(SAFİR)
"Ah aşkım kafandaki o mısırlarla ne kadar sekdisin anlatamam"
"Ne"
"Şş kes sesini Safir fish upon the sky izliyorum aşırı heycanlı başrolde çook yakışıklı"
"Hıhı anladım"
Deyip gaza dayadım ayağımı. 0-100 2 saniyede olunca, Prens elindeki telefonla öne doğru uçtu
"GHAGH çüş Safir hayvan mısın çek kenara ben kullanacam"
Tabi, dediğini yapıp sağa çektim.
"Kullanabilirsin"
Ben daha konuşmadan çoktan inmişti aşağı.
Omuz silkip arabadan indim ve sürücü yanına oturdum.
O da sürücü koltuğuna yerleşti.Şey, prestige ye Firas a bakmaya gidiyoruz, bi gıdımlık şansımız var, umarım yaşıyordur.
(MERİH)
Devin saçlarını bakıcısına ördürtürken onu izliyordum
Çok güzel bir kızdı.
Aren'in tıpatıpıydı. Gözleri, saçları, felan.
Ama kişiliği Evren beye daha fazla benziyordu.Bahçede çimlerin üstünde oturuyorduk hepimiz. Onlardan biraz uzaktaydım
Devin bağdaş kurmuş otururken, Aren onun tam önünde bağdaş kurmuştu. Devin in kolundaki bilekliği çözmeye çalışıyordu.
"Heh oldu"
Aren gülümseyip Devin e bilekliği verdikten sonra sol kolunu ovduğunu gördüm.
Canı mı acıyordu?Devin gülümsedi, gülümserken gözleri Aren imin sol koluna kaydı .
Yüzü düştü birden
"Baba, koluna ne oldu?"
Aren dahada büyük gülümsemeye çalıştı
"Hiç... bir şey güzelim sadece düştüm"
Keşke
Keşke sadece düşseydin"Büyüklerde düşebilir mi?"
Bana bakarak sormuştu soruyu
Yanlarına doğru emekleyip Devin'in yanına oturdum."Düşer tabii "
(AREN)
"Aren sen kalksana bi dakka"
"Tamam Melis abla"Melis ablayı evin mutfağına kadar takip ettim
"Al şunu"
Diyip ağzıma bir parça kek soktu
"Sağolun hanfendi"
Dedim ağzım dolu bir şekilde
Bana döndü"Aren efendi ben biliyorum bu simaları kim bakayım bu mavi tişörtlü"
Bir ısırık daha alıp gülümsedim
"Hiiç"
"Yemezler beyefendi"
(SAFİR)
"E salakçım biz nasıl gircez içeri?"
"Kapıyı kırcaz"
"Yok babam."Soru işareti bakışı attım ona
Prestige normal bir restorant değildir.
Süikastçilerin sıkça kullandığı bir depodur aslında.Eğer prestige nin yeraltı havalandırmasına girip tek yoldan sola sonra aşağı doğru sağa inerseniz,
İlk başta geniş bir alan, daha sonra yaklaşık 50 metre kadar kare bir çukur, hemen o çukurun içine konumlanmış kocaman bir pervane görürdünüz.
Pervane sanıyorsam katliamda kullanılıyordu.
Dev bir doğrama makinesi.Ama Prens le beraber, daha da aşağı inip tamda o deliğe bakan bir kapı bulmuştuk. O kapıyı açmaya çalışıyorduk şimdi.
Prens'e bakıyordum, başımı çevirince
Dudaklarımda hissettiğim yumuşaklık ve ağzıma itilen bir hapla afalladım.Hemen kendimi arkaya doğru çekip ağzımdaki hapı salyayla beraber tükürdüm ve elimin tersiyle ağzımı sildim
"HAY BU TEKNİĞE LANETLER OLSUN "
Başımı kapıya doğru çevirdim.
Birisi havada ters duruyordu.Başımı arkaya çevirince Prens yoktu.
Adama geri baktım"Abicim başka teknik mi yoktu 80'lik basınçla şuramdaki damara vursan..
Boynumun sağını gösterdim
...Bayılırdım zaten. Ayrıca sen spiderman mısın amk düz olsana"
"Çok konuşuyorsun"
Diyip kendini yere doğru bıraktı.
Ayağa kalkıpD-2 atak pozisyonu aldı.
Aynı şekil pozisyonu alıp ilk vuruşunu bekledim.Savaş istiyorsa, savaş alacak.
.
.
.
_________________
✨👑💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yılın Görevi(bxb)
ActionYeşil gözlü adam köpeğin beyaz tüylerini bir defa daha okşayıp arabaya dönmüştü.. Yukarıda neler yaşadığını belli etmemeye çalışyordu. Ama birazdan patlayacak olan gözyaşı kanallarıyla bu imkansızdı nerdeyse..