XIII

1.6K 157 50
                                    

"Draco?"

Pansy, seslenmesine rağmen hiçbir cevap alamayınca kapıyı hafifçe araladı. Draco bir hafta boyunca kayıptı. Döndüğündeyse hiçbir şey söylememiş, kendisini odasına kapatmıştı. Sadece dersler için dışarı çıkmış, yemeklere bile gelmemişti. O günden beri tek kelime konuşmamışlardı. Onun için endişeleniyordu. Bu yıl zaten kendisinde değil gibiydi ama hiç bu kadar kötü olmamıştı.

Oda karanlıktı, Pansy çocuğun silüetini zar zor seçti. Yatağın ucunda oturuyordu. Pansy yanına oturduğunda bile dönüp tek kelime etmemişti. "Draco, lütfen bir şey söyle."

Ne söyleyebilirim ki, diye düşündü Draco. Ne dese durum daha iyi bir hal alacaktı? Ne dese canı acımayacaktı? Ne dese Pansy ona yardım edebilecekti?

"Bütün gün karanlıkta oturuyorsun. Hiçbir şey yemiyorsun. Lütfen benimle ortak salona gel."

Sarışın olan ayağa kalkınca Pansy ne olduğunu anlayamadı. Draco çalışma masasına oturup küçük bir mum yaktı. Önüne bir kitap açıp onunla ilgilenmeye başladı.

"Yalnız kalmak istiyorsun, anlıyorum." Genç cadı yataktan kalkıp odadan çıkmadan önce sarışının saçlarına küçük bir öpücük kondurdu. "Senin için burda olduğumu bil yeter."

Pansy odadan çıktıktan sonra Draco bir dakika kadar öylece oturdu. Gözyaşlarını ondan başka kimse görsün istemiyordu.

O yüzden mumu da söndürdü.

Bir süre sonra ağlaması durur sanmıştı. O günden sonra kendisini toparlayabilir diye düşünmüştü. Çok yanılmıştı. Üstünden belki de haftalar geçmişti. Vücudundaki izler artık sızlamıyordu belki ama canı çok yanıyordu.

Bütün bunları hak edecek ne yapmıştı, bilmiyordu. Sadece aptal bir odaya girmiş, aptal bir yemin etmişti. Tom'la tanışmıştı, o günden bu yana başına gelen tek güzel şey buydu ama artık o da yoktu. Draco eskiden olduğundan daha da yalnızdı.

Ertesi gün Draco kahvaltı saatinden önce hazırlanıp odasından çıktı. Etrafta fazla öğrenci yoktu. Bu yüzden saklanmasına da gerek yoktu. Doğrudan Gryffindor kulesine tırmandı ve duvarın arkasına geçti. Eskiden Ginny'i beklediği için burda durması göze batmazdı ama o işini şansa bırakmak istemiyordu.

Okul bu yıl erken kapanacaktı. Sırlar odasının gizemi hala çözülmüş değildi, taşlaştırılan öğrenciler eski hallerine döndürülmüş olsalar da başka öğrenciler taşlaştırılmaya devam ediyordu.

Ve Draco'nun eve dönmeden önce halletmesi gereken bir mesele vardı.

Beklediği kişi tablonun arkasından çıkınca Draco öne doğru uzanıp sihirli kelimeleri fısıldayarak ileri doğru üfledi. Yolladığı hava, dikkatini çekmeye çalıştığı kişinin kulağına ulaşmış olacak ki onu görmek için etrafına bakındı. Gri gözleri yakaladığında yanındakilere bir şeyler söyleyip onun olduğu tarafa yürümeye başladı. Draco da arkasını dönüp koridora saptı.

"Ben de senden haber bekliyordum." dedi Harry çocuğun karşısına dikilince. Sarışının bir derdinin olduğunu anlamak için Hermione olmaya gerek yoktu.

"Yapmanı istediğim bir şey var." diye fısıldadı. Haftalardır tek kelime etmiyordu, sesini normal tonda kullanmaya cesaret edememişti.

"Tabii, sadece söyle."

"Beni kızlar yatakhanesine sokman lazım. Ginny'de bana ait olan bir şey var. Yarım saat yeterli olur." Harry sorgulamadan başıyla onayladı. "Akşam yemeğinde benim kalkmamı bekle ve takip et. Başka bir şey?"

All Mine || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin