Bölüm#11

5 2 0
                                    

Emir'in ağzından

Güneş battıktan sonra her zamanki gibi sahile gidecektik. Garajda her zamanki gibi arabam durmuyordu. Çünkü adamlar parayı getirene kadar el koyduklarını iddia ederek arabamı almışlardı.

Bu konuda çok fazla düşünmemeye çalışıyordum, ailemden kimsenin durumdan haberi yoktu, Ecrin dahil herkese arabayla kaza yaptığımı ve onu onarıma gönderdiğimi söyleyerek arabanın yokluğunu açıklamıştım.

Bisikletlere binip sahile vardık. Deniz soğumaya başlıyordu bu saatlerde, hava da bulutlardan görülmeyen güneşin turunculuğu etrafa yayılmıştı. Tişörtümü çıkarıp kıyıdan içeri daldım.

Biraz derinlere ilerlemek için yüzeye çıkıp tekrar nefes aldım. Ferdi yanıma yüzerek geldi. Aynı anda suya daldık. Gözlerimizi açsak bile batan güneşin cılız ışıkları ileriyi görmeye yetmiyordu, bu durumlara alışıktık ve açılmaya devam ettik.

Bir noktadan sonra Ferdi'yle ayrılmıştım.Yüzeye bir kez daha çıkıp etrafa bakındım, Ecrin kıyıda kumlara serilmiş telefona bakıyordu.

Tolga ve Ezgi ortalarda yoktu, açılmış olabileceklerini düşünmüştüm ama bisikletleri bizimkilerin yanında görünmüyordu.

Evden bir şey almaya gitmiş olabileceklerini düşündüm.

Tekrar dalış yaptım ve yakınlardaki bir iskeleye kadar yüzdüm. Eski ve tahta bir iskeleydi, etrafta kimse görünmüyordu, sahilde koşu yapan ya da köpeğini gezdiren birkaç kişi de artık geçmiyordu.

Sokak lambaları etrafı aydınlatıyordu ama su altına kadar ilerleyemiyordu. İskeleye çıktım ve oturdum. Ferdi'nin de sudan çıkmasını bekliyordum böylece biraz dinlenebilecektik.

Etrafta açık bir büfe bulup atıştırmak için bir şeyler almaya gidecektim. Suda bir hareketlilik yoktu, birkaç dakika daha bekledim. Bekledikçe biraz daha endişeleniyordum, kıyıda da kimse gözüklümüyordu ve bisikleti de yerinde duruyordu.

Ferdi'den ses çıkmıyordu. İskele boyunca koşarak Ecrin'in yanına gittim ve Ferdi'yi görüp görmediğini sordum.

Emir: En son sudan ne zaman çıktı?

Ecrin: En son onu seninle birlikteyken gördüm, siz daldıktan sonra sudan çıkmadı.

Emir: Ne diyorsun Ecrin, neredeyse beş dakikadır nefes mi tutuyor bu adam.

Ecrin: Belki tekrar yüzeye çıkmıştır ama ben fark etmedim.

Onu daha fazla dinlemeden suya tekrar daldım. Etrafta sokak lambalarından gelen cılız ışık hüzmeleri süzülüyordu. Derinleştikçe onlar da gözle görülmez oluyordu.

İskeleye yaklaşmıştım. Bir hareketlilik ya da kıpırdanma arıyordum. Ayağıma değen bir şey hissettim ve kollarımı o yönde salladım. Hızla etrafta bir vücut bulabilmek uğruna bacaklarımı salladım ve birden sert bir tekme salladım karanlıktaki birisine.

________________________________________________________________________________

Ferdi: Aşağıda neyime vurduğundan haberin var mı lan?

Emir: Boğuldun gittin sandım, seni arıyordum göt kadar karanlık yerde!

Ferdi: Öyle tekme atılır mıydı ona Emir? Canımdan can gitti orospu çocuğu seni!

Kıyıya çıkmış tartışıyorduk ve zaman hızlı geçiyordu. Hava tamamen kararmıştı ve bulutlar yavaş yavaş üzerimize yağmur sularını boşaltmaya başlamıştı. 

Üzerime tişörtümü geçirip diğerleriyle bisikletlere atlayıp eve doğru ilerliyorduk. Telefonuma bakma fırsatım olmamıştı.

Yağmur epey şiddetli yağmaya başladığında garajın kepengini indirip eve geri girmiştim. Saçlarımı kuruladıktan sonra mutfaktan bir şeyler atıştırmıştım.

Salondan çıkarken koridorun ışığının aydınlattığı koltukta uzanan Arınç'ı fark ettim. Salondaki koltuğa yarı çıplak yığılıp kalmıştı. Üzerine bir pike serip odama geçerken Ferdi'yle karşılaştım.

Emir: İyi misin?

Ferdi: Taşaklarım sızlıyor.

Emir: Gelecekteki sevgilin için üzgünüm.

Ferdi: Siktir git başımdan.

Amına koyduğumun piç kurusu benden ne istiyordu? Boğuldu gitti sandım diye adamın peşinde kara sularda yüzmüştüm, buna rağmen bana saçma sapan laflar söyleyip duruyordu. 

Üstelik bu evdeki en iyi anlaştığım kişinin bana kızgın olması moralimi çok bozmuştu.

Red CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin