***
Hiddet'in elini sıkıca tutuyorsun. Küçük tsunderen seninle okula yürüyordu. Umursamaz gibi görünsede elini tamamen kavramıştı. Bir gözü sen fark etmesen de senin üstündeydi. Pocky yiyen mutlu suratını izliyordu.
Başını çevirip ona çilekli pockyinden uzattın. Başını diğer tarafa çevirip sinirli soluk verdiğinde aslında utanmıştı. Sadece sana belli etmek istememişti.
İç çekip pockylerini kutuya koyarak çantana attın. İştahın kaçmıştı. Başını eğip yeri izleyerek ilerliyordun. Aniden omzunda yanma hissettiğinde geriye savrulup düştün.
Acıyla inlediğinde Hiddet'in sinirli suratı sana döndü. Hızlıca yanına eğilip saçlarını düzeltti. "Oi! Özür dilesenize!"
Bağıran sesi sana çarpanlara ulaştığında umursamadılar. Hiddet'in elini tutup endişeyle baktın. "Sorun yok. Boşver, bırak gitsinler."
Gözleri sana kaydığında kaşlaru daha da çatıldı. "Sana çarptılar! Özür de dilemediler." Öfkeli sesini duyduğunda kalktın.
Üstünü çırpıp yerden kalkan Hiddet'in ellerini tuttun. "Ben iyiyim. Sadece okula gidelim." Çekingence konuştuğunda Hiddet'in gözleri onun elini tutan ellerindeydi.
Yanakları kızarırken başını çevirip kaşlarını çattı. "Neyse! Gidelim."
Tekrar yola koyulduğunuzda Hiddet seni bu sefer yakınında tutuyordu. Belini tutuyor ve göğsüne yaslıyordu.
Yutkunup çenesini omzuna koydu. "Pocky teklifin hala geçerli mi?" Yanakları kızarırken arkanda olmasından fırsat biliyordu.
Gülümseyip çantandan çıkardın. Hiddet'e uzatıp gözlerini kapattın. "Tabiki!"
İkinizde karanlık havada okula doğru pocky yiyerek ilerlediniz...
***
