30.

85 5 0
                                    

(SAFİR)

"Bana nasıl güvenebilirsiniz ki?"
"Doğru ona nasıl güvenebiliriz ki"

Sahte sarışının söylediğine anında cevap veren Prens'ti tabiki

"Bence işkence odasında Merih'i üstüne salalım o münasip yeri koparsın"

"ÖZÜR DİLERİM ALLAH ÇARPSIN BİRDAHA ÖYLE BİRŞEY YAPMAM BORA'NIN DA NERDE OLDUĞUNU SÖYLERİM ŞİRKET BİLGİLERİNİ DE NOLUR BENİ ONUNLA YANLIZ BIRAKMAYIN"

Ne kadar çalışsamda pek odaklanamıyordum zaten Günyaz'la burda pek bir işimiz kalmamıştı.

"Anlat."

Komutan soru sorup önündekinin cevabını bekliyordu.

"Safir not al"
"Evet efendim"

Cebimden not defterimi ve kalemi çıkarıp boş bir sayfa açmıştım. Ama Günyaz benim yaptığım gibi aynı şekilde not defterini çıkarmıştı.

O kadar acıkmıştım ki. Şu sahte sarışın konuşmaya başlamadan elimdeki kalemle boş sayfaya  bir hamburger çiziyordum.

"Not aldınmı Safir?"

He? Ne?
Gözüm ilk önce komutanı sonra sadece hamburger çizerim diye ayırdığım minik bölmeyi değil bütün sayfayı yemeklerle donattığım kağıdı buldu

"Eee"

"Ben aldım efendim."

A! Günyaz İyiki burdaymış!

"Safir git dinlen biz Bora'yı almaya gidelim."
"P-Peki"

(PRENS)

Cidden yapmıştı! Komutan gerçekten söz verdiği gibi onun kaydını yapmak için not almıştı- dur..

"Bekle! Umut!"

Günyaz onu götürürken onları durdurmuştum.

"Bak cidden özür dilerim benimle alakası olmayan birşeydi."

"Onu demiyorum! Soyadın!"

Durup tek kaşını kaldırdı

"Ne olmuş?"
"Göktepe dedin değilmi?"
"Evet-"

Lafını kestim

"FİRAS NEYİN GELİYOR"

yüzüne gölge düştü ve göz bebekleri küçüldü birden.

"Onu nerden-"
"SÖYLE"

"Prens. Sonra."
"Ama komutanım! Firas la aynı soyadı taşıyor!"

"Bunu onunla sonra konuşabiliriz. Şuan Bora'nın hayatı önemli."

Bora? DOĞRU.

"Evet efendim."

Odadan çabucak çıkıp arka bahçedeki siyah arabanın yanında bulmuştum kendimi.
Çok geçmeden komutan yanında iki askerle beraber gelmişti.

.
.
"Prens. Önden gir. Saklan. Tehlikelere karşı koru bizi."
"Evet efendim."

Söylediğini yapmak için kapıya yönelmiştim ki- çatıda sığabileceğim kadar açık bir pencere gördüm.

Cebimden özel yapım parmaksız eldivenleri çıkardım. Ayakkabılarımda ve eldivenlerimde farklı bir teknoloji kullanıldı ve bu benim düz duvara ekipmansız tırmanabilmemi sağlıyordu.

Pencereye kadar gidip içeri baktım.
Sandalyeye bağlı bir şekilde oturuyordu biri. Bir an irkilip olduğum pencereye doğru baktı.
anında pencere tarafından çekilmiştim. Sonra bir ses duydum. Yorgun bir ses.

"Prens..? Sen misin?"

Gerçek sarışının sesini duyunca içime direkt dalma isteği doğdu.

Hayır. Beklemen lazım.!
Tekrar pencereye yaklaştığımda kapı açılmıştı nihayet!

"KOMUTANIM!"

Hayır bağıran ben değilim. O sarışınım bağırıyor.
Komutanı gördüğüm zaman gizlice içeri dalmıştım ama Bora beni fark etmişti bile. Onun yeteneği buydu işte. Yalnızca benim tarafa baktı ve başını çevirdi.

Komutan temkinli adımlarla yaklaşıp Bora'yı çözmüştü. Çözer çözmez Bora ayaklanıp önündeki adama sarılmıştı. Göz yaşlarını tutamamış sevdiğim.

"Geldiniz.. hepiniz.. fark ettiniz! Ben söylemiştim ona. Bizim komutandan saklayamazsın demiştim! Dinlemedi beni. "

Bizden çok şey bekliyordu ve biz onu bu kadar geç fark etmiştik. Hemde tesadüfen.

"Komutanım. Prens burda ama yerini kestiremiyorum."

Komutanın yüzünde şok olmuş bir ifade vardı. Dayanamadan çıkmıştım saklandığım yerden.

Anında bana döndürmüştü gözle-
olamaz...
.
.
.
______________________
TvT bu bölüme söyliycek söz bulamıyorum;-;

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin