***Kamerayla bir şeyleri kayıt almaya bayılıyorsun. Özellikle gününü çekmeye. Bazen Mikey ile bazen kızlar ile. Bugün tomaın kavgasına kameranı getirmiştin. Mikey'nin havalı hareketlerini kayıt altına alıp gelecekte çocuklarınıza gösterecektin. Buna bayılıyordun.
O gün kavga çok şiddetliydi ve sen kamerayı bir anlığına Mikey'den çekip kendine çevirdin. Tam o sırada bir silah sesi duyuldu.
Kamerada arkanda gözüken karartı kaybolduğunda gözlerin kayarken yere düştün.
Mikey panikle arkasını döndüğünde gözleri önce kameranı buldu. Sana bakmak istemedi. O kadar korkuyordu ki bakamadı bile. Draken'in bağırışıyla baktı.
Yerde kanlar içerisindeki sana kayan gözleriyle nefesi kesildi. Koşarak yanına geldi.
Soğumak üzere olan yüzünü kucağına alıp okşadı. "Aşkım? Beni bırakmayacaksın değil mi? Oi! Uyansana!" Göz yaşları dökülürken ağlamaya devam ediyordu.
"Lütfen..."
Başını boynuna koyup bedenini kucakladı. "Uyan aptal. Daha kameraya çekeceğimiz çok anımız vardı. Bak kameranın camı kırılmış. Yemin ederim ben kırmadım." Senim saçlarına öpücük kondurup devam etti. "Hadi kalk gidelim yeni bir kamera alalım. Sen kamerasız duramazsın."
Draken Mikey'nin omuzlarından tutup çekmeye çalıştığında bırakmadı seni. "Özür dilerim aşkım. Seni getirmemeliydim."
Soğuk anlına bir öpücük kondurduğunda polis sirenleri duyulmaya başladı. Toman'dakiler Mikey'i seni bırakmaya ikna etmeye çalışsa da olmadı.
Mikey herkesi gönderip senin soğuk bedenine sarılı durdu. Polisler bile onu senden ayıramadı...
***
Angst hadi ağlayın.