boğazlı bir kazak giymiş olan çocuğa bakarken gülümsediğini bile fark edemedi. "Durmadığını biliyorsun. Daha sen dün doğmuş gibisin."
"Dün mü?" diye sordu Draco flörtöz bir tavırla. "Haklısınız, dün de oldukça yenileyiciydi." Tom, bir anda durgunlaşıp çocuğu elini uzatarak yanına çağırdı.
Draco endişeli bakışlarıyla efendisinin yanına vardığında Tom çocuğu ince boynundan kendisine çekip baş parmağıyla yanağını okşadı. "Herhangi birinin söylediği herhangi bir şey canını sıkarsa sakın zihnini benden gizleme, tamam mı? Sadece söyle, ben de o haddini bilmezi gebertiyim."
Draco, efendisinin endişesinin sebebini anlayarak gülümsedi. Yüzüne yaslı bileği hafifçe okşadı. "Endişelenmenize gerek yok. Hiçbiri beni üzecek kadar değerli değil."
"Pansy de mi değil?" diye sordu Tom kaşlarını havaya kaldırarak. "Ya Hermione? Blaise? Bir de Harry Potter var tabii..."
"Hortkuluğu sağ kolum yapmak sizin fikrinizdi, Karanlık Lordum." diye fısıldayıp şirince sırıttı. "Ben sizden böyle bir şey talep etmedim. Sizin emrinizle bana yakın durdu." Tom'un gözleri, Draco'nun eğlendiğini belli eden suratında birkaç saniye takılı kaldı.
"Onun sayesinde hayatta olduğunu düşünürsek, iyi yapmışım..." dedi kendisini gülümsemeye zorlayarak. Draco dudaklarına uzandığında eğilerek hemen karşılık verdi. Çok uzatmadan ayrılıp elini Draco'nun omuzuna koydu ve bir anda cisimlendi.
Draco, daha öpüşmenin etkisinden çıkamamışken bir oda dolusu Ölüm Yiyen'in arasına girince hafifçe boğazını temizledi. Kimseye bir şey belli etmemeye çalışarak efendisini takip etti ve tahtına oturdu.
"Oturabilirsiniz." Herkes emre uyarak oturduğunda Draco üzerinde gezinen birkaç meraklı bakış yakaladı ama bundan rahatsız olacağı yerde memnun oldu. Hamileliği yatakta geçtiği için bütün işlerle Lord tek başına ilgilenmişti. Ne var ki Polaris doğduktan sonra o da tamamen bırakmıştı. Bu uzun zaman sonra yapılan ilk Ölüm Yiyen toplantısıydı ve Draco'nun yıllardır ne olup bittiğiyle alakalı hiçbir fikri yoktu.
"Toplantıya başlamadan önce, kulaktan kulağa konuştuğunuzu bildiğim durumun aslını açıklamak istiyorum." dedi Karanlık Lord o meşhur ürkütücü derecede sakin sesiyle. "Draco'yla bir kızımız oldu. Slytherin ve Malfoy soyunu devam ettirecek bir cadı."
"Umarım sağlığınız, huzurunuz hiç bozulmaz Lordum. Tebrik ederim, Lord Malfoy." dedi Bay Nott başını öne eğerken. Birkaç kişi daha benzer şeyler söylerken Draco ağzını açıp tek kelime etmedi zira efendisi ordayken iyi dilekleri kabul etmek ona düşmezdi.
"Adını ne koydunuz, Lordum?" diye sordu Hermione merakla. Draco'nun hamileliğine tanıklık etmişti ama bebek doğduktan sonra ikisinden de tek haber alamamıştı.
Karanlık Lord göz ucuyla Draco'ya baktığında Draco hafifçe tebessüm ederek kıvırcık saçlı cadıya döndü. "Polaris. Polaris Malfoy."
Kızlarının ikinci ismini bilerek söylememişti çünkü odada Karanlık Lord'un kimliğini bilmeyenler vardı ve bu durumun böyle kalmasını istiyorlardı.
Andromeda, Sirius ve Regulus kısa bir bakışma paylaştı. Hemen ardından Draco'ya dönüp üçü bir ağızdan konuştu. "Black hanesine yakışır bir isim, teşekkür ederiz, Lord Malfoy." Draco, kısaca baş sallayarak teyzesinin ve kuzenlerinin teşekkürünü kabul etti. Bakışlarını konuyu dağıtmasını ister gibi efendisine çevirdi.
"Evet... Şimdi gelelim asıl konuya..." Draco, Karanlık Lord'un o da neler olduğunu öğrensin diye kısa bir özet geçeceğini biliyordu bu yüzden biraz heyecanlanmış biraz da gerilmişti. Tabii belli etmemişti.
"Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda olan, ya da olma ihtimali olan herkes öldürüldü."
Draco, duyduğu şeylerle gözlerinin sonuna kadar açılmasına engel olamadı. Aynı anda Harry'nin zihninden geçen düşünceyi okudu ve her şey anlam kazandı. Tabii kaybedecek bir şeyi olunca işini şansa bırakmadı...
"Birleşik Krallık içerisinde bize karşı ayaklanacak tek bir sihirli yaratık kalmadı. Vampirler, devler, deniz halkı, kurt adamlar ve hatta at adamlar bile bizim yanımızda. Diğer büyücü okullarına sızması için gönderdiğimiz ajanlar da görevlerini layığıyla yerine getirdiler. Bu yüzden, bugün, medeniyetten haberi olan her bir sihirli varlığın bizim yanımızda olduğunu söylemekten gurur duyuyorum. Benim yanımda olursanız neler olurmuş, hepiniz gördünüz mü?" Bütün masadan iltifat ve minnettarlık dolu cümleler yükselirken Draco istemsizce gülümsedi. Efendisi onca insanı, onu ve küçük bebeklerini korumak için öldürmüştü. Onlara bir şey olmasından korktuğu için. Onun için.
"Artık asıl amacımıza geçebiliriz..." Karanlık Lord ayağa kalktığı anda Draco hariç herkes başını eğdi. Draco adamın yürüyüşünü izledi.
"Büyük büyük dedem Salazar Slytherin'in, Hogwarts'a yalnızca büyücü ailelerden gelen cadı ve büyücüleri kabul etmek istemesinin bir sebebi vardı. O muggle pislikleri asırlar boyunca bizi, cadı ve büyücü kardeşlerimizi katlettiler. Kendi topluluklarından dışladılar. Kazıklara bağlayıp yaktılar. Kendilerini teknolojileriyle, silahlarıyla ve sayıca çoğunluklarıyla bizden üstün gördüler. Sizce bu doğru mu? O aptal, işe yaramaz mugglelar bizden üstün mü? Dünyayı onların yönetiyor olması adil mi?" Kızgınlıkla destekleyici cümleler kuran herkesin sesi birbirine karışırken Karanlık Lord tebessüm etti.
"Sizlere ve diğer binalardan gelen dostlarıma verdiğim gibi elbette onlara da bir seçim şansı sunacağım zira biz onlardan daha iyiyiz. Onlar gibi barbar değiliz."
Hermione'nin arkasına geçip küçük kızın kabarık saçlarını yavaşça okşadı. "Muggle doğumlu cadılar, büyücüler ailelerinin kaderi için sakın endişe duymasın. Herkese, bu dünya üzerinde nefes alan her bir canlıya bizim yönetimimiz altında yaşama şansı sunacağım. Eğer kabul ederlerse, bizim medeniyet seviyemize erişecekler. Bizim büyü gücümüzün olağanüstü kuvvetinden nasiplerini alacaklar. Ama eğer ki, bütün bunları gururlarına yediremezlerse, bizi ucube olarak görmeye devam ederlerse..." Bütün salona derin bir sessizlik hakim olurken Karanlık Lord'un elini sallamasıyla masanın üzerinde bir illüzyon belirdi. Kazıklara bağlanıp yakılan cadıların, kliselerde şeytan çıkarma ayininden sağ kurtulamayıp canlarını veren büyücülerin ve gümüş kazıklarla katledilen kurt adamların görüntüleri aniden değişti ve işler tersine döndü. Çığlık çığlığa bağıran mugglelar herkesin kanını dondurdu.
"Zulmü tersine döndüreceğiz. Bizim üstün ırk olduğumuzu kabul etmeyen herkes, bizim hükmümüze girmeyi kabul etmeyen herkes, zamanında yaşattıklarını yaşayacaklar."
Bütün masa heyecanla haykırarak kutlama yaparken Karanlık Lord, bakışlarını Draco'ya kitledi. Sarışın gencin kalbi ağzında atarken Tom tatmin olmuş gibi gülümsedi.
"Dünyayı artık biz yöneteceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Mine || Tomaco Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, kendisine miras kalan bir odada kara kaplı bir defter bulur. Kendisini kötü hissettiği her an deftere yazmaya başlar. Tuhaf olan, karşılık alıyor olmasıdır. "Benim için küçük bir iyilik yapmaya ne dersin, Draco?" •Tom Mar...