6.

472 13 1
                                    

Arkadaşlar baştan söyleyeyim, Prens ve Safir'i ship lemiyorum ^v^ o ikisi benim için sadece iki kardeşten ibaret
___________________________________

  Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım zaten toplasan iki bilemedin üç saat uyumuştum yataktan kalkıp işlerimi halledince kapının önüne gelip halen uyuklayan ikiliye doğru döndüm ve odanın solunda duran metal çubukları aldığım gibi -fazla ses çıkartacağını bilerek- demir kapıya vurdum. -beklediğimden fazla ses çıkarmıştı ki oda biraz boş aynı zamanda büyük olduğu için ses yankılandı-

"ANANI Sİ- AAH!"
"MERİH KORU BENİ UZAYLILAR GELDİ!"

Merih aceleyle kalkmış, pardon- tam kalkarken Prens üstüne zıpladığı için ikisi şu an yerdeydi,
İkisinin bu hali beni güldürmüştü veee görüyorum ki Prens yine modundaydı:D

"PRENS! Bekle de ilk önce bir kendimi koruyayım!"
"Ama yaaa! Beni kim koruyacak?! Haydi be oğlum bunca yıldır seni bodyguard IM olarak kullandım şimdi beni bırakamazsın!"
"Yaa Bodyguard ındım öylemi? İnan bana seni öyle bir bırakırım ki! Siktir git!"

Deyip Prens'i üzerinden attı. Gülümsemem bütün yüzüme yayılırken kapıyı açıp onlara geri döndüm tabiki isteyerek açık bırakmıştım kapıyı acilen kaçmam gerekebilirdi çünkü Merih'in böyle kovalamacalara karşı olan sevgisini herkes biliyordu değilmi? Yada bilmeyenler öğrenmiş oldu artık.
yanlarına doğru yürüdüm

"Kalkın bakayım tembeller!"

İkisi birden bana baktı

"Diyene bak

Dedi Prens. sonrasında Merih devam etti

"LAN! Safir yinemi sen lan! Şimdi sıçtım ağzına!"

Arkaya doğru bir adım attım gülümsemem dahada büyüyordu. Merih kalkmaya çalıştı lakin hala uykusunun olduğunu görebiliyordum. E normal yani, yeni uyandı yavrucak.
Ayağa kalķtığı gibi koşmaya başladı ilk önce yüzüne bakıp sinirini tarttım şey, biraz sinirliydi galiba. Arkamı tamamen dönüp bende koşmaya başlayınca ayakkabılarımı giymediğimi fark ettim ama şuan geri dönmek için biraz geç olmuştu sanırım.
Merdivenlere geldiğimiz an zaten alışık olduğum bir şekilde trabzanlara atlayıp kaydım ve yere inince arkamı dönüp nerde olduğuna baktım da göremedim onu

"Safir?"

Ne münasebet! Tabiki yanımda duran komutanı yeni fark ediyordum. Ona doğru baktım komutanın siyah dalgalı saçları ve uyumlu olarak siyah çekik gözleri vardı
Komutana bir saniye kadar bakmıştım bakışlarımı çevirince Merih'in son basamakta düştüğü ânı yarım yamalak görmüştüm maalesef ;-;
O ânı tam görebilmek vardı! Fazladan bir keyiflendim.
Bir küfür savurup ayağa kalktı

"Neden şaşırmadım acaba?"

Dedi komutan.

"Acaba ya?"

Fısıltıyla konuşmuştu Merih.
Elini alnına götürüp ovmaya başladı. Komutan başını öne eğdi, gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Sonra başını kaldırıp,

"Üçüncünüz nerde?"

Dedi kaşlarını indirerek.

"Burdayım!"

Arka taraftan gelen sesle hepimiz Merih'in arkasından yürüyerek gelen Prens'e doğru çevirdik başımızı. Tam yanımıza gelip ben ve Merih'in tam ortasında durdu.

"Size küçük bir görev vereceğim."

Gözlerini hepimizin üstünde gezdirdi.

"Dört gün sonra, anlaşmanın yapılacağı mekana garson olarak sadece tek günlüğüne ve etrafı, her tarafını, her bir ayrıntısını noktasına kadar! İncelemek için gideceksiniz. Tek gününüz var unutmayın. Hazırlanın iyice."

Sessiz kalıp sadece çorapla kalan ayaklarıma indirdim başımı.

________________^^

  Olaylara hafiften bir giriş yapıyoruz haydi bakalım ^^ :D ♡
Kısa oluyor bölümler farkındayım ama sıkmasın diye böyle yapıyorum ki bence daha bir güzel oluyor böyle heycanlı heycanlı.
Bu arada aklımda EFSANE fikirler var bu kitap için umarım güzel olacak >:>

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin