Final haftası geride kaldı derken okulun bitmesine de bir hafta kalması, derslerden yeni kaldırabildiğim yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Annemle oturup yaz planlarımızı yapmamıştık önceki 3 lise yılında olduğu gibi ve biraz da dershane baskıları çökmeye başladığından bu seneyi mümkün olduğunca kısa tutacağımıza emindim. Bodrum'da iki ay kadar süren ufak bir tatil..
Cuma okul çıkışı birkaç arkadaşla laf edip okuldan ayrıldım. Okul otobüsü yerine yürümeyi tercih ettim ve çantamı tek omzumda taşıyarak çıkış kapılarından geçtim.
Kampüsün lojmanlarına giriş yapınca sık ağaçların olduğu yolda yürümek bir nebze de olsa tepeden gelen kavurucu güneşe karşı bir kalkan olmuştu. Rüzgar, giydiğim kolsuz penyeden geçip içime bir ferahlık getirmişti.
Eve geldim.
Salondaki koltuğunda oturup sigarasını içen anneme selam verdim ve odama geçtim. Final haftamın bittiğini bildiğinden emin değildim, son zamanlarda onu ciddi konularda yoğunlaşırken görmüyordum. Daha çok, salmış gibiydi. Başınabuyruk tavırları yerini hayata boş gözlerle bakan, umutsuz bir kadına bırakmıştı. O capcanlı ölü deniz mavisi gözler, gerçekten de ölü gibiydiler.
Annemin bu hallerini benim anlayabileceğimi sanmasam da en azından bu konuyu babamdan daha çok önemsediğimi biliyordum. Kendini adadığı iş yeri onun yeni evi olduğundan, ikinci bir eve uğramaya zamet etmiyordu. Annemin materyalizm ile olan bağlılığı babamın bu durumlarından sonra zedelenmişti.
Çünkü ne kadar maddi durumumuz ortalamanın üzerinde olan bir aile olsak da, her şeyin parayla satın alınamadığını anlayabildiğimiz zamanlar da olmuyor değildi. En son akşam yemeğini birlikte ne zaman yedik hatırlayamıyordum.
Benim aşk hayatımsa her gittiğim klüpte değişiyordu, bunu iyiye yoruyordum çünkü tanıdığım her erkekle insanları daha iyi anlamaya başlıyordum. İlk görüşte aşka olan inancımı yitirsem de gençliğimi yaşamayı sürdürüyordum. Şu ana kadar birkaç aydan uzun süren bir ilişki yaşamamıştım ama büyük pişmanlıklarım da olmamıştı.
Benim için okul ve kariyerin yeri sarsılamaz bir şekilde ön plandaydı ve lisede bu yönüme uygun özellikte bir ortam vardı.
Yakın arkadaşım neredeyse hiç yoktu ama kimseyle aram kötü değildi. Başarılı olduğum söylenebilirdi çünkü genelde sınav dönemleri sınav dışında odaklanacağım pek bir şeyim olmuyordu.
Çantamı hızlıca döküp kitapları rafa koyduktan sonra soyunup duşa girdim. Kendime vakit ayırmaya bayılıyordum ve sıcak bir küvette sabaha kadar uyuyabilirdim.
Ama aniden, bedenimi köpüklerden duruladığım sırada, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde içimden bir parçamın ayrıldığını hissettim. Fiziksel olmayan, daha çok ruhsal bir boşluğa düşmüştüm. Banyo keyfimi yarıda kesip bornozuma sarıldıktan sonra moralsizce duştan çıktım. Yatağıma gömülerek başka hiçbir şey yapmadan geceyi geçirdim. Ne telefona, ne maile, ne cevaplanmamış mesajlarıma baktım...öylece sızıp kaldım.