'Beni senden almadılar, Draco.' diye yazdı Tom. 'Ben seni terk ettim. Kalsaydım vücudun iflas edecekti. Eğer deftere ulaşmanı isteseydim sana gelirdim.' Draco daha okuduklarının şokunu atlatamazken tekrar yazdı. 'Bir hafta boyunca ortadan kayboldun, neredeydin?'
Bana ne yaptıklarını bilmiyor, diye düşündü Draco. Bu daha da kötü hissetmesine sebep olmuştu. Yaşadıklarını anlatmaya mecali yoktu. O acıdan bayılana kadar onu kızgın demirlerle yaktıklarını söyleyemezdi.
'Cevap ver, Draco.'
'Hastanedeydim.' diye karaladı hızla.
'Kalbim durduğu için, hastane kanadında yeterli ekipman yoktu. Tedavi oldum.'
"Hayır!" diye bağırdı Draco yatağından sıçrayarak kalkarken. "Yalan söylemek istemedim! Bilmiyordum!"
Draco, Hogwarts'ta değil de Riddle Malikanesi'nde olduğunu fark ettiğinde rahatladı. Nefes nefeseydi, kabus görmüştü. Tabii gerçekten yaşanmış bir şeye kabus denilebilirse. Yine de, beyninde büyük bir boşluk olduğunu hissediyordu. Ne olmuştu?
Karanlık Lord'a yalan söyledim.
Neler olduğunu algılamaya çalışırken ağrıyan başını ovuşturdu. Malfoy Malikanesi'nde olduğunu hatırlıyordu. Lucius sinirlerini bozmuştu. Tadsız geçmişinin aklına gelmesinin sebebi buydu. Öte yandan, eski odasında uyuduğuna da emindi. Öyleyse buraya nasıl gelmişti?
Karanlık Lord'un kendisini buraya getirdiği fikri yanaklarına ateş basmasına sebep olurken elini deli gibi göğüsüne çarpan kalbinin üstüne götürdü. Buna utanmaya fırsat bulamadan tekrar gerçekler tepesine çöktü. Ya uykumda bununla ilgili bir şey söylediysem?
Kendi kendine düşünmekle bir yere varamayacağını fark ederek dikkatlice yataktan kalktı. Kıyafetlerini de alıp banyoya girdi. Hazırlandıktan sonra merdivenlerden aşağı indi. Ne var ki, Karanlık Lord yoktu.
İçine çöken sıkıntıyla derin bir nefes aldı. Mutfağa gidip bir şeyler atıştırması gerekiyordu ama biraz bile iştahı yoktu. Lordu dönmeden de iştahının geri gelebileceğini hiç sanmıyordu. Bu yüzden eski bir Kara Büyü kitabını eline alıp okumaya başladı. Bazı büyüleri denemek istiyordu ama evin içindeki herhangi bir eşyaya zarar vermeyi de göze alamıyordu.
Saatler su gibi akıp giderken Draco içindeki sıkıntıya karşı koyamayarak inledi. Elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra ayağa kalktı. Bir şeylerle ilgilenmesi, bir şeyler yapması gerekiyordu. Yoksa aklını kaybedecekti. Lordunun ona bir görev vermesine her şeyden çok ihtiyacı vardı. Aslına bakılırsa, efendisinin yalnızca huzurunda bulunsa bile ona yeterdi.
Kazağının kolunu sıyırıp parmaklarını tenini süsleyen Karanlık İşaret'te gezdirdi. İçi anında huzurla karışık bir titremeyle kaplandı. Ne yaptığının farkına bile varamadan kolunu kaldırdı ve dudaklarını kafatasıyla yılanın birleştiği yere bastırdı.
Malikanenin kapısı açılınca korkuyla dudaklarını kolundan çekti. Karanlık Lord siyah takım elbisesinin içinde her zamanki gibi göz alıcı görünüyordu. Ne var ki, gözlerini Draco'ya değdirmiyordu.
Sarışın olan hemen ayağa kalktı. Ağzını açıp tek kelime de olsa bir şey söylemek istedi ama aldığı tavırdan dolayı onu bile yapamadı. Genç adam birinci kattaki çalışma odasına girdi ama arkasından kapıyı kapatmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
All Mine || Tomaco Fan Fiction
Fanfiction[Tamamlandı] Draco Malfoy, kendisine miras kalan bir odada kara kaplı bir defter bulur. Kendisini kötü hissettiği her an deftere yazmaya başlar. Tuhaf olan, karşılık alıyor olmasıdır. "Benim için küçük bir iyilik yapmaya ne dersin, Draco?" •Tom Mar...