(BORA)
Sabah saat altı buçuk olduğu anda koridorları gezip ajanları uyandırmaya başladım.
İşime geri dönmek güzel hissettirmişti."Yakıyorsunuz çavuşum"
"Sağol Burak'çığım,"Uyandırmak için başka bir odanın kapısını açacakken buranın Prens'imin odası olduğunu fark ettim.
Kapıyı açıp içeri girdim. Odada tek başınaydı.
Yatağının başına kadar yürüyüp üstündeki yorganı çekip aldım."YA SAFİR SIÇTIRTMA AĞZINA VER ŞUNU"
"Prens'çiğim?"Direkt karşısındaki duvara bakan Gözlerini tamamen açtı.
Sonra bana baktı birden.
Gülümsedi.
Ay yerim.Ayağa kalkıp kollarını gererek esnedi.
"Neden geldin?"
"Hep senin gelmen erkekliğime çok koyduda"
"Ya?"Deyip üstündeki tişörtü çıkardı.
Arkamı döndüm anında."Prens'çiğim, neden söylemiyorsun da bakmayayım?"
"Erkek erkeğeyiz ne olacakki?"
"Ama bu erkek kendini tutamayabilir.."Hafifçe gülerek önüme geçti. Başımı çevirdim bu sefer.
"Prens, yapma ama? Utanırım."
"Bırak ta alayım şu bal dudaktan bi lokma"Ellerimle kızaran yüzümü kapattım.
"Yaralı dudaktan diyecektin galiba"
Parmağımı aralayarak tek gözümle ona baktım. Şey tek gözüm vardı da,
"O adamın sen olmadığını işte böyle anladım."
"Ne?"
"Utanmazın teki. Biraz yakınlaşınca yasladı hemen."Ellerimi tamamen indirip çatabildiğim tek kaşı çattım.
"Ne?"
"YAKALADIM"Diyip yakamı kavradı ve kendine doğru çekti. Aramızda milimlik mesafe bırakıp tek gözünü kırptı.
"Yan dalım manipülasyon, seni de manipüle etmek zor değil."
Ellerimi beline yerleştirdim, bakışlarını dudağıma indirince kapı açıldı birden.
Sadece gözlerimi kaldırdım, Prens'te başını çevirdi.
Merih kapıyı yarım yamalak açmış çatık kaşlarla bize bakıyordu.
"Eee-"
"Merih hemen siktir olup gitmessen bütün tesise bu komutana aşık dedikodusunu yayarım. Deniyorum zaten."
"Şuan çıkarsam yaymazsın?"
"Yayarım. Ve sende bi bok yapamazsın çünkü herkes benim onu sevdiğimi biliyor."Dudağını büküp başını salladı.
"Makul."
Aynı yavaşlıkta kapıyı kapatıp çıktı.
Gözlerimi boynuna kaydırdım. Pardon gözümü,Bana baktı,
"Bak Bora efendi. Bu böyle olmaz."
"Ne nasıl olmaz?"
"Uzak duruyorsun."
"Ne?"Yakamdaki ellerinden birini bırakıp kalçama yerleştirince tek gözümü olabildiğince açtım.
Tuttu yerden kendine doğru çekince göğsüm onun çıplak göğsüne çarptı.Elini kaldırmadan belime kadar çıkardı. Çok kötü huylanınca başımı boynuna gömdüm.
İlk önce boynuma sarıldı, sonra başını omzuma yasladı.Uyandırmam gereken askerleri hatırladım sonra.
Dudaklarımı boynuna bastırıp uzunca öptükten sonra kafamı kaldırdım.
"Prens'im, işime geri dönmem lazım."
Başını derin bir gülümsemeyle kaldırdı, sarıldığı ellerini açıp ikisiyle yüzümü avuç içlerine aldı.
Başını hafif çevirip yüzünü daha da yaklaştırdı.
Sonra birden gözlerini yüzüme çıkarıp, kaşlarını kaldırıp indirdi."Yok. Öpmeyeceğim"
Dudaklarıma çarpan nefesi beni daha da kendimden geçirdi. Elimi ensesine atıp aramızda kalan son mesafeyi de kapattım.
Sadece değiyordu dudaklarımız.
Ama bundan memnun olmamış ki, dudaklarını aralayıp alt dudağımı ağzına aldı.Aynı şekilde cevap verdim,
Bu işim nedeniyle ilk öpücüğüm değildi, ama bizim ilkimizdi.. belki de sonuncu olacaktı.
Bırakmak istemedim onu, ama zorunda kalınca ayrıldım."Gitmem gerek, üzgünüm."
Dudaklarıma son bir buse kondurup gitmeme izin verdi.
Odadan çıkıp yürümeye başladım.
Gördüğüm en tatlı insandı Prens.
Prens..Onu öptüğümde çok farklı bir his sardı bütün vücudumu.
Fazladan bir keyiflendim, sevdiğimi hissettim.. biliyor musunuz?
Prens'i Alaz olduğu dönemlerden beridir tanıyorum.Çocukluğunda da çok güzeldi. Şimdi daha da güzel..
Yüzüme aptal bir sırıtış yayıldı.
Ben çok seviyorum onu galiba ya,
.
.
.
.
________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yılın Görevi(bxb)
AksiYeşil gözlü adam köpeğin beyaz tüylerini bir defa daha okşayıp arabaya dönmüştü.. Yukarıda neler yaşadığını belli etmemeye çalışyordu. Ama birazdan patlayacak olan gözyaşı kanallarıyla bu imkansızdı nerdeyse..