Tolga'nın ağzından
Ezgi'yi okulun son haftalarında arkadaşlarla birkaç kez gittiğimiz bir mekana getirmiştim. Sıradan bir cluptan daha fazlasıydı, kendi barı ve poker masaları vardı. Ezgi ilk başta beğenmemiş bir tutum takınmıştı ve doğruca bara girip sarhoş olmayı tercih etmişti.
Ben de kendime uygun bir masa bulup oyuna girmiştim.
Birkaç oyun sonunda 250 dolara kadar kaybetmiştim. Yeni bir oyuna girdik. Elim önüme koyuldu ve dikkatle açtım. Bu ele kazanabilirdim, sıralamayı tutturabilirim diye düşünüp tek kart istedim.
Gerçekten de tutturmuştum, bu eli geçebilecek kartlara sahip olma olasılıları oldukça düşüktü. Blöf yapar gibi gözükmek için mutlu görünüp az para arttırmıştım.
Gözlerim masaya doğru yalpalayarak ilerliyen Ezgi'ye kaymıştı. Beni görmeden giderken onu engelledim. Bileğinden kavrayıp yavaşça kendime doğru çektim.
Tolga: Ezgi, gel yanıma.
Onu kucağıma oturttum, kafasını omuzuma yasladı. Oyuna devam etmek üzere kartlarımı tekrar elime aldığımda diğerlerinin bakışlarını fark ettim. Masadakilerin gözleri sevgilimin üzerinde geziniyordu.
Tolga: Beyler biraz da kartlarınıza bakın. Seri bitirelim şunu.
Adamlar önceki blöf blöfüme kanıp parayı iki katına çıkardılar. Ben de mecburen katılmış bir havada çipleri ortaya sürdüm.
Eli aldıktan sonra bara uğrayarak kutlamak için iki kadeh vodka diktim. Daha sonra Ezgi'yi kucaklayıp taksi durağına ilerledim.
________________________________________________________________________________
Eve geldiğimizde Ezgi karnını tutarak üst kata koştu. Ben de hafif bir sarhoşluk halinde salona girdim ve koltuğa uzandım. Arınç'ın yarım kalan animesini izlemeye katıldım.