***Şu an kafayı yemek üzeresin. Ağlamamak için kendini zor tuttuğun bir an. Sınavların öyle ağırdı ki önünde sınav kağıdı olmasına rağmen çalışamıyordun.
Az önce ailenle ilk sınavların kötü olduğu için kavga etmiştin ve yine kötü olmasından deli gibi korkuyordun. Bu da seni strese sokuyordu. Yarın ki matematik sınavına çalışıyordun. Ya da çalışmaya çalışıyordun.
Uzanıp titreyen elinle masandaki suyu aldın. Günlerdir bu sınav için çalışıyordun fakat hiçbir şey yapamıyordun. Suyu içerken gözün hala kağıttaydı.
Boş bardağı masaya bırakıp titreyen elinle kalemini geri aldın. Ailen sürekli baskı uyguluyordu ve sen artık psikolojik olarak iyi değildin.
Odanın kapısının açılmasıyla irkildin. Annenin yine seni azarlamaya geldiğini sanarak hızlıca anlamadığın soruyu çözmeye çalıştın. Bunu yaparken bedenin oldukça titriyordu.
"Hey prenses! Biraz kafanı dersten kaldırmaya ne dersin?" Ran'ın sesiyle rahatladın. Arkanı dönüp Haitani kardeşlere baktın.
Rindou kaşlarını çatarak yanına geldi. İşaret parmağının tersiyle göz altlarını sildi. "Hey, gözlerin şişmiş. Ne kadardır çalışıyorsun sen?"
Başını çevirip dışarı baktın. İki gündür uyumadan belki? "Bilmiyorum. Hatırlamıyorum."
Kendi kendine mırıldanmıştın fakat bir eliyle sandalyenin başını tutan Ran sana eğildi. "Ha? Uyuman lazım prenses. Bu sağlıklı değil. Dersleri siktir et." (Böyle bir motivasyona ihtiyacım var.)
Başını iki yana sallayıp kafanı eğdin. "Yapamam. Yarın sınavım var." Üzgünce mırıldandın. Bir haftadır Haitani kardeşlerle konuşamıyordun bile.
Rindou'nun çeneni tutan eliyle gözlerini çevirdin. "Titriyorsun. Uyuman lazım yoksa bir yerde bayılacaksın."
Gözlerin doldu. Bir anda kendini hıçkırarak ağlarken buldun. Ailen bile bu kadar seni düşünmemişti. "Hey! Hey! Prenses ne oldu?" Ran'ın endişeli sesiyle bir kez daha hıçkırdın.
"Yapamıyorum. Çok çalışıyorum ama anlamıyorum. Beceriksizin tekiyim ben." Ağlarken nefes nefese konuştuğunda Haitani kardeşler daha çok endişelendi.
Rindou arkasında yatağına oturup seni kucağına çekti. Kolları arasında ağlarken Ran'ın elleri saçlarını okşadı. "Beceriksiz değilsin sen prenses. Sadece siktiğimin dersleri anlaşılmaz."
Rindou abisine ölümcül bakışlar atıp daha çok sardı seni. "Hey bak bana." Geri çekilip çeneni tuttu. Başını kendine çevirip yanağındaki yaşları sildi. "Sana yardım edeceğiz tamam mı? Üzülme daha fazla."
Gözlerini silip başını salladın. Haitani kardeşleri seviyordun. Kollarını Rindou'nun boynuna dolağında arkadan kıkırdama sesi geldi. "Hadi ama prenses sevgilin sadece Rindou değil."
Başını çevirip Ran'a gülümsedin. Senin dudaklarından bir öpücük aldı Ran. Keyifle sırıtarak geri çekildi. "İşte bu harika."
***
Yaklaşık üç saatlik çalışma sonrasında uyuyordun. Ran ve Rindou sana ders anlatmıştı. İki gündür anlamadığın dersleri şimdi anlamıştın.
Şimdi ise masada uyuya kalmıştın. Rindou saçlarını okşarken Ran seni izliyordu. Hayatlarındaki en değerli şey sendin. Şimdi sen uyurken gidip seni sınavıyla ağlatan o öğretmeni döveceklerdi... (Allah'ım Haitani kardeşleri nasip et herkese.)
***