***Seni bacakları arasında sıkıştıran Mikey'e biraz daha yaklaşmak zorunda kaldın. O masada oturuyor, sende onun önünde duruyordun. Kolları omzunun üstüne yaslı, sana sarılıyordu. Başı ise omzun ve kolu arasındaki bir boşluğa dayalı Draken'e bakıyordu boş bakışlarla.
Bu sabah senin kimi daha çok sevdiğin hakkında kavga etmişleri ve şimdi ise ikisi de sana yapışmışlardı. "M-mikey-kun, ders çalışmam lazım. Lütfen bırakır mısın?" Biraz sonra öğretmen gelecekti ve seni Mikey ile bu pozisyonda görecek olursa iş ailene kadar giderdi kesin.
Mikey bırakmaktansa iyice çekti seni. "Beni daha çok seviyorsun değil mi aşkım~" flörtöz sesi seni köşeye sıkıştırıyordu. Kanmaman lazımdı evet fakat yapamıyordun. Lanet olsun ki aşırı sevimliydi.
"Imm! Draken-kun? Yardım edebilir misin?" Panikle Draken'e döndüğünde tehlikeyle parlayan gözlerine baktın. Bunu bekliyormuş gibi öne atılıp kolundan tuttu. Seni kendine çekerek Mikey'den kurtardı.
Evet kurtuldun fakat Draken arkasındaki sıraya yaslanıp senin kalçalarını kendine bastırdığında yine hapsolduğunu fark ettin. Bir eli bileğinden eline doğru uzanarak kavramış, diğer eli bacaklarından kendine bastırıyordu. Lanet olsun ki bu kadar yakınlıktan burnun kanayacaktı!
Kulağının biraz altında hissettiğin ıslaklıkla dilini sürttüğünü hissettin. Titrediğin sırada Draken bayık gözleri, zafer sırıtışıyla Mikey'e bakıyordu.
Mikey yanaklarını şişirip kollarını göğsünde doladığında etrafa baktın. Sınıf arkadaşların çaktırmadan da olsa sana bakıyordu. Onlarda şaşkındı tabiki. Bir anda şiddetli bir kavgayla sınıfa girmişler ve seni adeta rehin almışlardı. (Beni de alabilirsiniz. Gıkımı çıkarırsam sikin beni.)
"Aşkım o şerefsizden uzak dur! Seni benden almaya çalışıyor!" Mikey'nin sinirli sesi ve Draken'e düşman gibi bakmasıyla hiçbir şey anlamadığını itiraf etmek gerekiyor.