Birkaç oyun daha oynayacaktık ama Emir kalkacağını söyledi.
Emir: Ben biraz uzanacağım, siz devam edin.
Bu sırada Arınç tekrar salona girmişti. Dengesiz bir hali vardı son günlerde. Televizyonun önğndeki koltuğa geçip her zamanki diziyi açtı.
Tolga: Nereye devam edelim? Dördüncümüz gidiyor!
Emir: Eco girsin. Ecrin gelmek ister misin kuzen?
Ezgi: Masaya elektronik alet getirmek tehlikeli ve yasaktır.
Ecrin gerçekten telefonunu elinden düşürmüyor, sürekli mesajlaşıyor ya da farklı şeyler yapıyordu. Buradaki ortam onu pek almaya musait olmadığından dışlanmış hissettiğini düşünüyordum. Belki de kendi isteğiyle bunu seçiyordu.
Emir salondan çıktı ve yerine Ecrin geçti. Biz sohbet ederken gözüm ona da kayıyordu, kuzeniyle aralarında epey farklılıklar söz konusuydu. O Emir kadar konuşkan ya da eğlenceli bir tip değildi. Daha içine kapanık ve biraz da somurtkan bir kızdı.
Ayrıca oyunun başından beri gözlerini koltukta oturan Arınç'tan ayırmıyordu. Belki de kendini ona karşı yakın hissediyordu. Normal karşılanabilecek bir şeydi bana göre.
Arınç'ın izlediği diziye gittikçe daha çok merak duyuyordum, heyecan gittikçe artıyordu, bölümleri kaçırmamaya çalışıyordum.
Ecrin: Oynayacak mısın artık?
Melis: Evet, pardon dalmışım.
Tolga: Dizi sarıyor ha?
Melis: Evet. Sen de izliyor musun?
Tolga: Ben çok izledim, Arınç dört beş kere bitirip baştan izliyor, genelde stresli zamanlarda.
Ezgi: Geçen yazın bir sevgili yapmıştı, ama kız bunu çok hırpaladı, öyle böyle değil. Gereksiz kıskançlıklar yapıyordu. Bir gün ders notlarını istedim, kız beni azarlıyor başka birinden al diye. Çok kötü sövdüm orada ona.
Tolga: Fenaydı.
Ezgi: Kimden isteyeceğimi ona mı soracaktım? Neyse zaten Arınç öylelerine gelemiyordu ama kızın ayrılmaya falan niyeti yoktu, tam bir paçozdu, nereden bulduysa.
Arınç: Biraz da kendi hayatından bahsetsene.
Ezgi: O dönem gece gündüz izliyordu bu diziyi.
Melis: Sonra ne oldu?
Ezgi: Emir buna soğuk yaptı kız da salakça tripler atmaya başlayınca Arınç bir daha konuşmadı onunla.
Ezgi okeyi ortaya atıp oyunu bitirdi.
Ezgi: Hadi sahile. Daha oynamayacağım.
Tolga: Emir'e seslen o zaman.
Ezgi: Emiir! Hu huuu!
Tolga: Buradan duyacak mı sence, yukarı çık.
Ezgi oflayarak salondan ayrıldı ve biz de taşları toplayarak kutuya geri koyduk. Televizyonun karşısındaki bir koltuğa kuruldum, diziye epey sarmıştım ve sonraki bölümde karaktere ne olacağını çok merak ediyordum.
Ben ekrana dikkatimi verip böyle merakla izlerken birden kapandı. Yandaki koltukta elinde kumandayı tutan Arınç'ı gördüm.
Arınç: Ben de geliyorum.
Tolga: Emir'i ayartın arabaya atlayıp gidelim.
Arınç koltuğundan kalkıp mutfağa giderken önümden geçmesine rağmen bir an bile bana bakmamaya özen gösteriyordu. Bölüme kaldığım yerden devam etmek istiyordum bu yüzden kalkıp kumandaya uzandım ve Netflix'ten diziyi seçtim.
Az sonra Ezgi salona indi. Elindeki araba anahtarı Tolga'ya fırlattı.
Ezgi: Emir gelmiyor, arabayı çizmeyin dedi, gelenler?
Tolga: Arınç, Eco ben sen.
Ezgi bana döndü ve sordu.
Ezgi: Melis sen de gelsene.
Melis: Ben..bir şey izliyorum.
Ezgi: Ya gelince izlersin, hadi.
Melis: Ama çok merak ediyoru..
Ezgi: Gerçekten gelmelisin, yüzdükten sonra birer bira içer geliriz.
Melis: Peki tamam.
Arınç: Ben gelmeyeceğim, vazgeçtim. İyi eğlenceler.
Tolga: Derdin ne senin? Birlikte gidiyoruz.
Arınç: İstemiyorum adamım.
Tolga elindeki anahtarı bu kez Arınç'a fırlattı.
Tolga: Garajda bekliyoruz.
Arabaya binmiştik.
Zoraki bir halde garaja gelen Arınç'ın bu hallerini anlayamıyordum. Benden soğumuş gibi davranıyordu halbuki aramızda bir anlaşmazlık geçtiği yoktu.
Arınç şoför koltuğuna geçti ve sahile doğru sürdü.