Yorum yapın lütfen 🙏
(MERİH)
"Adı üstünde ya deli!"
"Tamam Merih abartma"
"Abartmıyorum.. sakinim."
"Sakinsin? Tamam kalk adamın üstünden."Altımdaki adamın yakasını tutup salladım.
"DELİSİN DİYE ÖYLE DEDİN DEĞİL Mİ?!"
"Merih tamam-"
"Ya Aren'im nasıl sakin olayım. Bu adam ilk önce sana ölecek dedi sonra bana FAHİŞE dedi. Bana lan bana!"
"Merih kalk. Bu bir emir."Türlü küfürleri içimden savurup adamın yakasından tuttuğum gibi yere savurup ayağa kalktım.
"Merih adamı bayıltmışsın."
"Onu bunu bırak adam altına işemiş"
"Yürü Merih gidiyoruz. Yakalnmadan."
.
.
.(SAFİR)
Spor odasında ağırlık kaldırırken birden kapı açıldı ve Çakıl içeri daldı.
"Safir- çok- çok sevineceğin birşey olduuuu"
Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. Ve çok heyecanlıydı.
Ağırlığı yerine bırakıp ayağa kalktım."Ne oldu?"
"Gel gel!"Kapıyı açık bıraktı ve koşarak dışarı attı kendini.
Onu takip ettim."Çakıl. bekle- kapıyı kilitlemem gerek"
"Tamam işin bitince revire gel!"Koşarak söylemişti bunları.
Arkasından bağırdım.
"Tamam!"
Kapıyı kilitleyip komutanın tesiste olmaması nedeniyle anahtarları generale bırakmak için odasının yolunu tuttum.
"Umarım Çakıl yine bebek yapmamıştır-"
Diye geçirdim içimden.
General'in odasına doğru yaklaşmışken onu odasının önünde buldum. Dışarı çıkıyordu ve kapısını kilitliyordu."Generalim-"
Bana döndü. Yüzünde her zamanki yorgun ifadesi vardı. Bu adam hiç dinlenmiyor mu acaba lan.
"Söyle Safir."
Anahtarları uzattım,
"Bunları verecektim"
Anahtarlar avucumun içinde duruyordu.
Yaklaşıp elini benimkinin üstüne kapattı ve döndürüp anahtarları kendi avcuna düşürdü.Elini çekip,
"Sağol, gidebilirsin."
Gülümseyip,
"İsminizi neden aldığınızı görebiliyorum."
Dedim.
"Belki açıklamak istersin?"
"Derin bakıyorsunuz."
"Sendeki gözlerin bende olduğunu düşünsene,"
"Fazla derin. Batarsınız."
"Ben boğulmaya razıyım Safir"
"Hala fazla sıcak generalim."Ordan ayrılıp revirin yolunu tuttum. Ama arkamdan geliyordu.
Revir kapısını açınca içeri benimle beraber girdi.
Yalnız o Bora'nın olduğu tarafa, bense Çakıl'ın özel odasına doğru gittim.
Kapıyı açınca Mercan'ın da orda olduğunu gördüm.Çakıl sevincinden zıplıyordu.
"SAFİRRRR"
"Çakıl birşey söylemem lazım-"
"Benimdede! Sen başla."
"Sanırım general bana asılıyor"
"Hagsiktir len. Bizim Deniz general sana mı yürüyor? Heh!"Yüzünü buruştura buruştura söylemişti.
"Yok olm cidden."
"Ben dedim sana Çakıl! Sen bana imkansız ship dedin!"
"Ya Mercan- şunun tipine iyi bak, bak Safir'in gözleri çok çoook çooooook derin. Generale bak, adam derinliğin vücut bulmuş hali. Bunların birleşiminde extra introvert bi velet çıkar. Sonra gelde uğraş.""Of Çakıl!"
"NEYSE DEĞİŞTİR KONUYU ÇAKIL"
"Ha evet- AY SAFİİRİRREİRİ"
"Çatlatma beni söyle artık!"
"Firas uyandı!"
"Ne? Ne! NE?!"Odadan çıkıp Firas'ın kaldığı odaya doğru yürüdüm.
"Dur Safir! Yemek yiyor-"
Odanın önünde Çakıl'ın arkamdan koşmasına rağmen hiç durmadım ve kapıyı açtım.
Açar açmaz yatağın üstündeki tepsideki çikolata kahverengisi gözleri benim gözlerime çıktı. Ağzı dolu doluAyağa kalkıp bana doğru yürüdü ve kollarını boynuma doladı.
"SOGFOROM!"
Gözyaşlarıma engel olamadım ve öyle bir ağlamaya başldım ki orda.
Kollarımı kendimi onun gerçek olduğuna inandırmak ister gibi beline sıkıca doladım ve başımı boynuna gömdüm.
Ağzındakini yutunca konuşmaya başladı.
"Ooyyy ooy benim Safir gözlüm özlemiş mi beni?"
"ULAN ALLAH'SIZ HEMDE O KADAR ÇOK ÖZLEDİ Kİ"Elimi aslında uzun olan ama düzeltilmiş saçlarına attım.
"Yapma ulan safir gözlüm, ağlayanın ağlak kalkanım olması gerek. Sahi nerde o ağlak kalkan? Hı! Prens'im nerde?"
Birden çekildi. Ve korkmuş suratını gördüm.
"Sakın bana Safir- ölmediler değil mi?"
"Hayır haaayyıırrr- ama ikisinin de ilgilenmeleri gereken sevgilileri var."Aklıma gelen şeyi söylesemmi söylemesem mi diye düşünürken birden ağzımdan kaçtı.
"Hatta Merih'in çocuğu var ulan."
Yüzüme soru işareti bakışını attı.
"Nasıl? Ney? Hahaha yanlış duydum galiba, çocuğu var dedin sandım da."
Çakıl ve Mercan odadan çıkmıştı ve sadece ikimiz vardık.
"Doğru duydun. Çocuğu var. 24 günlük."
"Kimden lan-"
"Şey- Çakıl-"
"ÇAKIL MI"
"La yook. Çakıl bir yöntem buldu nörobilmemneyle çocuk yapabiliyor."
"Ha Merih gerçekten sevmiyo sadece prosedür diyorsun yani""Yıo seviyor."
"Kim ulan bu kız"
"Komutan ya"
"NHE EVREN BEY Mİ"
"Ne- hayır ulan öldü o. Ben çekik gözlü olanı diyorum"Gözlerini olabildiğince açtı
"Evren bey öldü mü?"
"Evet."
"Ve Merih'in Aren Çavuştan çocuğu mu var?"
"Evet"
"Ya bi siktir"
"Gerçekten lan. Ama bunu kimse bilmiyor yani- söyleme kimseye"Başını yere çevirip soluklandı.
"Bora'ya ne oldu? O ölmedi değil mi?"
"Ha yok çavuş oldu. Ama az kaldı galiba"
"Neye?"
"Ölmesine."
"Sen nasıl bu kadar rahatsın ya?"
"Kabullenmek gerek."Birden kapı açıldı,
"FİĞRAASSSS"
.
.
.
—————————-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yılın Görevi(bxb)
ActionYeşil gözlü adam köpeğin beyaz tüylerini bir defa daha okşayıp arabaya dönmüştü.. Yukarıda neler yaşadığını belli etmemeye çalışyordu. Ama birazdan patlayacak olan gözyaşı kanallarıyla bu imkansızdı nerdeyse..