Ecrin'in ağzından
Kahvaltıdan sonra salonda oturup kulaklığımla müzik dinleyerek karşıdaki koltukta uyuyan Arınç'ı izliyordum. Ben öyle duygularından kaçmaya çalışan birisi değildim ve ondan epey hoşlandığımı biliyordum. Onun ise bana bakıp bakmayacağı aklımda soru işareti bırakıyordu.
Hiçbir şey onu uyurken izlememe engel değildi ve bunu fazlasıyla yapıyordum. Yüzünü beğeniyordum, hareketlerini beğeniyordum, vücudunu beğeniyordum, saçını..
Kafasını çevirip bana döndüğünde içime bir korku girmişti. Gözlerimi farklı bir yere çevirip müziğe odaklanmaya çalıştım.
Kafasını pikesinin içine çevirip içeriyi kontrol etti. Daha sonra sarıldığı pikeyle birlikte koltuktan kalkıp salondan ayrıldı.
Bana karşı birazcık bile ilgi göstermiyor oluşuna kahroluyordum. Aramızdaki yaş farkına bakmasak aslında birbirimize çok uyumluyduk, bunu biliyordum.
________________________________________________________________________________
Emir bulaşıkları yıkadıktan sonra omzundaki havluyu bırakıp mutfaktan ayrıldı. Yüzü bugün oldukça asıktı. Arabasıyla kaza yaptığı günkü kadar moralsiz gözüküyordu. Ben de arkadaşlarımla sohbete dalmıştım ve zaman hızlı geçmişti.
Kulaklıklarımda çalan bir müziğe rağmen duyabildiğim bir bağırışma olmuştu yukarıda.
Ne söylendiğini anlayamamıştım ama ses oldukça sinirli birine aitti. Muhtemelen bu Emir değildi çünkü o çok kırılgan bir insandı.
Kapının biri kapanıp diğeri açılmıştı. Neler oluyordu bu evde anlayamıyordum. Kendi işime geri döndüm.
________________________________________________________________________________
Birkaç saati bulan bir oturma seansını sonlandırmak üzere kalkıp buz dolabını arakladım. Kendime bir fındık ezmesi sandwichi hazırladım ve karnımı doyurup mutfaktan çıktım.
Üst kattaki odaya çıkan merdivende ilerledim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde karşıdaki yatakta kıvrılmış ağlayan Emir'i bulmuştum. Gözleri kan çanağına dönmüştü, yüzü kızarmıştı ağlamaktan. Yanına yaklaştım.
Melis: Neyin var senin?
Cevap vermeden hareketsizce duvara bakmayı sürdürdü. Ona su getirip yanındaki komidine bıraktım. Bu hale düşecek kadar ne yaşamıştı birkaç saat içinde bilmiyordum.
Onu yalnız bırakmak için dışarı çıktım. Evde başka birisi var mı diye kontrol etmek için odaların yanlarından geçtim. Ezgi ve Tolga'nın yatakları boştu. Ferdi'nin odası kapalıydı. Melis'in odasının aralık olan kapısını gözetlerken yatağında uzanan Arınç'ı fark ettim.
Neden bu ikisi aynı odayı kullanıyordu böyle? Emir daha önceden tanışmadıklarını söylemişti. Ama bu durum kafamı karıştırıyordu.
İçeriden bir telefon sesi geldi. Arınç telefonu açtı. Tanımadığı bir numaraydı sanırım. Şüpheli bir ses tonuyla konuşuyordu. Karşı taraf ne dediyse Arınç uzandığı yerden doğruldu ve adres gibi bir şey istedi aceleyle. Hızlıca kapıya doğru ilerlerken ben de merdivenden çıkıyormuş gibi durmak için birkaç adım hızlıca geriledim.
Odadan çıkınca göz göze geldik. Üzerine bir ceket geçirmişti.
Ecrin: Ne-nereye gidiyorsun?
Arınç: Hava alacağım.
Ecrin: Ben de seninle gelebilir miyim?
Arınç: Başka zaman. Sen gidip kuzeninle ilgilen.
Diyecek bir şey bulamamıştım. Onun her zamanki gibi kafasına estiğini yapan tavırlarına bayılıyordum.
Beni ardında bırakıp merdivenlerden indi ve gitti. Ben de dediği gibi yapıp Emir'i tekrardan yokladım.