73.

29 3 8
                                    

(SAFİR)

"KOŞUYU BIRAK ŞINAVA YAT!"

Komutan bize emir yağdırırken Çakıl nedenini bilmediğim bir şekilde camları silmekle cezalandırılmıştı.

Merih'in de arada hafızası gidip geri geliyordu. Mesela şöyle oluyor. Yemek yiyoruz. Birden ne yaptığını unutup etrafına bakıyor. Uyanalı sadece 1 gün oldu.

"2 DAKİKA MOLA!"

Kendimi yere attım. Aramızda yorulmayan tek kişi Prens'ti.  O da yerinde duramıyordu zaten.

"ŞINAVA YAT!"

Tam komutanın söylediğini yapacakken,

"Aren konferansa çıkar onları"
"Evet efendim."

Komutan bugün saçlarını geriye doğru taramıştı.
Bize çevirdi bakışlarını.

"Generali duydunuz. KONFERANSA!"

Aren mi? Komutanın ismi Aren miymiş? Olm bu adam Japon  değil miydi ya?
Ki buna takılan tek kişi benim galiba çünki iki dakikada bahçede kimse kalmadı.

Ben ve Merih dışında. Birde bizim geçmemizi bekleyen komutan.

Bir adım attım, Merih yürümüyordu. Ona çevirdim bakışlarımı.

Ayaklarına doğru bakıyordu.

"Ne oldu Merih?"
"E- yok birşey."

Ayağını adım atmak için kaldırdığı anda yere düştü

"Oha! Yürümeyi mi unuttun lan!"
"NAPIYIM SAFİR NAPAYIM! İSTEYEREK Mİ! BEN ÇOKMU İSTİYORUM HER BOKU UNUTMAYI!"

Yanına yaklaşıp kolundan tuttum.

"Tamam olm özür dilerim. Kalk kardeşim."

Ayağa kalkıp topallayarak yürümeye başladı.

"Heh tama hatırladım"

Konferansa çıkıp önlerde biryerlere oturduk.
Çok geçmeden general kürsüsüne çıktı.
Komutan generalin, çavuş ta komutanın yanına geçti.

General eline mikrofonu aldı ve,

"Biliyorsunuz ki, göreve 4 gün kaldı. Uzun ve sıkıcı bir konuşma yapmayacağım."

General benden en çok birkaç yıl büyüktü.

"Sadece göreve yardım etmek için gelen yan bölümlerdeki ajanların kim olduklarını söyleyeceğim o kadar. Biz kara bölümüyüz.
Hava ve Deniz bölümlerimiz de var."

Koyu kahve dalgalı saçları ve aynı şekilde kahverengi gözleri vardı.

"Yaklaşık 10 tane ajan yardıma geldi hava ve deniz bölümlerinden... bu ajanların 8'i Deniz bölümünden. 2'si Hava bölümünün yönetiminden."

General'in yanına daha önce görmediğim sekiz kişi yerleşti.

"Hava bölümünün Çavuş'u ve komutan'ı."

Yonca'nın platforma çıktığını gördüm.
Bir süre beklediler. Hepimiz hava bölümünün komutanını bekliyorduk."

"Ee? Komutan?"

Etrafta fısıldaşmalar duyulmaya başlandı.

"Ha!"

Merih ayağa kalktı birden.

"Lan sen nereye! Merih! Komutan kızaca-"

Fısıldayarak söylemiştim.
Merih platforma çıkıp Yonca'nın yanında durdu.

"Evet" dedi general.

"Hava bölümünün komutanı Merih ve Çavuş'u Yonca."

Şok olmuştum. Ağzım beş karış açık tip tip onlara bakarken arkamda birkaç kız konuşuyordu.

"Kanka seninki komutan çıktı! Yine iyisin evlenirsen aç kalmazsın!"
"Yaa kankaa sorma daha çok aşık oldum şuan!"

Onlara döndüm.

"Onu mu seviyorsun Mercan?"
"Safir ona söyleme ama!"
"Ben söylemem ama sen şansına küs."

Yerinden kalkıp yanıma oturdu ve dibime kadar girdi. Mercan örgülü kızıl saçlı ve mavi gözlü çok güzel bir kızdı.

"Neden öyle dedin? Birini mi seviyor?"

Kolumu tutup sarsmaya başladı.

"Safir söylesene!"

Kaşlarımı kaldırıp indirdim.

"Öldürür beni. Söyleyemem. Ama şu kadarını söyleyeyim, kızlardan değil de, Japon, çekik gözlü güçlü erkeklerden hoşlanıyor."

Yüzü düştü.

"Komutanı mı seviyor yani?"
"Hasiktir nasıl anladın?"
"Bütün tesiste bir tane japon var çünkü Safir."
"Ha- doğru."

Mercan'ın hemen yanına Çakıl oturdu.

"Mercan."

Mercan üzgün suratıyla Çakıl'a baktı.

"Bu burda söylenebilecek birşey mi bilmiyorum ama,"

Çakıl'ın suratı kıpkırmızıydı. Nefes almıyordu galiba.

"Söyle,"
"Ben.."

Oturduğu koltuğun tutunulacak yerlerini o kadar sıkı tutuyordu ki elleri titriyordu.

"Senden hoşlanıyor galiba."
"Ay Safir! Sıçtın bütün ana!"
"Pardon sen mi söyleyecektin?"
"Belki benim itirafım olduğu için ben söyleyecek olabilirdim!"

Direkt olarak yüzüme bakıyordu.

"Ex'in olarak görevim buydu zaten."
"Neyse."

Oturduğu koltukta Mercan tarafına döndü.
Kızın tek elini iki eliyle tutup,

"Ben senden çok hoşlanıyorum ya!"

Mercan'nın kızıl saçlarıyla uyumlu olarak bütün yüzü domates gibi kıpkırmızıydı.
Arkadan Mercan'ın kankası, kızın ismini unuttum, öne doğru eğildi.

"Kanka kocan gey çıktı zaten! Zaten sevmiyordun sadece kendini avutuyordun! Yürü be kızım!"

Mercan elini Çakıl'ın yanağına koydu. Yüzümü buruşturdum bende.
Amk Çakıl'ı bile sevgili buldu. Ulan bu kitabın ana karakteri ben değil miydim? Benim neden sevgilim yok!

"Sonra konuşalım Çakıl. Burası uygun değil."

Arkadaki kıza doğru eğildim.

"Eminim dudaklarına yapışacaktı."
"Bence karşımızda birbirlerini becermek istemiyorlar."

"YAA!"

"Ay utandılar yazık."

Çakıl iki eliyle yüzünü kapattı ve yere düştü.
O anda salonda bizden başka kimsenin kalmadığını fark ettim.

"Lan! Gitmişler!"

Ayağa kalktım.

"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu kız.

"Çakıl'dan çok fena gaza geldim. Gidip sevdiğime itiraf edecem."
"Oo! Yürü ve oolmm!"

Salondan çıkıp yürümeye başladım.
Ben neden sevgilisiz kaldım bugüne kadar?
.
.
.
________________________________

Yakamoz güzelim benim. 🫶🏻

İkinci Yılın Görevi(bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin