Melis'in ağzından
Nemlendirdiğim vücudumla ve ciğerlerime dolan dalgaların esintisiyle heyecanlanarak güneşin ufuktaki son hüzmeleri eşliğinde denize girmek için ayaklandım. Arınç göze görünmeyecek kadar ilerlemiş, Ezgi ve Tolga ise Ferdi'yle iskelede bira içiyor ve Emir de aşağıda sırt üstü uzanmış süzülüyordu. İçeri girip Arınç'ı bulmak için can atıyordum çünkü böyle anlarda en değer verdiğim kişilere yakın olmak bana huzur veriyordu.
Kum tanecikleri ayaklarımın altında ezilirken adım adım suya yaklaştım. Yavaş yavaş ayaklarım suya alışarak daha da ilerledikçe su boyun hizama kadar gelmişti. Ayaklarımı yerden kaldırıp serbest yüzme hareketleriyle kollarımı öne uzatarak ileri doğru yüzdüm. Emir'in yanına geldiğimde beni fark edip sırtını çevirdi ve boynuna kadar suya battı.
Emir: Dikkat et Melis. Akşam üstü rüzgar artıyor dalgalanıyor deniz. Yorulursan iskeleye çık.
Melis: Tamam sen merak etme. Arınç nerede gördün mü?
Emir: Niye sordun?
Melis: Göremedim kendisini. Belki boğulup gitti çocuk. Yazık olur sonra.
Emir: Ona bir şey olmaz. Kafasına göre takılıp uzaklaştı her zamanki gibi. Yanına gitmeye çalışmanı önermem.
Melis: Niye?
Emir: Geri dönecek enerjin kalmaz çünkü Melis. 100 120 metreyi geçmiştir şimdiye kadar.
Melis: Ben de açılmak istiyorum Emircim. Ayrıca ne kadar iyi yüzücü olduğumu sen de biliyorsun.
Emir: Tamam sen bilirsin.
Emir'i geçerek iskelenin altına doğru yüzmeyi sürdürdüm. Buradan sonra durmadan serbest yüzerek ilerledikçe çok uzakta agresif bir tarzda yüzerek uzaklaşan Arınç'ı az çok seçebilmiştim. Yanına giderken kollarımda yavaştan ağırlaşmalar başladığını fark etmiştim. İdare edemeyeceğim bir şey değildi ve çoktan kıyıdan epey uzaklaşmıştım bile. Son bir kaç metre kala beni fark edince yanıma yaklaşmak için geri dönen Arınç hızlıca yüzmeye başladı. Nihayet buluştuğumuzda belimden destek olmak için dibe inerek beni kaldırdı.
Arınç: Buraya gelmemeliydin. Şimdi bir de seninle uğraşmam gerekecek.
Melis: Hayır ya Arınç. Bırak beni, ben gayet iyi gidiyordum.
Bunu dediğim an muzipçe gülerek beni aniden bırakınca suyun derinliklerine doğru düşerek son anda alabildiğim kısa nefesle yukarı doğru dönmeye çalıştım. Kollarımdaki ağrı bu son hamlede artsa da kafamı sudan çıkarıp derin bir nefes alarak sakinleşmeyi başardım. Ayaklarımı devamlı çırparak su üstünde stabil duruma geldiğimde konuşacak gücü bulmuştum.
Melis: Öyle bırakılır mı aptal ya? Öldürmeye mi çalışıyorsun sen beni?
Arınç: Sen istedin ben de bıraktım. Bundan sonra ne istediğine dikkat et.
Melis: Gel buraya.
Boynundan kavradığım gibi vücuduna çullandığım Arınç'ı suya batırma seansıyla boğuşmasını izleyerek zevklendiğim sırada beni kollarımdan çekerek alaşağı etti. Olduğum yerde dönerek ne olduğunu anlayamadan arkadan kelepçelenmişe dönmüştüm. Ters dönmüş kollarım arkadan bağlı bir şekilde su üstünde kalmaya çalışırken diziyle arkdan beni desteklemesi sayesinde doğru düzgün nefes alabilmiştim.
Melis: Hadi ama. Böyle hazırlıksız yakalayıp duruyorsun.
Arınç: Önceden haber vereyim istersen.