47.

45 3 0
                                    

(AREN)

Çok uzun olmayan bir yolu gittikten sonra, tesisin otomatik sensörlü kapısı plakaları okuyunca açıldı.

"Merih iyi misin "

Postallarımın bağcıklarını bağlarken sormuştum.

"Hıhı evet. "

Başımı ona doğru döndürdüm
Her zaman ki yüz ifadesinden hafif daha soğuk bakıyordu ama sıcaktı da?

Çok sakin görünüyordu.
Kaşlarımı çatıp elimi direksiyon daki elinin üzerine yerleştirdim.

Soğuktu eli.
Yüzüne baktım, hafif gülümsüyordu. Elimi kaldırıp ilk önce alnına sonra yanağına yerleştirdim

Yine soğuktu.
Gülümseyip baş parmağımla yanağını severek ayrıldım.

"Eridim biliyor musun?"

Arabayı park edip anında indi ve arka taraftaki
Turunculu adamı kucaklayıp hızlıca uzaklaştı.

Arabanın anahtarını sürücü koltuğuna atmıştı. Sırtımı yasladım, elimi ağrıyan karnıma doğru götürüp hafif ısıtmaya çalıştım.

Anahtarı alıp çıktım arabadan sonra.

(SAFİR)

"Prens bak yetiştirdim ağlama artık,"

Onu nasıl sakinleştireceğimi düşünürken aklıma zindan koridorundaki mavili mahkum geldi.

Prens yerde yarı oturur şekildeydi.
Ona doğru eğildim, onu kucakladığım gibi aşağı koridora koştum.

"Arda abi Bulut nerde?"

Abi beni dinleyip koşar adım bir koridora yöneldi.

Onu takip edince
Sağlı sollu boş hücreler olan bir koridordu. Bu yüzden Bulut'u çok net görebiliyordum.

Bacaklarını kendine çekmiş yeri izliyordu.

Hücrenin karşısına geçip yere eğildim.
Prens'in üst bedeni kucağımdaydı hala.

"Prens bak, hadi sakin ol"

Hücrede hareketlenmeler oldu.

"Ne oldu ona"

Kafamı kaldırdım,
Bulut ellerini kapıya yaslamış dizlerinin üstünde duruyordu.

"Şey, biraz uzun bir hikaye"

Kaşları gözlerine yaklaştı gözlerini olabildiğince açtı

"Hücreyi aç, lütfen."
"Üzgünüm açamam,"
"Lütfen, kaçmak için değil yemin ederim, "

Gözlerimi Prens'e çevirdim, artık ağlamaktan baygınlık seviyesine gelmişti.

"Kaçmak için değil, zaten o bu haldeyken nasıl kaçarım?"

Yüzüne çıkardım bakışlarımı,

"Üzgünüm yetkim yok,"

Bulut'un gözleri doldu ve çok geçmeden ağlamaya başladı.

Soğuk olan elimi Prens'in yanaklarına tuttum, yanıyordu yanakları.
Bi ara gözlerindeki eli yere düştü, yüzü ifadesizleşti ve yana doğru düştü.

"Prens?"

Yanağına çarptım elimi bi iki defa

"AÇ ŞUNU"

Bulut cam kapıya yumruk geçiriyordu.
Koşma sesleri duydum,
Ses gelen tarafa bakınca, komutanı gördüm

"ARDA AÇ KAPIYI"

Arda kapıyı açtı, açar açmaz Bulut çıkıp kucağımdaki yarı baygın Prens'i çekip öyle bir sarıldı ki, kıskandım.

"Alaz'ım tamam birşey yok"

Prens titreyen elini kaldırıp Bulut'un boynuna sarıldı.

"AĞBİEE"

Bulut Prens'in saçlarını sevdi tek eliyle.

"Tamam sakin ol, geçti"

Bulut kendini Prens'ten ayırıp elleriyle gözlerini sildi
Hafif gülümsedi,

"Neden anlatmıyorsun?"

Bir katili böyle görünce hissettiğim garip bir duygu vardı, tanıdık bir duyguydu.
Nefes nefese duran komutana baktım ve ayağa kalkıp hazır ol durdum

Nefesini düzenleyip bana baktı.

"Rahat ol Safir"

Daha rahat bir duruşa geçip başımı sakinleşen Prens'e ve mavili mahkuma çevirdim.

"Safir"
"Buyrun komutanım"
"Burası sende, ben çıkıyorum."
"Evet efendim"

Geldiği gibi koşar adım çıktı.

"Ağbi o yağşıyğor "

Prens Bulut'un boynuna daha sıkı sarıldı

"Hislerini anlıyabiliyorum, bende böyle hissettim,"

Ay çok duygusal

(AREN)

Koridordan çıkıp odama doğru çıkan merdivenlere yöneldim.

Bu sırada telefonumu çıkarıp Merih'i aradım
Üçüncü çalışta açtı.

"Alo,"
"Merih geliyorum odamda bekle beni"
"Evet efendim"

Yanında ajanlar vardı demek..
Şimdi şerefsizlik yapılmazmı?
Etrafımda kimse olup olmadığına baktım
Kimse göremeyince,

"Odama git ve perdeleri kapat hayatım,"

Kendi konuşmadı ama arkadan sesler geldi

"Lan Merih iyi misin olm kızardın"
"Kiminle konuşuyordu ki"
"Yane anlamadım komutanla konuşurken neden kızarırsın salak aşık galba"
"Kes olm duyar falan şimdi"
"GİTMEM LAZIM"

Merih bağırarak koşmaya başlamıştı.
Kulağıma sıçtı.
Telefonu kapatıp daha yavaş yürümeye başladım.

____________
<3

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin