Bölüm#52

3 0 0
                                    

Melis'in ağzından

Akşam herkes yemek masasında her zamanki gibi sohbeti kurmuştu. Emir masadaki büyük makarna kasesinden son kalan kaşığı almak için uzandığında Ferdi'nin de aynı sebeple elini uzattığını gördüm. Emir Ferdi'ye alması için kaseyi uzattığında Ferdi çatalını yanlışlıkla masanın altına düşürdü. Emir hızlıca yardım etmeye yeltenip masanın altına eğilerek çatalı kaldırdı.

Emir: Dur sana yenisini vereyim.

Masadan kalkarak yandaki mutfak çekmecesinden bir çatal çıkaran Emir'i dikkatle izliyordum. Sanki bir telaş içindeydi ya da fazla yardımcı olmak isteyen bir hali vardı. Çaresiz ve yalvarırcasına baktığı gözleri bir an bile Ferdi'nin çenesini avucuna dayamış oturduğu sandalyesinden ayırmıyordu.

Ferdi ise tabağından kaldırdığı gözlerini Emir'e hiç değdirmeden masadan kalktı.

Ferdi: Ben doydum size afiyet olsun.

Sessiz ve yorgun bakışlarla Ferdi'nin salondan çıkışını izlerken Emir'in yüzü iyice asılmıştı. Aradaki gerginliği benim gibi masadaki diğer herkes fark edince malum soru tekrar soruldu.

Genel olarak herkes: Siz kavga mı ettiniz?

Emir cevap vermek istemediğini söyledi ve diğerleriyle yemeğini bitirirken konuşmak bile istemedi. Ben Emir'i küçüklüğünden beri tanıyan biri olarak bu hallerinin normal olmadığından emin olmuştum bile. Anlamadığım tek şey sorunun ne olduğuydu. Belli ki Ferdi'yle bir şeyler yaşamıştı ama ikisinin de paylaşmadığını göz önünde bulundurursak özel bir mesele olduğu ortadaydı.

________________________________________________________________________________

Tolga: Hadiii daha ne bekliyonuz kızlar? Akşam çıkarız dedik de gecenin körü de demedik. Acele edin biraz.

Ezgi ve Ecrin'e deniz için hazırladığımız çantaları taşırken yardım ederek akşam üzeri evden garaja doğru yürüyorduk. Bikinimin üzerine giydiğim beyaz fileli elbiseden içeri esen ılık meltem beni heyecanlandırarak Muğla'ya geldiğim günden beri geçireceğim en eğlenceli akşam olacağı hissiyatını verdi bana. Arabanın bagajına çantaları yerleştirirken evden çıkan Arınç'ı gördüğümde kendi kendime "kesinlikle en eğlencelisi olacak" dedim.

Arabaya yerleştiğimizde yine arkada beş kişi sıkışıyorduk. Neyseki sadece birkaç dakikaya denize varacağımız düşünülünce idare etmek o kadar da zor olmuyordu. Şoför koltuğunda Arınç, yanında Emir otururken arkada Tolga Ezgiyi kucaklamış yanında Ferdi, Ecrin ve ben yan yana dörtlü oturuyorduk.

________________________________________________________________________________

Kapıyı açıp sandaletlerimi geçirdiğim ayaklarımla kumsala indiğimde denizden gelen rüzgarla saçlarım ensemden havalanarak omuzlarıma düşüyordu. Güneş denizin üzerinde eriyerek alçalırken diğerlerinin de arabadan inmesiyle aşağı doğru ilerledik.

Kumsaldan ayrılan diğer insanların geride bıraktığı giderek artan sessizlik yerini bizimkilerin konuşmalarına bırakmıştı.

Ezgi: Tolga güneş kremimi verir misin şuradaki çantadan?

Tolga: Ezgi ne güneşi bebeğim, ay kremi falan sür sen bu saatten sonra.

Ezgi: Tolgacığım nemlendirmek gibi bir özelliği daha var o kremin, denize girmeden sürmek istiyorum. Şuradan uzatır mısın?

Ezgi Tolganın elinde taşıdığı çantaları göstererek büyük pembe olanı işaret ediyordu. Tolga ise elindekileri kumun üzerine bıraktı ve Ezgi'yi bacaklarından ve belinden kavrayıp kaldırarak denize koşmaya başladı.

Red CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin