82.

28 2 13
                                    

(SAFİR)

Arka bahçeyi süslemişlerdi.
Büyük bir sahne kuruluydu. Tesiste çok ajan vardı ve hepimiz ayakta duracaktık. Sahnede Başak abla vardı. Çakıl sahnede hoparlörlerle uğraşıyor, Mercan da hemen yanında kucağında o veletle onu bekliyordu.

Etrafa göz gezdirdim. Prens ve çavuş bahçenin bir kenarında durmuş konuşuyorlardı.

Neredeyse bütün ajanlar dışarıdaydı. Umut köpeği ve Günyaz sahnenin önünde durmuştu.

Diğer tarafta Komutan ve Merih yeni giriş yapmıştı.

Gözümün kimi aradığını biliyordum ama kabul etmek istemiyordum.

Nereye baktıysam onu görememiştim. En son arkama doğru bakınca onu duvara yaslanmış bir şekilde buldum. Sanırım bana bakıyordu ama ben bakınca gözlerini kaçırmıştı.
Kaşlarımı çatıp bütün bedenimi ona döndürdüm. Gözlerimi bana bakmayan gözlerine diktim ve öylece bekledim.

Bana bak.

Hani gözüme görünmeyecektin?
Bunu sanki demin onu arayan ben değilmişim gibi söylüyorum evet.

Yüzüme bak.

Eninde sonunda bakacaksın biliyorum.

Gözlerini sonunda bana çevirdi. Ama kaşlarını çatarak durduğu yerden ayrıldı. Hala ona baktığımı görünce konuşmadan sadece ağzını oynatarak, 'önüne dön' dedi.
Ben de ne yaptığımı farkedince gözlerimi kırpıştırıp sahneye döndüm.

Çok mu sıcaktı harbiden?

"Ses, ses kontrol- Çakıl bune bune bizi karşı takımında mı duymasını istiyorsun?"

İnanılmaz yüksekti ses. Öyleki Mercan'ın kucağındaki veletin ağlama seslerini bile duyabiliyorduk. Biri gelip kolunu omzuma sardı.

Kafamı hızlıca kaldırdım. Firas'tı gelen.

"Safir. Yarın kendinize çok dikkat edin. Çok çok tehlikeli. Elif hanıma bak. İnanılmaz yetenekliydi. Üst yönetimden gelmişti. Ona rağmen zehirlenerek öldü."

Başımı salladım.

"Zehirlenmek mi?"
"Evet. Vücudu iflas etti. Şey zehri-"
"Biliyorum aynı şey şuan Bora çavuşta var."

Kaşlarını çatarak şaşkın bir şekilde baktı.

"Bora'da mı? Ne zamandan beri? Bora ölecek mi?"

Gözlerimi kaçırdım.

"Evet. Bir iki ay oldu. Çok bir zamanı kalmadı."

Firas başını sallayıp sahneye çevirdi gözlerini.

"Ha?"

Omzuma vurdu iki defa.

"Safir! Safir bana bak"

Ona çevirdim başımı

"Ne?"

Eliyle sahnenin başında duran Günyaz ve Umut ikilisini gösterdi.

"Umut mu o?"

Yüzüne öyle baktı ki, gözleri ışıl ışıldı. Yani o Umut olmasa bile evet diyebilirdim.

"Evet evet o."

"UMUT"

Bağırsa bile Umut onu duymuyor gibiydi.
Elimi omzuna yerleştirdim.

"Öyle değil."

Boğazımı temizledim.

"ULAN SARI HABEŞ MAYMUNU"

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin