Ferdi'nin ağzından
Kartlar dağıtıldıktan sonra kartlarıma bakmadan önümde gördüğüm bir sütun parayı ortaya sürdüm. Krupiye sayım yaparken 2000 dolarlık bir bahis olduğunu öğrendim.
Arınç, Emir ve Koray oyunda kaldı. Bitene kadar beklemek zorunda olmasam salonu şimdiden terk ederdim.
Üçü de bahsi gördü. Turn açıldı. Bakmadım. Zaten elimde ne olduğunu da bilmiyordum. Son bir haftadır gerçek bir kumar oynadığımı fark edince, birkaç dakika önceki manzara beni çoktan batırmıştı. Şimdi burada üç beş kuruş kaybetmek beni üzmeye yaklaşamazdı bile. Gerçi hayattaki tüm şansımı kullanabildiğim tek yer kumar masası olunca umurumda olmuyordu kartlarda ne yazdığı. İlla ki bir şekilde kazanıyordum.
Koray kartları katladı.
Arınç bahsi görüp çipleri ortaya sürdü. Ben de 2000 dolar daha ekledim ve turnün dönmesini izledim. Kartlarıma bakmadığım için flopta ne geldiği de umurumda değildi.
Arınç: 5000.
Bahsi gördüm. River da açıldığında Arınç kartlarını ortaya serdi. Sıralı floş.
Elim çeneme dayalı beklerken diğer elimi uzatıp kartlarımı açtım. Bir sıralı floş daha.
Arınç: Üzgünüm Ferdiciğim. Güzel kapışmaydı.
Krupiye önümdeki çipleri Arınç'ın önüne sürdü. Kaybetmiştim. İkinci kez. Aldırış etmeden kalan çipleri dizmeye devam ettim.
Arınç: Kumarda kaybeden aşkta kazanır, iyi tarafından bak.
Ferdi: Ben ikisinde de kaybettim bugün.
________________________________________________________________________________
Herkes sonraki turlara katılıp oynamaya devam ederken ben hepsinde kartlarımı katlamayı tercih ettim.
Masaya eğilip çenemi yere koymuştum ve gözlerimle kartları izliyordum.
Son tur kartlar dağıtıldı.
Kartlara bakmadan oyuna girdim.
Flop tamamen açılana kadar diğerleri ne kadar arttırdıysa ben de pota girdim. River yani son kart döndüğünde flopta çok bariz bir sıralama olduğunu fark ettim.
♣Q ♣J ♣A ♥2 ♠10
Tüm kartlar açıldıktan sonra yattığım yerden kafamı kaldırdım ve önümdeki çipleri teker teker saydım. Herkes bahis arttırırken henüz kimse çekilmemişti.
Arınç: 10 000.
Melis: 20 000.
Tolga: Noluyo lan. Açık arttırma mı yapıyonuz.
Ezgi: Korkuyorsan girme Tolga.
Ezgi kartlarını ortaya fırlattı.
Tolga: Bunu dedikten sonra katlaman oldu mu hiç?
Ezgi: Hiçbir şeyim yok, napiyim?
Emir, Yavuz bahsi gördü.
Sıra bana gelince kendimden emin bir hisse kapıldım. Gözlerim blurlandığından önümdekileri bulanık görsem de tüm çipleri öne ittirerek rest çektim.
Ferdi: Rest.
Koray: Rest.
Diğerleri çekildi.
Şimdi ikimiz kalmıştık masada sadece.
Orospu çocuğu Koray'a karşı yenilirsem kaybettiğim 83 bin çip zerre kadar umurumda olmazdı ama hali hazırda paramparça ettiği gururum mental sağlığımla birlikte yok olurdu.
İçimde kaybedeceğime dair bir korku hatta en ufak bir şüphe yoktu, yine de beynimde dönen kötü senaryonun etkisi bakışlarımın karanlık ve hırsla dolup taşmasına neden oluyordu. Kısık gözlerim mor göz altlarım, kanlanan gözlerim ve nefes almakta zorluk çektiğimden sürekli aralık olan soluk dudaklarımla karşımdaki şerefsize bakıyordum.
Elimi sertçe daha hiç bakmadığım kartlarıma götürdüm. Aynı hamleyle ters yüzü çevirdim.
♥K ♠9
İşte bu kadar. Royal flush.
Arınç: Helal lan sana!
Melis: Koray'ın eline bakmadık.
Ezgi: Ferdi'de, belli zaten.
Koray çocuk gibi boş bakışlarla sırıtarak elini çevirdi.
♦2 ♥3
Yavuz: Hahah! Ele bak. Manyak ya.
Arınç: Ferdi'ye blöf işlemez.
Koray: Ondan emin değilim. Kandırılmaya çok musait bir yapısı var bence.
Bana aşağılayıcı gülümsemesiyle sırıtarak bakan yüzünün ortasına yumruğumu geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.
Ferdi: Ne diyorsun lan sen?
Tolga: Hop yavaş, yavaş olalım beyler.
Bir anda kendimi hiddetle ayaklanmış bulunca engel olmak için koluma giren Tolga'ya bağırdım.
Ferdi: Bırak!
Tolga: Çok sarhoşsun lan sen. Sana bir kahve falan alalım bardan.
Kolumu silkerek üzerine sarılmış olan Tolga'nın ellerinden kurtuldum. Koltuktan kalkıp salonun çıkışının bulunduğu koridora girerek dışarı çıkmak için yürümeye başladım.
________________________________________________________________________________
Arabanın yanına yürümeyi başardıktan sonra çitlerden destek alarak ilerideki taksi durağına kadar dengesiz adımlarla ilerledim.
Ferdi: Boş bir taksi var mı?