Bölüm#10

7 2 0
                                    

24:17

Şişe bitmişti ve sarhoştum. Bünyem kuvvetli olmasa o kadar şarabın üstüne yığılıp kalırdım ama bilincim yerindeydi, henüz.

Birkaç el bitse de kimse bir kart tutturamamıştı.

Arınç yatak başlığına yaslanıyordu, benim kadar içmişti, ama onun da bilinci benim açık ve yerindeydi. Ufak bir dengesizlik halinde elinde kalan son kartı kapatıp koydu. Maça kızı. Sıra bendeydi ve elimdeki tek karta bakınca sevinçle yerdekinin yanına fırlattım. Başka bir kız daha.

Arınç öylece bana bakıp gülümsüyordu.

Arınç: Biliyor musun?

Melis: ?

Arınç: Şimdiye kadar isteseydim seni 27 kere yenebilirdim. Ama sarhoş olmak güzel.

Melis: Çok susadım.

Arınç: Banyodan iç.

Melis: Şebeke suyu içemem.

Arınç: O zaman kapıyı aç ve mutfağa gidip iç.

Melis: Kilitli unuttun mu?

Arınç: Doğru şekilde tutacaksın, yukarı kaldırıp kilidi döndürerek açabilirsin.

Demek kapı kilitlenince bir daha açılmıyor bahanesi yalandı. Ama neden bizi burada tutsak etmeye çalışmıştı anlamıyordum.

Melis: Bunu daha önce neden söylemedin?

Arınç: Çünkü istemedim.

Neden istememişti? Bu yeterli bir cevap değildi ki.

Melis: Ben gidiyorum.

Arınç: Bekle.

Bileğimden tuttu ve birazcık kendine doğru çekti. Ayaklandığım için yatağıma geri çekilerek hafif dengesizce oturdum.

Arınç: Ne sormak istediğini biliyorum. İstersen cevaplayabilirim.

Melis: Ama..

Arınç: Anlatmak istiyorum.

Durdu. Bileğimi bıraktı. Onu dinlemeye başladım.

Arınç: Bu çevrede kumar oynanan bir bar var. Biz cuma akşamları orada takılıyoruz. Bundan bir önceki hafta yine böyle bir oyuna girmiştik. Adam iki oyundan sonra parayı 10 katından fazlasına çıkarmıştı. O kadar nakit taşımadığım için kol saatimi koydum.

Arınç: O eli kazanmıştım. Ama sonra adam ikinci kez 10 katına çıkardı. Bu seferkini kol saatimle karşılayamayacaktım. Ama oynamak istiyordum, bazı şeyleri göze almak istiyordum beni anlayabiliyor musun?

Kafamı sallayarak onayladım.

Arınç: Emir'in arabasını ortaya koydum.

Hadi canım. Emir canından değerli arabasını masaya koymasına nasıl oldu da izin verdi? Devam etti.

Arınç: Ondan izin almadan yaptım bunu. Adamın yanındaki diğer iki koruması hariç kartları görebilen yoktu. Ben de bu konuda rahat davranıyor gibi yapmıştım ama kartlarımı göstermeye niyetim yoktu.

Arınç: Sağımdan soluma doğru dolaşıp durdular, bana temas ettiklerini bile hissettim, ama elimi gizlemeyi başardım. İstediğim yeni kartlar geldiğinde elimi fulle çevirmiştim. Kartları masaya kapatmış bekliyordum. Karşıdaki adam da aynısını yaptı.

Arınç: Kartlar açıldığında kazanmıştım. Sadece bir peri vardı. Diğerleri de çok sevinmişti. Ödemeye geçmeden önce adam beni tebrik etmek için elimi sıktı. İğrenç bir histi. Sonra bana iyi bir kumarbaz olmanın yanında iyi de bir hilebaz olduğumu ve yaptığım hileden dolayı ona ödeme yapmam gerektiğini söyledi.

Arınç: Siktiğimin hilesini yapan o ve onun adamlarıydı işte. Ceplerimi kontrol edip bir kart bulduklarını söyleyerek iddia ettikleri kartı herkesin önünde cebimden çıkardılar. Bunu tabiki de ben çalmamıştım ama adam olayı tamamen kendi bildiğiyle anlatmıştı.

Melis: Sonra ne oldu?

Arınç: Kaçtım.

Melis: Peşine düşmediler mi?

Arınç: Hadi ama güzelim, Amerikan filmlerindeki gibi aksiyon dolu bir mücadele yaşanmasını mı bekliyordun?

Bakışlarımı üzerinden ayırmadan cevapsızca gözlerine bakmayı sürdürdüm.

Arınç: İki sokak peşimde koşup geri döndüler. Ben de otogarda bir otobüse atlayıp işimi halletmek için Antalya'ya gidip bir hafta sonra geri döndüm.

Melis: Sonra da adamlar geri dönüp diğerlerini mi tehdit ettiler?

Arınç: Öyle bir şeyler işte, çok boktan şeyler, kimsenin ciddiye almaması gerekirdi.

Melis: Beş yüz bin TL'yi bir haftada ne yaparak buldun peki?

Arınç: Bana borcu olan birinden ödeme aldım.

Kimin bu kadar yüklü miktardaki bir parayla ona borcu olurdu ki.

Melis: Neden Antalya peki? Neden Malatya değil ya da Erzurum değil ya da Ankara değil mesela?

Arınç: Söyleyeceklerim bu kadarla sınırlıydı.

Melis: Peki arabaya ve saate ne oldu? 

Arınç: Bu kadar bilgiyle ne istersen yapabilirsin. İyi geceler ben gidiyorum.

Melis: Her şeyi anlatmadın ama.

Ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Kapı kolunu tuttu ve havaya doğru kaldırırken kilidi çevirdi ve kapıyı açıp çıktı.

Ben de yatağa öylece yığılıp kaldım.

Red CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin