¡𝙼𝚊𝚗𝚓𝚒𝚛𝚘 𝚂𝚊𝚗𝚘/𝙰𝚗ı𝚕𝚊𝚛(16)!

3.2K 121 72
                                    


***

Elindeki gitarı nazikçe ayarlıyorsun. Gitarda gezinen ellerin okyanusta ki balıklar kadar özgür hissettiriyor. Gözlerin hafifçe aralık. Soğuğun kokusu burnunu yakarken derince nefes alıyorsun.

Ateşle dans ediyorsun dostum. Manjiro Sano'nun yaslandığın ağacın arkasından seni dinlediğini bilmeden melek olduğunu belli ediyorsun.(Kesinlikle size yavşamıyorum. Ne alakası var?)

Uzun saçların dans eder gibi uçuşuyor. Yeni nemlendirici sürdüğünü dudaklarını aralıyorsun. Rastgele bir şarkı çalıyorsun. 'Coffee Breath'

Bu soft şarkı kalbini -dinlediğin her an- mest etmeye yetiyor. Ruhunun bedenini terk ettiğini görüyorsun. Bembeyaz ışık seni terk edip önündeki siyah ruhla dans etmeye başlıyor.

Siyah ruhla yakınlarda birisinin olduğunu anlıyorsun. Tepki vermiyorsun. Eğer ki tepki verirsen onu kaçıracağından korkuyorsun.

Öyle uyumlu dans ediyorlar ki daha o kişiyi görmeden aşık oluyorsun. Çalma devam ettikçe ruhun onun ruhuna çekiliyor. Parmaklarında onları takip eder gibi çalmaya devam ediyor.

Durmak istiyorsun fakat duramıyorsun çünkü ruhun çoktan kapıldı. Gözlerini kapatıp şarkının sonunda mecburen duruyorsun.

Siyah ruhun şarkı bitince senin ruhunun anlına ufak bir öpücük kon durduğunu görüyorsun. Ardından siyah ruh yanından geçerken senin bedeninle göz göze geliyor. Hemen arkandaki ağacın arkasına geçiyor.

Merak ediyorsun deli gibi. Bir ses duyuyorsun. Gördüğün ruha çok uyumlu bir ses. En güzel melodileri bile geride bırakacak bir ses.

"Çok güzel çalıyorsun. Ben Mikey." Duyduğun sesle başını çeviriyorsun. Siyah ruhun sahibi tam karşında. Güzel gülümsemesiyle ruhuna aşık olduğun gibi bakışlarına da aşık oluyorsun.

Ayağa kalkıp elini uzatıyorsun. Aynı şekilde gülümseyerek ismi söylüyorsun. Rüzgar vurduğunda uçuşan saçlarınla sesine aşık olduğu gibi sana aşık oluyor.

Aşk hikayeniz böyle başlıyor...

***

Yıllar sonra, yani şimdi.

Yaşlısın. Her yerin kırışmış, çoktan yataklara düşmüşsün. Hastane yatağında gözlerin kısıkça gülümsüyorsun. Manjiro Sano...

Doktorların odasından çıkmasına izin vermediği yaşlı kaçak. Sırf sen seviyorsun diye her sabah sen uyanmadan gelip komidinin üstüne bir bardak sıcak kahve bırakıyor.

Tıpkı her sınıfta uyandığında gördüğün kahveler gibi. Senin çok çalıştığın için her seferinde uyuya kaldığını biliyor o. En azından senin için bir şeyler yapmak istiyor.

"Manjiro..." Yılların yorgunluğu üstündeyken gülüyorsun. Kalbin çok ağrımaya başlıyor. Öksürüklerin boğazında kalırken acı seslerini duyan doktorlar koşuyor odaya.

Kalbim hızlanıyor. Doktorlar bile bir şey yapamıyor. Ne bedenin yapacakları müdahaleyi kaldırır, ne de sen dayanabilirsin.

Manjiro'nun kapıdaki bağırışını duyduğun sesiyle rahatlıyorsun. Müdahaleye gerek kalmıyor. Manjiro kapıda senin ismini bağırırken ruhunun onun siyah ruhuna koştuğunu görüyorsun.

İkisi bir araya gelince durmuştu acın. Kapı açılıyor ve doktorlar çıkıyor. Yerlerini endişeli Manjiro alıyor. Elini sıkıca tutuyor.

Onun da üstünde yorgunluk var. Hafifçe gülüyorsun. Onu bırakmandan korktuğunu anlıyorsun. "Seni bırakmaya niyetim yok aşkım. Gidersem seni de götürürüm."

Sana gülüyor. Yaşlı gözleri bunun olmayacağına inansa da sen sözünü tutarsın. Yaptın da.

O gece saat 02.31'de aynı anda kalp krizi geçirdiniz. Birlikte yeniden başka bir hayatta buluşmak için sizi çeken beyaz ışığa ilerlediniz.

Tanrı izin vermemişti. İkinizi birbirinizden ayırmak bir vahşet olurdu...

***

agliomtsk.

𝗧𝗼𝗸𝘆𝗼 𝗥𝗲𝘃𝗲𝗻𝗴𝗲𝗿𝘀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin