Ferdi'nin ağzından
İnsanın geceden beri aklından silinmeyen ve gözünün önünden gitmeyen tek sahne sevdiğinin başkasıyla flört etmesi olmamalıydı ya.
________________________________________________________________________________
Gece ağır ağır yolda ilerlerken arabada sessizce ağlamak istiyordum ama duygu karmaşasının doruğundaki zihnim gururu elden bırakmadı ve eve kadar bekledi. Garaja girince hızlıca arabadan indim ve Ezgilerin kilidi yeni açtığı evin kapısından içeri girdim. Emir'e konuşmak istemediğimi ve yorulduğum için odama gideceğimi söyledim.
Kapımı örttüğüm an programlanmış gibi yol boyu biriktirdiğim tüm duygularım göz yaşlarımca taşıp akmaya başladı. Sessizce uyuyana kadar ağlamayı sürdürdüm, kafamı yastığıma gömüp sessizliğimi korumaya çalıştım.
Sabaha karşı uyanmıştım. Hayatımın en acı verici migrenine tutulmuş bir halde mutfağa kadar zar zor inebilmiştim. Terekten bir kupa çıkaracaktım fakat beynim öyle sarsılıyordu ki kulpundan tuttuğum kupa elim boşandığı gibi tezgaha düşüp parçalanıvermişti.
________________________________________________________________________________
Kahvemi yudumlarken azalan baş ağrım için şükürler ediyordum. Bir yandan da geceden beri kafamda filmini izlediğim Emir-Koray sahnesini yeniden başa sarıyordum.
Kahve alıp geleceğini söylediğinde hatırladığım önce biraz kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi dinlendirmek olmuştu. Sonrasında kalktığımda Emir'i yanımda göremeyip arabadan çıkmıştım ve yalpalayarak arabanın önünde durup gelenleri izlemiştim uzaktan.
Önce normal konuşmaları, sonra sarılmalarını izlemek kalbime saplanmış bir okun acısını hissettirmişti. Telaşlanmıştım.
Şimdi ise büyük bir hüzün kaplamıştı içimi. Sabah soğuğunu ilk kez hissettiğim günü battaniyeme sarılıp televizyonun karşısında oturarak geçirmiştim.
Emir beni gerçekten mutlu olabileceğim bir ilişkinin hayaline kaptırıp öylece terk etmişti. Daha öncesinde gerçek bir aşk hayatım bile yoktu, bunu o da çok iyi biliyordu, hatta bu yüzden ona daha da çok bağlanmıştım, beni en iyi anlayan kişinin o olacağından şüphem yoktu neredeyse.
Ferdi: Tam bir aptalım.
Koltuktan kaptığım minderi televizyon sehpasına doğru sertçe fırlattım. Ne anlamı vardı ki? Ne içindi ona duyduğum değişik hislerim?
Zaten akşam epey iyi anlaşıyor gibi görünüyorlardı. Ben onların aksine tek kelime etmemiştim. Sadece onların eğlenişlerine seyirci olmuştum. Ben de eğlenmiştim aslında, çünkü aralarındakinin arkadaşlıktan öteye gidebileceği aklımın ucundan bile geçmemişti.
________________________________________________________________________________
Kahvaltıyı hazırlamaya geldiğinde başı çatlıyordu. Koltukta oturduğumu fark edince yanıma yaklaştı ve elimde tuttuğum kupadaki soğumuş kahveyi alıp içti.
Emir: Şeker koy bir dahakine.
Sinirlendim ve hızlıca koltuktan kalkarak salondan çıktım. Onu görmenin beni iyi hissettirmeyeceğini bilmeliydim.
Merdivenlerden çıkarken aşağı inen Arınç'ı gördüm. Bana her zamanki bakışlarından birini atıyordu. Ama ben her zamanki halimde değildim. Odama girip bilgisayara gömüldüm, sabah henüz uyumamış oyuncu chatinden birileriyle bir maçlara girip ve kafamı dağıtmaya çalıştım.
@ruhdoktoruxx: Ferdi hoşgeldin.
@ezell00003: Kardeşime günaydınlar.
@ferdI_i: davet atın bekliyorum
@ruhdoktoruxx: hayırdır selam sabah yok mu?
@ferdI_i: selam
@ruhdoktoruxx: moralsiz miyiz bugün?
@ferdI_i: akşamdan kalmayım onun dışında bir sıkıntı yok
@ ferdI_i: davet atın oyuna girmem lazım
@ruhdoktoruxx: şeymayı bekliyoruz iki dakikaya açarız, relax
@ferdI_i kulüpten ayrıldı
________________________________________________________________________________
Bilgisayarın ekranını sertçe aşağı indirirken kapımın açıldığını gördüm.
Emir: Kahvaltıya geliyor musun? Ellerimle yaptım. Her zamanki gibi.
Ferdi: Yemek istemiyorum. Beni yalnız bırak.
Emir: Hayda! Ne oldu da bana kızdın bugün? Konuşarak anlaşabiliri...
Ferdi: Başım ağrıyor yalnızlığa ihtiyacım var.
Mahcup bir boyun eğişle kapımı örtüp gitmesi nedense beni kötü hissettirmişti. Olduğumdan kötü hissedemeyecek kadar kalbi kırık olsam da onu böyle suçsuz hissederken görmek aklımı kurcalıyordu. Biraz sonra kapının altından sürülen bir tablet ağrıkesiciye gözüm ilişti. Yanında küçük bir kağıt parçası, üzerinde de kurşun kalemle acele çizilmiş kalp...
Kağıtı buruşturup ağrıkesiciyle birlikte çöpe fırlattım. kendimi yatağa atarak telefonumu çıkarım youtube'a girdim. Öğleden sonraya kadar vaktimi yataktan çıkmadan oyun videosu izlemekle geçirdim. Başımın çatlaması ekrandan alamadığım gözlerimin ağrımasıyla birleşip felaket bir vücut kasılmasına dönüştü. Saate baktım: 16:00
Yataktan kalkmaya karar verdim. Rahat eşofmanlarımı geçirip kulaklıklarımı taktım ve müziği açıp spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdiğim gibi evden çıktım. Etraftaki sahalara çıkıp birilerinin basketboluna katılmayı planlıyordum.
Hava aydınlığından ödün vermese de sıcaklık düşük ve rüzgarın esişi güzeldi. Ellerim cebimde, kapüşonum kafamı örtüyorken kaldırımda yürüyordum.
Yakınlardaki açık bir sahada oynayan birkaç kişiyle konuşup maça katıldım.