LXXVII

465 64 23
                                    

Draco için hayat, çocukları gittiğinden beri sıradanlaşmıştı. Dedesinin kendisine bıraktığı kütüphanede Marvolo'nun günlüğünü bulduğundan beri sürekli bir koşuşturma, bir kargaşa içerisindeydi. Dünyanın kontrolünü eline aldıktan ve Marvolo'yla evlendikten sonra bu koşuşturma bitmişti. Sadece çocuklarıyla ilgileniyordu. Onlar da gidince tamamen boşluğa düştüğünü hissediyordu.

Tabii ki aşık olduğu adamla geçirdiği zamanların huzuru başkaydı ama huzur onun alışık olduğu bir şey değildi. Bilmiyordu, belki de orta yaş krizine girmişti. Sıradan bir insanın hayatı onun çoktan elde ettiği şeyleri kovalamakla geçerken Draco kendisini tükenmiş hissetmekten alıkoyamıyordu.

Kendisini geliştirmeye devam etmek istiyordu ama bunu nasıl yapacağını bilemiyordu. Bir yandan da içinde bir huzursuzluk vardı. Bu hissettiklerinin sebebi rahat batması mıydı yoksa yakın zamanda huzurunun bozulacak olduğu paranoyası mı?

"Yine dalıp gitmişsin." Başını kaldırıp grilerini yeşillerle birleştirdi. Marvolo göz ucuyla sarışına uğraştığı kağıdı gösterdiğinde Draco bakışlarını tekrar yazmaya çalıştığı mektuba çevirdi. Tüy kalemi aynı noktada tutmaktan parşömenin üstüne devasa bir mürekkep lekesi bıraktığını fark edince kendi aptallığına gülerek kalemi şişenin içine bıraktı. "Sanırım yaşlanıyorum."

"Saçmalama..." dedi Marvolo sırıtarak Draco'nun oturduğu koltuğun arkasına geçerken. Ellerini sarışının omuzlarına atıp ağır ağır masaj yapmaya başladı. Draco bir an için ruhunun bedeninden ayrılıp geri geldiğine yemin edebilirdi.

"Yeni nesili gerçekten anlamıyorum..." dedi Marvolo genç adamın üstündeki etkisinin farkındalığıyla. "Otuz yaşında yaşlandıklarını iddia edebiliyorlar." Draco hafifçe güldü. "Yeni nesil ben mi oluyorum yani?" Kumral saçlı adam omuz silkmekle yetindi. Draco bu hareketi görmemesine rağmen çok kolay hissedebilmişti. Ayrıca, birlikte geçirdikleri o kadar zamandan sonra büyücünün neye nasıl tepki vereceğini tahmin edebiliyordu.

"Sana yaşlanmadığını kanıtlayabilirim." dedi Marvolo sinsi bir gülümsemeyle. Draco adamın tonlamasıyla dudaklarını dişledi. "Nasıl olacakmış o?" Marvolo bu soruyu bekliyordu. Ani bir hareketle Draco'yu koltuktan kaldırıp omuzuna attı. Sarışının kahkahası adamın gülümsemesini genişletmekten başka bir işe yaramamıştı.

"Bu benim değil senin yaşlanmadığının kanıtı olmasın?" diye sordu kıkırtılarının arasından.

Baş aşağı durduğu için solgun yüzü kızarmıştı, bunun oldukça farkındaydı. Açık sarı saçları ise omuzunda sallandığı adamın her adımıyla ayrı bir yöne savruluyordu. Marvolo sonunda odalarına gelip omuzundaki adamı yatağa attığında Draco derin bir nefes aldı. Ateşini alması için soğuk ellerinin tersini yanaklarına yasladı. O sırada üzerine çıkan kocası ise ellerini ayırıp bedeninin iki yanında sabitlemişti. "Ne o? Beni cezalandıracak mısınız Lordum?"

Marvolo'nun gözleri koyulaştı ve ağzından boğuk bir mırıltı döküldü. "Bunu duymayalı uzun zaman olmuştu. Bana bu şekilde hitap etmeni özleyeceğimi kim tahmin edebilirdi?"

"Ben..." dedi Draco gülümseyerek. Başını kaldırıp adamın kulağına doğru uzandı. "Efendim olduğunu bilmenin sana zevk verdiğini biliyordum... En azından yatakta." Sarışının fısıltısı Marvolo'nun baştan aşağı titremesine yol açtı.

"Öyle bir şey... yok." dedi Marvolo bakışlarını sarışının yüzünde dolaştırırken. Draco'nun dudağının tek tarafı gülümsemesiyle kıvrıldı. "Öyle mi? Özür dilerim, Lordu..." Draco'nun dudaklarına çarpan dudaklar lafını ağzına geri tıkarken Marvolo'nun boğazından dökülen boğuk inleme ses tellerini titretti. Kendisini açlıkla öne doğru iterken genç adamın bileklerindeki elleri onu yatağa daha sert bastırdı. Boğazına kadar itilen dili yavaş yavaş emerken gözleri yuvalarında döndü.

Marvolo'nun vücudu, yaş aldıkça daha da kalıplaşmıştı. Draco da elbette çocukluğunda olduğu gibi sıska değildi ama Marvolo her zaman olduğundan daha da göz alıcıydı. Geniş omuzları, şişkin kolları... Ne kadar düzenli tıraş olsa da Draco, adamın yanaklarındaki kendi yanaklarını kaşındıran kirli sakalı seviyordu. Adamın her şeyini seviyordu ama aralarındaki cinsel çekim her zaman ön planda olmuştu. Bunun değişmesini de istemiyordu.

Kumral saçlı adam, sarışının kıyafetlerini parçalarcasına çıkarttı. Draco da ustalıkla sevgilisinin kıyafetlerini çıkartıp atarken birbirine çarpan çıplak tenleri aynı anda inlemelerine yol açtı. Marvolo vakit kaybetmeden sarışının bacaklarını, dizleri başının yanına değecek kadar kaldırdı. Ellerinin arasındaki beli nazikçe okşarken yeşilleri bir anlığına grilerle kesişti ve hangi pozisyonda olduklarını, ne yaptıklarını bile unuttu. Dudakları aralanırken Draco zaten nefes nefeseydi. Aşık olduğu adamın ne yapmaya çalıştığını anlayamıyordu.

"Seni çok seviyorum... Biliyor musun?" Draco şaşırsa da başıyla onayladı. "Biliyorum hayatım, ben de seni çok seviyorum."

"İnanamıyorum..." dedi Marvolo boşlukta süzülürcesine. "Bunca yıl geçti ve ben hala talihime şaşırıyorum. Sana sahip olduğuma inanamıyorum. Tamamen bana ait olduğuna inanamıyorum..."

Draco pozisyonun rahatsızlığıyla hafifçe kıpırdandı. "Bunu seviştikten sonra konuşsak olmaz mı? Sana yaşlandığımı söylemiştim. Daha fazla böyle kalamam." Marvolo'nun dudaklarından kesik bir nefes fırladı. Başını iki yana sallayarak hafifçe silkelendi. "Haklısın, özür dilerim. Sanırım asıl yaşlanan benim. Duygusallaşmak istememiştim."

"Hayır..." dedi Draco gülümseyerek. Adamın çenesini şefkatle okşadı. "Özür dileme, çok güzelsin. Duygusal olduğun zaman seni daha bile çok seviyorum." Derin bir nefes alıp devam etti. "Ama şimdi..." Marvolo çarpık bir gülümsemeyle Draco'nun sözünü kesti. "Açıklamaya gerek yok. İsteğiniz benim için emirdir, Lordum." dedi ve kendisini aniden sarışının içine itti. Draco çığlık attı.

Ev cinleri, efendilerinin çığlığını duydukları anda bıkkınlıkla malikaneyi terk ettiler. Artık geceleri bu sesleri dinlemeye tahammül edemiyorlardı.

Bir tek Dobby, efendisini yalnız bırakmak istemediği için kalmıştı. Derin bir iç çekerek mecburen kulak tıkaçlarını taktı ve temizliğe kaldığı yerden devam etti.

•••

Bu olayı böyle bağlayacağımı hiç tahmin etmezdim akdhskshs Dobby be...

Aşk adamlarımı yazmayı gerçekten çok özlemişim. Siz de özlemişsinizdir ama son birkaç bölümdür Polaris'e ağırlık vermemin bir nedeni var. Bildiğiniz üzere kitabımız bitmek üzere ve hikaye akışıyla birlikte işlemem gereken olaylar var. Yine de küçük bir smut başlangıcıyla Draco ve Marvolo'ya olan özlemimizi giderelim istedim. Birkaç bölüm sonra tekrar Marvolo ve Draco ağırlıklı döneceğiz. Hepinize iyi günler dilerim. Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

Sevgiler<3

All Mine || Tomaco Fan FictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin