Melis'in ağzından
Neredeyse yarım saattir tanımadığım üç tane adamla aynı arabada ellerim bağlı bakışıyordum. Olayın ilk şokunu atlattıktan sonra sorduğum birkaç sıradan soruya da yanıt vermemişlerdi.
Melis: Siz kimsiniz?
Cevap yok.
Melis: Beni neden zorla arabanıza bindirdiniz?
Cevap yok.
Melis: Nereye gidiyoruz?
Cevap yok.
En sonunda arkama yaslanıp camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. Neler olacağını düşündükçe korkudan titremeye başlıyordum. Böyle olaylarda genç kızların başına gelen feci şeyler aklıma geldikçe gözlerim doluyordu.
Bana dokunmalarından, zarar vermelerinden çok korkuyordum. Kendimi savunacak halde değildim. Nereye götürüldüğüm belli değildi. Korkuyordum.
________________________________________________________________________________
Sonunda ağaçlık bir alanda durdu araba. Karşıda tek katlı bir nakliyat deposunu andıran geniş kapılı bir bina duruyordu. Yanımda oturan adam kapımı açtı ve beni kolumdan çekerek dışarı çıkardı.
Ne yapacağımı bilemiyordum, birini halletsem diğeri gelecekti. Tek başıma güçlü değildim.
İki yanımdan da beni kollarımdan çekerek binanın geniş kapılarından içeri götüren adamlar vardı. Canımı acıtıyorlardı ama hepsi bununla kalmayabilirdi.
İçeri girmeden önce kapının yanındaki garajda tanıdık gelen bir jeep görmüştüm. Sonradan aklıma Emir'in önceden fotoğrafını attığı yeni arabası olduğu aklıma geldi. Demek arabayı burada tutuyorlardı.
İçerisi geniş ve bom boş denecek kadar az eşya konulmuş, terk edilmiş görünümde bir yeri andırıyordu. Geniş omuzlu iri yapılı bir adam göze batıyordu içeride ilk kez. Kel bir adamdı ve parıl parıl parlayan küpeleri vardı. Yanında birkaç kişiyle daha ayakta dikilip içeri girdiğimden beri de beni baştan aşağı süzüyorlardı.
Aralarında geçen konuşmayı anlamamıştım, adamlar mafya görünümlüydü, iri yarı adam da onların bir çeşit patronluğunu yapıyordu diye geçirdim aklımdan.
Beni ortada duran boş bir sandalyeye oturtup bacaklarımı kaçmamam için bağladılar. Yapılı adamla karşı karşıyaydık şimdi, o bana ben ona bakıyorduk. Bana bilgi verebileceğini düşündüğüm adama sorularımı ilettim.
Melis: Neden buraya getirdiniz beni?
Adam bunu soracağımı biliyor olmalıydı, zeki birine de benziyordu.
Adam: İlk başlarda amacımız senin aracılığınla bir takım meseleleri kapatmaktı.
Adam durdu ve beni tekrar baştan aşağı süzdü.
Adam: Ama bu senin bu kadar güzel olduğunu bilmeden önceydi tabi.
Korku dolu gözlerim biraz daha dolmuştu şimdi. Ne yapacaktım, nasıl kendimi koruyacaktım bilmiyordum.
Melis: Hangi me-meseleyi kapatmaktan bahsediyorsunuz?
Adam: Senin şu arkadaşının bana yüklü bir borcu var ama vermemekte epey ısrarcı. Onu yola getirmek için küçük bir rolün var anlayacağın.
Bu o kumar masasındaki adamdı. Arınç'ı hile yapmakla suçlamış olan adamdı. Demek beni kullanarak parayı vermeye zorlamak istiyorlardı.
Melis: Biz arkadaş değiliz, yani yeni tanıştık. Benim için böyle bir şey yapmayacaktır.
Adam: O zaman başka bir yol buluruz, sen de bize kalırsın.
Kapıdan içeri giren birisinin gölgesini görüp hemen arkama döndüm.
________________________________________________________________________________
Ön koltukta oturmuştum ve yaşadığım olayın korkusunu üzerimden atmaya çalışıyordum. Bir eli direksiyondayken diğerini getirip omzuma koydu.
Arınç: Çok mu korktun?
Melis: Ne biçim bir soru bu? Başka ne yapacaktım.
Arınç: Bunun olacağını bilseydim siktiğimin parasını daha önce verirdim o üçkağıtçılara. Üzgünüm bunu yaşadığın için. Zaten parasında değildim, sinirlenmelerini istedim ama bunu yapacak kadar değil.
Elini omuzumdan çekti ve yola odaklanarak bizi en kısa sürede eve geri getirdi.
Yolda öylece kalmış olan bisikleti gidip aldıktan sonra garaja geri koydum. Arınç Emir'in arabasını garaja park ettikten sonra birlikte kapıya doğru yürüdük.
Melis: Emir çok sevinecek.
Arınç: Ondan o kadar emin değilim.
Dediğine anlam veremeden kapı açılıverdi. Ecrin beni gördüğüne pek mutlu görünmüyordu. Gülümseyerek selam verdim. Sanırım kendime geliyordum.
Melis: Merhaba Ecrin.
Ecrin: Merhaba Arınç, kuzenimin arabasını getirmişsin.
Arınç: Tamir etmişter, öğlen aradılar ben de gidip aldım.
Bu kızı da böyle kandırıyorlardı. Herhalde ailesinin bu olayı öğrenmesini istemediklerindendi bu.
Ecrin: İyi yapmışsın.
İçeri girmem için yol vermesini bekliyordum ama sonra beklemeyi bırakıp yanından kayarak geçiverdim. Beni pek sevmiyordu anlaşılan, ama benim için bir önemi yoktu.
Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Bugünü kirliye attığım kıyafetler gibi kendimi yıkayarak üstümden atabilecektim. Duşa girdim.