Arınç'ın ağzından
Mutfağa indiğimde aceleyle geçirdiğim şortun düşmek üzere olan belini yukarı çekip buz dolabını araladım. Bir saatlik nefes nefese kalışın ardından soğuk bir birayla susuzluğumu dindirmek için kapağın rafındaki şişelere uzandım.
Bir tanesini açıp dikledikten sonra mutfağın ortasındaki adaya yaslanıp birkaç yudum daha aldım. Karanlıkta kalmamak için aspiratörün ışığını açacağım sırada dış kapının anahtarla buluşan kilit sesini duyarak hareketsiz kaldım.
Tolga ve Ezgi mi uyanmıştı diye düşünürken onların bu kadar çabuk ayılma fikri gittikçe daha çok imkansız gelmeye başlamıştı. Mutfak kapısının eşiğine yürüyüp duvara yaslanıp gelenleri izlemeye başladım.
Emir omzuna astığı Ferdi'yle içeri girip anahtarını ayakkabılığa fırlattıktan sonra kapıyı arkasından kapattı.
Gidip yardım etmek için elimdeki birayı tezgaha bıraktıktan sonra antrenin ışığını yakan Emir'in yanına gittim. Bu sırada yarı çıplak olduğumu tamamen unutmuştum ama neyse ki şüphelenecek bir şey değildi çünkü bu benim her zamanki halimdi.
Emir: Tutsana.
Arınç: Tabi.
Bir omuzundan ben bir omuzundan Emir sırtlanıp merdivenleri tırmanmaya başladık.
Arınç: Bir sorun var mı? İyi mi?
Emir: Yolda taksiden atladı sonra da sızdı işte ben de arabaya attım getirdim.
Arınç: Oha. Taksi hareket halindeyken mi?
Emir: Hayır, Allah'tan durduğu sırada açtı kapıyı.
Olanları düşününce bu durumun artık ikisi için de ne denli tehlikeli bir hale geldiğini fark ederek bir an önce sorunlarının çözülmesini istemeye başladım. Malum soruyu patlatarak da buna dikkat çekmeye çalıştım hemen.
Arınç: Sizin aranızda bir şeyler mi var?
Sessiz kaldı. Her zaman böyle yapıyordu. Ben zaten olan bitenin farkındaydım. Tek beklediğim şey kabullenip kendi ağızlarından söylemeleriydi.
Sessizce son basamakları çıkarken odamdan gelen sesle donakalmıştım.
Melis: Arıınç, hadi gelmiyor musun?
Emir Ferdinin kafasının ardından bana dönerek sorgulayıcı bir bakış attı. Bu sırada odadan çıkan Melis o an işlerin daha kötü olabilmesine sebep olacak ilk şeyi yapmış oldu.
Melis: Arınç napıyosu...
Kapıdan çıkıp koridorun bir ucundan merdivenin başında bekleyen Emir'i görür görmez en az benim kadar şaşırıp olduğu yerde kaldı.
Emir: Merhaba?
O an sevinebildiğim tek şey Melis'in üzerine geceliğini giymiş olmasıydı. Olayları en kötü noktadan son anda döndürebilen tek şey bu olmuştu. Yine de bu kadar şeyden sonra Emir'in olayı çakmamış olması mümkün değildi.
Emir: Ben yatmaya gidiyorum. Herkese iyi geceler.
Ferdi'yi tek başına taşımaya devam ederek odasına girdiğinde Melis'le hala şaşkınlıktan bir karış açılmış gözlerimizle birbirimize bakmayı sürdürdük.
Melis: Anladı mı sence?
Arınç: Yattığımızı mı?
Melis: Evet. Hiçbir şey söylemedi.
Bunun üzerine üzerindeki siyah renkli saten ve üst düğmeleri tam kapatılmadığı için göğüsünde oluşan dekoltesiyle son derece ateşli görünen geceliğini baştan aşağı süzdüm. Fısıldayarak üzücü haberi verdim.
Arınç: O geceliği giyen birinin beş dakika önce sevişmemiş olduğuna kimse inanmaz Melis.
Önüne eğilerek baktıktan sonra aceleyle düğmelerini iliklerken bana dönüp telaşla sitem etti.
Melis: Uyarabilirdin!! Nereden bileyim ben ya! Bir de sana sesleniyorum aptal gibi, kesin her şeyi anladı.
Merdivenden çıkıp koridorda birkaç adımla ilerleyip yanına vardım.
Arınç: Bence devam etmemizde bir sakınca yok bu saatten sonra.
Gözlerini devirip içeri döndüğünü görünce arkasından gülümserken peşine takılıp kapıyı kapattım. Daha sonra kapı kolunun üzerindeki kilidi ittirerek kilitledim.
Arınç: Nerede kalmıştık?
Melis: Saçmalama istersen. Yorgunum ben, uyuyacağım. Sen bu yastıkla devam edebilirsin.
Yatağın üzerinden aldığı beyaz yastığı bana fırlattı. Yastığı alıp yatağa geçip uzandıktan sonra kafamın üstüne bastırdım.
Arınç: Yastığın çok güzel kokuyor.
Yastığı kafamdan çekip beni öptükten sonra sırtını bana dönerek yanıma uzandı.