35.

61 4 0
                                    

(AREN)

"Prens. Dur."

Yere eğilmiş bir şekilde, bana baktı.

"Buyrun komutanım"
"Dinle."

Duyduğum küçük bir 'tik' sesiyle, dikkat kesilmiştim.

"Prens, hazırlıklı ol-"
"İçerde keskin nişancılar var komutanım"
"E-"

Sesimi ateş alan bir mermi sesi kesmişti.
İki yanımda birden keskin acılar hissedince,

Yani yanağımda ve sol kolumda,
Kendimi yere bıraktım.

"KOMUTANIM"

Tek gözümü açıp Prens'e baktım.
Yüzündeki korku dolu ifade değişmeden yanıma doğru geldi ve eğildi.

"Git"

Dedim ona fısıldayarak.
Yüzüne daha da korkmuş bir ifade yerleştirip geri çekildi.
  Bora'yı taşıdı ve koşarak uzaklaştı.

Dişlerimin arkasına içinde kırmızı bir sıvı olan kapsüllerden yerleştirmiştim. Bu göreve özel birşey değil. Her daim orda olan bir kapsül.

O kapsülü kırınca ağzımdan akan kırmızı sıvı, -kapsülün içindeki kendi kanımdı-

Bu sıvı bu tür görevlerde, düşmanı kandırmak için kullanılırdı.
Şuan beni vurduğunu sanan iki keskin nişancı, öldüğümden emin olmaya çalışıyor. Hiçbir şekilde kımıldayamam. En ufak hareketimde, gerçekten kafamdan yada göğsümden vurulabilirim. Bu sefer sıyrıktan fazlası olur.

Birkaç dakika sonra adım sesleri duymaya başladım.

"Adamı gerçekten vurmuşsun Eylül."
"Hayır vurmadım! Sıyrık olduğundan eminim Batın."

Bir kız ve bir erkek yaklaşıyordu.

"Babam vurdu Eylül"

Adım sesleri iyice yaklaşmıştı.
Sesler durdu, biri eğilip başımı çevirdi

"Harbi vurmamışsın olm"
"Sen vurmuşsun değil mi Batın. Dedim sana."
..
"Bak bakalım ağzından kan gelmiş mi?"

Gözlerim hafif açıktı.
Bir el küçük kan göletine doğru gitti,
O sırada başka bir eli sırtımın sol tarafında hissettim.

"Eylül dur. Bu adam vurulmamış."

Kan göletine uzanan el havada kaldı.

"Ne?"

Gözlerimin önünde havada durmuş eli yakaladım ve aşağı doğru sertçe çektim.

Kız bedeninin kafası öyle sert çarpmıştı ki , sanırım bayılmıştı,
Hızlı hareketlerle sağımdaki cepten zehirli haplardan birini alıp ağzıma yerleştirdim.

Sırtüstü dönüp halen şaşkın olan adamın yakasını kavradığım gibi kendime doğru çekip ağzına yapıştım. Hapı dilimle onun ağzına itip geri çekildim. Yani, onu ittim. Hap eridiği anda üzerime yığıldı.

Oturur pozisyona geçip ağzımda kalan hap bir gram eridiği için yutmadığım salyayı tükürdüm.

Prens'in içeri girdiğini görünce ayağa kalkıp yerdeki adamı sırtladım.

"Prens kızı getir"

Dışarı çıkıp adamı arabanın bagajına yerleştirip iyice bağladıktan sonra sürücü koltuğuna geçip oturdum.

Bir süre sonra Prens gelip yanımdaki koltuğa oturdu.
.
.
Arabayı şirketin otoparkına park edip arabadan indim.

" Prens birilerini çağır şu arkadaşları zindana götürsünler, Bora'yı da revire."

Koşar adım odamın yolunu tuttum.
Kapıyı açıp adım attığım anda yerdeydim.

"Komutanım iyi misiniz?"

Merih'in uzattığı eli tutup ayağa kalktım

"İyi-"

Ben iyiydim ama o değildi. Gözlerini zar zor açık tutabiliyordu.
Elini cebine attı, bir peçete çıkarıp bana doğru uzattı.

"Yanağınız kanıyor efendim"
.
.
.
________________________

Kurbanın olurum🥺💍

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin