41.

42 3 0
                                    

(SAFİR)

Yok olm direkt söyleyecem bu sefer. Neden bütün ailevi meselelerle ben ilgileniyorum ki?
Daha Merih'e nasıl söyleyeceğimi bilemezken, birde başıma bu çıkmıştı.

Odayı kilitleyip dışarı çıktım, çıkarken zindan koridorundan dönen Prens'le karşılaştım.

"PİrEnS"
"NhE"
"Bak diyelim ki şuan, hemen şuan, biyolojik ailenden biriyle karşılaştın ne yaparsın? Korkar mısın onunla konuşmaktan? Üzülür müsün?"

Beraber yürümeye başlamıştık. Odanın yolunu tutmuştuk.

"Bişey diyimmi harika olurdu. Üzülmem , hatta şu götürdüğüm mahkum abim çıkarsa şaşırmam bile. Korkmam da ama bütün gün soru yağmuruna tutardım o her kimse"

Başımı salladım

"İyi çünkü bu mahkum abin"

O birden durdu ben iki adım atıp ona döndüm.

"NHEEEE"
"Noldu şaşırmam diyordun? Hani şaşırdın işte. Yalancı"
"LnA MaL bU BöYlEmİ SöYlEnİr?! BeN lAfIn Gelİşİ sÖyLeDiM oNu"

Tamamen ona döndüm
Tek kaşımı indirip ellerimle bedenimi gösterdim

"Ordan laf oyunlarını çok anlayabilen birine mi benziyorum?"

Elindeki parmaksız eldivenleri yüzüme fırlatıp koşarak zindana yöneldi.
Yüzüme çarpıp yere düşen eldivenleri kaldırdım. Yine bi ben bi Me-
Lan dur Merih nerde
Amk yine tek kalmıştım.
Odamın yolunu tutup tekrar tek başıma odama yöneldim.

(PRENS)

Merdivenlerden koşarak inip az önce kapattığım hücreye doğru koştum.
Duracağım zaman, birşeye sertçe takılıp uçunca, ki gerçekten uçmuştum.

"Sakat lan bu"

Arkadan bir mahkum fısıldamıştı.
Ama ben yerde düşürdüğüm hediye, olan kolyeyi aramaya başlamıştım.

"Bunu mu arıyorsun?"

Arkamı döndüm, deminki mavili mahkum, ki abimdi. Ellerini camdan kapıya yaslamış bana bakıyordu.

Ona başımı döndürünce, sağ eliyle biryeri işaret etti.

Başımı bu sefer oraya döndürünce bulmuştum kolyemi.

"EgvEgt!"

Tamda mavili abimin hücresinin önüne düşmüştü.
Hücrenin önüne bağdaş kurarak oturdum.
Kolyeyi  bileğime sarıp sabitledim.

Mavili abimin nerde olduğuna bakmak için başımı kaldırdım.
Hücrenin taa sonuna kadar gitmiş sırtını duvara yaslayarak oturmuştu.

Elimdeki kolyeyle uğraşıyormuş gibi yaparak sordum.

"Bahçedeyken birini bulmak istediğini söyledin. Kimdi o?"

Beni ikiletmemişti.

"Kaldığım hapishanenin revirindeydi kardeşim. Ona bakmak için gitmek istiyordum."

Demek bir abim daha var.

"Oraya bir birlik gönderildi zaten bulunur endişelenme"

Abiyle ne konuşulur ki? Ben nasıl bu adama,
Selam ben senin kaybolan kardeşinim! Diyebilirim ki?

"Ee mahkum bey,"
"Bulut"
"Bulut bey, ailevi yapınızı anlatabilir misiniz?"

Saçları çok güzel parlıyordu.

" ben, benden başka dört kardeş, biri benden büyük diğerleri küçük. Annem, burda babam yurt dışında yaşıyor. Boşandılar... benim yüzümden."

"Neden öyle dedin?"

"En küçük kardeşlerim ikizdi. İkizlerden biri beş yaşındayken yok oldu birden. Benden bir küçük kardeşim evden kaçtı, annem beni onu bulmam için gönderdi,"
.
"Annem benden c41 olduğumu öğrendiğinden beri hoşlanmıyordu zaten."

Kaşlarımı çattım

"Saçların boya değil mi?"

Tam gözlerimin içine bakınca daha önce hiç dikkat etmediğim gözlerinin kıpkırmızı parladığını gördüm.

"Gözlerin! Çok güzel ışıldıyor!"

Şaşırmış gibi açtı gözlerini.
Gözleri doldu.

"Bu bana beş yaşındayken söylediğinle aynı"

Ellerini yüzüne götürüp ovmaya başladı.

"Tabi, küçüklüğümden beri zevkli bir insanım "

Kafasını kaldırdı birden.

"Kardeşim olduğunu kabul ediyor musun yani?"

Omuz silktim

"Biliyordum ki o yüzden ailevi meseleleri sordum."

Yaşlar yanaklarından süzülmeye başladı.

"C41 in gelip geçici olduğunu biliyorsun değil mi?"

"Ne"

"C41 ömür boyu kalmaz diyorum.."
"Ya bırak şimdi c41 i kardeşimi bulmuşum bana c41 diyor"

Başımı eğdim

"Benim ismim ne?"
"Hı?"

Gözlerine çıkardım gözlerimi

"Bana burda Prens diyorlar. Ama gerçekte başka bir ismim var değil mi? Yoksa bile anam hangi fantaziyle ismimi Prens koydu?"

"Hayır ismin var"
"Ve ne?"
"Alaz"
.
.
.
________

☁️ 👑

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin